25
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2233
Okunma

YAZAN- ÇİZEN, TİYATRO DENİLEN OLAYIN DA RESMEN CANINA OKUYAN: SAMİ BİBEROĞULLARI & ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
-Yav Eray diğer rollere geçmeden evvel biz şu ana kadar seçtiğimiz elemanlara isim bulmamız lazım. Mesela Sinem…Kızımız…Onun adı Sinem olarak kalamaz tabii ki. Şöyle köylü bir isim bulalım.
-Buldum Cansu olsun?
-Cansu?...Köylü ismi?...Kızım, Kadıköy’den ya da Ataköy’den bahsetmiyoruz. Bu köy Anadolu’nun bağrında bir köy olacak.
-Hımmm tamam o zaman. Döne?
-Nereye döne, kime döne?
-Yahu kızın adı diyorum…Döne olsun. Sen de dönüp durma karşımda.
-Tamam Sinemi Döne yapalım. Meltem ne olacak?
-O da Döndü olsun.
-Canın döner çekti zahir…
-Hocam ya aklıma döner getirdin Şöyle bir buçuk İskender olacak üzerine cozz diye tereyağını dökecekler yanında yoğurdu. Üff ya canım nasıl çekti anlatamam. Hadi böylece bırakalım İskender yemeye gidelim… Hadi hocam be.
-Hani sen diyet yapıyordun? Dal gibi olacaktın? Ne oldu? Tut boğazını avucunu yala hem buralarda kebapçı yok.
-Nasıl yok köşede kebapçı var.Ooo hocam sözde buralar sizin mekandı. Ankara’dan geldim kebapçıları bile öğrendim.
-Maşallah boğaza geldi mi bilmediğin yok. Şu oyunu biraz yazalım paydostan sonra söz götüreceğim.İskender yiyeceksin yanına bir de Sezar salatası ısmarlayacağım ama ne olur şu oyuna odaklan. Şu bizim kızları İlle döndüreceksin öyle mi? Eh olsun bakalım. Döndü’nün talihi döner belki sayemizde.
-Hayrünnisa Hanım ne oluyor? Yani onun adı?
-O da Şadiye olabilir değil mi? Ama bir de lakabı olmalı…Yiğit lakabıyla anılırmış…Hele de köylük yerde. Tamam buldum…On yedi benli Şadiye .
-Yav Hocam sapıttın yine…On yedi tane beni de nereden çıkardın?
-Hani var ya türküde ‘’Ay bulutta bulutta/ Mendilim kaldı dutta/ Geleceksen gel gayrı ON YEDİ BENLİ ŞADİYEM/ Yine gönlüm umutta…
-Yani Şadiye’den umudun var hâla…Kaşıntın tuttu her halde…Üstüme gül koklarsan kabak gibi oyarım seni. Biberoğulları iken biber dolması olursun. Bir de etlerini lime lime eder seni etli biber dolması yaparım. Ben de sana Zeytinyağlı yiyemem amaann basmada fistan giyemem aman türküsünü söylerim bakalım kimin sesi daha çok çıkacak görürsün.
-Korkma kız…Ben senin üzerine hiç gül koklar mıyım?…Ama karanfile de hayır demem valla
-İlle kırdıracaksın o koca kelleyi bana di mi? Canını alırım . 17 benlin de mezarına getirir o karanfilleri. ..Neyse..Oyunun senaryosuna geçelim ben sana orada soracam asıl…Şimdi Öteki rollere bakalım. Gurbet Bacı’ya nasıl bir isim bulacağız?
-Gurbet Bacımızı iptal ediyoruz…Sansür Enişteden veto yediğini söyledi. O veto yemiş ya ben yemedim…Neyse. İnşallah tek firemiz bu olur. Biz de Kemali bekar bir şıh yaparız. Asıl sorun Ona ne diyeceğiz? Hımmmm…Keramet sahibi olacağına göre ona da Abaza Şıh Keramettin Efendi diyelim.
-Hocam sen kendine iki eş alıyorsun da Şıh Keramettin neden bekar? Bak hocam şey, ağam sen benli koca avradı Şıh a ver onun da bir eşi olsun. Senin ile ben ikimiz baş başa olalım, çekirdek aile olalım. Kaçıncı yüzyıldayız ataerkil aile eskide kaldı biz çekirdek olalım. Bir sen bir ben bir de bebek olalım.
-Eray sen benim ağalığıma laf mı söyleteceksin? ‘’züğürt ağa bir avradı var’’ diye arkamdan laf mı söyleteceksin? Yine seninle olurum fıstığım, gene yaparız. Bir sen bir ben, on bir de bebek yaparız. Neyse böyle iyi devam edelim.
-Tamam olur. Şimdi bizim oyunda başlık parası konusunu işleyeceğimize göre kızımız Döne’yi başlık parası karşılığında vereceğimiz bir adam lazım değil mi? O kim olacak?
-Döne, Ağa kızı ne de olsa…Onu ancak bir ağa ya da şıh oğlu isteyebilir.
-Tamam işte o kim olacak?
-O da Şıh’ın hovarda oğlu Horoz Nuri olsun.
-Tamam olsun da Horoz Nuri kim olacak?
-Horozzz…Horozzz…Kim olur? Kim olur? Hah buldum ‘’Kukurikuu’’ ( Eyüp Yaşar Ovalı )
-Ama bizim Döne aslında Horoz Nuri’yi sevmiyor değil mi?
-Evet…Onun gözü bizim uşağımız Recep’in Oğlunda…Yani o yakışıklı dediğimiz delikanlıda.
-Aaaa ya bak ona bir isim bulmadık. Dur onun ismini ben koyayım. Tuzsuz Deli Bekir nasıl?
-Bence harika. Sen Bekir’i ikna etmeye bak. Ya bak ne diyecem? Biz baya baya anlaşmaya başladık seninle…Farkında mısın ne zamandır kavga etmedik. Bunun nedeni ne biliyor musun? Ben akıllı adamım ya benim aklıma gelince ,bana uyunca kavga da çıkmıyor.
-Ya hakkaten de…Ben de diyorum bir eksiklik var ama ne? Hem sen akıllı olduğundan değil ben yaşlılara hürmetten susuyorum.
-İyi ki de susuyorsun…Bir de konuşsan var ya…Ahhh Recebim ah…Saldın bunu başıma orada öyle kıs kıs gülersin şimdi…Her neyse sebebi ne olursa olsun Allah bozmasın. Şimdi gelelim öteki karakterlere. Bu köyde başka insanlar da yaşıyor değil mi?
-Evet…Mesela köyün bir ebesi olmalı bence. O zaman ben bulacağım o role uygunun kişiyi. O da??? O daa??? Hah buldum. Hayat Işığı… Beni ebe yapmadın hocam aşk olsun size.
- Aşk da olacak Eray. İntikam da meşk de olacaktı ya.. Senin şu Türkan Şoray kuralların olmasa… Neyse…Hayat Işığı tamam da nereden aklına geldi?
-Ya hani Nasrettin Hocanın fıkrasında var ya ‘’Işığı gören geliyor ‘’ işte oradan geldi aklıma.
-Yav bu kadar ters bir mantıkla bu kadar harika bir sonuca nasıl varabiliyorsun hayret doğrusu…Mucize denen şey bu olsa gerek. Neyse tiyatromuzun ışıkçısı da o olur…Tamam ya..Bu iş olacak galiba.
-Eeee işin içinde ben varım hocam.
-İlle kendine yontmasan olmaz değil mi?
-Eh olacak o kadar ‘’Halı tutan parmağını yalarmış ‘’
-Halı tutan değil Eraycığım balı tutan parmağını yalar. Yahu halı tutan niçin parmağını yalasın ki?
-Halı balkondan aşağı düşmesin diye?
-Yav saçmalayıp durma. Ne halısı, ne balkonu…Beynimi zıvanadan çıkarma yine…Şurada güzel güzel rol dağılımı yapıyoruz.
-Haklısın hocam yanlış söyledim. Düşününce sana hak verdim. Baklava yiyen parmağını yalar.
-Çok düşünmüşsün… Allahım sen akıma mukayyet ol.Şimdi iki saattir bunu mu düşündün yani? Halı mıydı balı mıydı?…Ve sonunda buldun? Baklava… Ya Eraycığım baklava tutan neden parmağını yalasın? Çeşmeler akmıyor mu?
-Neden öyle diyorsun hocam şimdi baklavayı elinle yemiyor musun? Yiyorsun, yedikten sonra baş parmağınla işaret parmağını yalamıyor musun? Bak ya sen neden benimle inatlaşıyorsun hocam. Bir de balık yiyen var onda on parmağını birden yalıyorsun. Hocam hadi bırakalım böylece. Balık yemeye gidelim bak şimdi de canım balık istedi. Üzerine de baklava ya da künefe yiyelim. Hadi be hocam öleceğim açlıktan.
- Aklın hep boğazda tut şu boğazını.
-Tamam çok güzel Boğazda yiyelim. Eminönü de balık ekmeye de razıyım.
-Tamam söz bu gün işimiz bitsin götüreceğim seni. Ya sende ne çene var sus da motorun soğusun. Hadi sus da oyuna dönelim yeter bu kadar boğaz muhabbeti.
- Tamam sustum şimdi daha fazla kafanı karıştırmayayım.
-Kafamı resmen si…yani sigortalarının attırdıktan sonra sustum muş…hay Allah’ım ya…Nerede kalmıştık…Hah hatırladım…Çatal bıçak ve kaşıklarrr…Sağa mı konacaktı sola mı?
-Heeeyyy…Hooooppp.. Nerelere uçtun hocam. Ne çatalı, ne bıçağı?
-Ya hani balık yerken diyorum…Çatalı bıçağı tabağın neresine koyuyorduk?
-Eyvaaahhhh…Sami Hocanın da devreleri yandı…Sık sık Recep’e de olur…Yav helal olsun bana valla. Gerçek alemde de, sanal alemde de koca dayanmıyor bana…Bu piyesteki adımı değiştirsem mi ki? ‘’Koca savar Erdekli Feraye ‘’…Hocam huuuu kendine gel..Çatal - bıçak konusuna gelmedik daha.
-Ufff yaaaa…Sanırım şekerim düştü…Kız kalk bana bir kahve yap…Bol şekerli olsun…Bana bak köpüklü olsun diye içine tükürüp mükürme..Ya da deterjan filan atma boğarım valla.
-Ben siyanür filan düşünmüştüm ama bak senin dediklerin de iyi fikir.
Neyse efendim beş dakika sonra kahvem geldi…Ne yalan söyleyeyim zalımın kızı çok güzel kahve yapıyor…Rol icabı da olsa hatun elinden içilen kahvenin tadı da bir başka oluyormuş canıııımmmm.
-Oh be kendime geldim biraz…Devam edelim. Daha senaryo yazacağız. İşimiz çok.
-Ya bak aklıma ne geldi hocam … Size fal bakayım mı. Bakalım bizim tiyatro tutacak mı? Meşhur olcağız mı?Parayı bulacağız mı?
-Hadi bak kız bir falımız eksikti battı balık yan gider. Çatal bıçak,bıçak sağa. Allahım ne oluyor bana yine kafam gitti.
-Hocam eskiden bizim bir televizyonumuz vardı. Senin gibi bazen yayın karışırdı. Kafasına vurunca düzelirdi, dur bir vurayım… Hocam falda para gözüküyor balık var kısmetiniz var baş harfi F harfiyle başlayan çok hoş bir kadınla çok kısmet ve paranız olacak.
-Ağzından bal damlıyor acaba kim o kısmetli kadın. Baş harfi de F tanıdık geldi ama neyse ne olur sus şu oyunu bitirelim.
-Tamam, sustum… Bir daha konuşmayacağım. Bizim hüzün paratoneri Döndü…Yani Meltem…O neyin nesi bu oyunda? Yani kimin kızı olacak?
-O Şeyh Abaza Keramettin Efendi’nin öksüz kızı olacak.
-İyi de babası dünyanın parasını götürürken bu kız niçin bu kadar hüzünlü onu anlayamadım.
-Yav bu kız hiç babasına çekmemiş…Çok duygusal bir kız…Güneş doğuyor ‘’Ay nereye gitti ?‘’ diye üzülüyor, Ay doğuyor ‘’ Nerede benim güneşim ?’’ diye üzülüyor. Bir sevgilisi oluyor mesela…Sevgilisi ondan başka hiç bir kıza bakmıyor ‘’ Acaba sevdiğim gay mi? ‘’ diye üzülüyor…Sevgilisi her kıza sarkan biri oluyor bu sefer de ‘’ Vay namussuz alçak ‘’ diye üzülüyor. Velhasılı çok duygusal bir kız çoookkk… Babasının sivri sinekleri öldürmek için aerosol kullanmasına bile üzülüyor.
-Manyak bir tip olacak yani?
-Senden manyak olmasın öyle olacak biraz. Yalnız ona bir de sevgili bulalım. Malum kız kısmı genelde sevgili derdinden hüzünlenir.
-Hımmm Haklısın. Yalnız bu kızın sevdiği de romantik biri olmalı…
-Mesela elinde sipsi, gece gündüz ‘’teke zortlatması’’ çalan köyün çobanı…Hani bu kız milleti hep çoban kısmısına aşık olur ya…Neyse işte böyle bir çoban olmalı…Çobannnnn…Çobaannnn….Budummm valla da buldum…Çoban Sülü. Sevgilinin adı Çoban Sülü olacak.
-Süleyman Demirel mi yani?
-Yok ya…Süleyman Demirel nereliydi? Ispartalı değil mi?
-Hımmmm…Anladım…Bizde kim var Ispartalı? Yaşanmamış Aşkların şairi ( Vecihi Murat Soydan ) Bak onu da ben buldum.
-Anaaa…Kız valla haklısın. Bizim Murat’ı da Çoban Sülü yaptık gitti.
-O da tamam…Şimdi bu köye bir de öğretmen bulalım. Ama şöyle aydın bir öğretmen olsun.
-Aydın iki tane öğretmen olsa?
-Daha iyi olur…Var mı adayın?
-Var…Evet iki tane aydın öğretmen…Biri Hasan Özaydın ( Edebiyat Bilgini ) Öteki de Aydınlı Ayşe ( Ayşe 09 ) İkisi de yürekleri hizmet aşkıyla yanan genç ve dinamik öğretmenler olsunlar?
-Hocam onların ikisi de emekli değil mi? Genç ve dinamik diyorsun da?
-Yav kızım karşılarında sen ve ben varken otomatik olarak gençleşecekler…Sen o konuda merak etme.
-İyi o zaman öğretmenler de tamam…Şimdi sıra geldi muhtara. Köyün bir de muhtarı olmalı değil mi?
-Hımmmm…Bu köyün muhtarı bir kadın olsa?
-Beennnnn…Bak hocam ölümü öp…Ebe yapmadın muhtar olayım bari.
-Eraaayyyyy…Bak ne güzel anlaşmaya başlamıştık sapıtma yine…Sonra ölünü dirini bi öperim görürsün ölünü öpmeyi. Sen benim ikinci avradımsın o kadar.
-Yav olamaz mı yani? Koskoca bir Samo Ağanın avradından daha iyi kim yakışır o köye kadın muhtar olarak?
-Benim başka bir adayım var.
-Kim?
-Glenay ( Nazik Gülünay ) Nasıl? Uçuklar Köyü Muhtarı Keziban Yenge…
-Yani beni muhtar da yapmıyorsun ha? Eh sen bittin Samo Ağa…On yedi benli Şadiye ile birleşip o kafanın etini pişmiş kelle eti gibi sıyırmazsam bana da Erdekli Feraye demesinler…Görürsün sen.
-Pöh…Çok korktum. Neyse…Devam edelim mi?
-Edelim hocam bu köy camisiz köy mü yani? Bir de imam lazım ama şöyle aydın, bilgili, dinimizi güzel anlatan bir imam olsun. Hem ben seni boğup öldürdüğümde cenaze namazını kim kıldıracak? Bir de pamuk olayı var..Öyle her insan yapamaz bu işleri.
-Doğru söylüyorsun kim olsun imam peki hadi sen seç.Kıymetini bil bak başkasına yapmam tek gülüm avradım tombul fıstığım.
-Ay çok sevindim. Ağam benim…Söylüyorum. İmam bizim Erzurumlu Selim olsun hadi hocam.( Selim Adım )
-Yav İmam dedin de aklıma geldi. Hazır baş başayken sen ve ben bizim rolü bir prova etseydik. Hani ölmeden önce diyorum..Ne olur ne olmaz ölür mölürsem muradım gözümde gitmeyeyim. Sen de şu Türkan Şoray kurallarını bıraksan?
-Yav sen bana asılıyon mu, yoksa bana mı öyle geliyor?…Kurallar duruyor.Canımı sıkma kurallara madde ekletme bana. Oyuna dönelim kaşınma hocam.
-İyi be…Başka bir karıdan bahsedince ‘’oyarım, başının etini yerim…Az bi sırnaşınca kaşınma…Ne lan bu…Çin işkencesinden de beter…Delirecem valla…Bak delirmek dedim de aklıma geldi. Köyün delisi kim olacak..Malum köy dediğin delisiz olmaz...
-Valla ben Esma’yı düşünüyorum. ( Esma Kahraman ) Kendisine bir teklif sunarız. Bu rolün ille de erkek bir oyuncu tarafından oynanması şart değil di mi ama?
-Esma Kahraman çok uygun bence de. Önemli olan kabul etmesi. Sanırım eder.
-Ya şeyyyy…Başka arkadaşlar da var…Onlara da rol bulmak lazım…Mesela: Seher Yeli…
-Hımmm bak o okulda öğrenci olsun..Şöyle mini mini, kırmızı yanaklı, saçları kurdelalı, cin gibi minicik bir yavrucak.
-Yav kadın kaynana olmuş sen minicik yavrucuk diyorsun.
-Sahi mi yav…Ben onu minicik bir kız sanıyordum. Eee onun rolü ne olsun o zaman?
-Köydeki sağlık ocağının doktoru olsun.
-İyi fikir de nereden aklına geldi?
-Hani resminde kaşının üzerinde kılıç resmi var ya? Oradan.
-Eminim sen Zülfikar’ı neştere benzettin.
-Evet valla..Nereden anladın.
-Yav adamımı bilmem mi ben…Tamam…Seher Yeli de doktor …Sağlık ocağı operatör doktoru, ordinaryüs profesör doktor Cavidan Keser.
-Hocam abartma istersen…Basit bir sağlık ocağında ordinaryüs profesör doktorun ne işi var?
-Yav haklısın biraz fazla gaza geldim sanırım. Eveeettt..Güldeste’de sıra ( Neşe Kızılyar )
-O da köyün ak sakallı ninesi olsun?
-Ak sakallı ve nine? Güzel güzel giderken ille sapıtacaksın yani?
-Yav neden olmasın? Ak sakallı dede oluyor da ak sakallı nine niçin olmuyor?
-Yav di get Allah’ını seversen. Ak sakallı nineymiş…Olmaz…Güldeste köyün ebe annesi olsun.
-Köyde ebe var ya?
-Her köyde bir tane resmi ebe olsa da genellikle bir tane de ebe anne vardır. Sağlık ocağına gitmez bizim köylümüz genelde…Pek çoğumuzu bu ebe anneler doğurtmuştur. Mesela beni de böyle bir ebe anne doğurtmuş.
-Hımmm niçin bu kadar fırlama olduğun şimdi anlaşıldı. Bekleyememişsin vaktinin dolmasını.
-Sen de maşallah benden aşağı kalmıyorsun bu konuda.
-Beni leylekler getirmiş bi kere.
-Hımmm…Annen mi baban mı?
-Anlamadım.
-Yani annen mi yoksa baban mı leyleklerle gayri meşru ilişkiye girmiş? Onu merak ettim.
-Yav sen de… Halime yaptım biraz ama anlayacak kafa nerdeee?
-Halime yaparsan nereden anlayayım? Latife yapsaydın anlardım belki. Neyse…Beynim çorba olmadan bitirelim rol dağılımını. Canan, İnci, Emine ve Sare var daha
-Fare mi? Ben fareden korkarım. Fare olmasın.
-Lan sazan… Fare değil, Sare ( Sare Yaprak ), Emine ( Emine Uysal ), İnci, CananDemirel… Onlardan bahsediyorum.
-Hımmm Onlar da okulun öğrencileri olsunlar. Sare Heidi osun, İnci Sindrella, Canan Alis, Emine de Kırmızı Başlıklı Kız.
-Yav ne acayip bir köymüş burası…Neyse olsunlar bakalım. Battı balık yan gider.
-Son bir kişi kaldı?
-Kim?
-Kadir Tozlu ( Süper Baba )
-Tozunu al bir kenarda otursun. Ya da dur yaaa…Aklıma geldi. İşte o olsun Ak sakallı dede.
-Tamammmm.Rol dağılımını hallettik. Unutulan arkadaşlar varsa özür dileriz. Oyunu hayırlısıyla bir başlatalım onlara da çeşitili bölümlerde roller buluruz nasılsa. Şimdiiiii. Geldik zurnanın zırt dediği yere…Bu oyunun adı ne olacak?
-Yav haydi kalk…gidip bir yerlerde bir şeyler atıştıralım. Öte aleme aç gitme.
-Öte alem mi? Niye ki?
-Nasıl osa oyuna isim konusunda yine birbirimize gireceğiz. Ben seni öldüreceğim. Yazıksın günahsın. Aç aç gitme bu alemden.
-Beni Boğazda balık yemeye götürsene.
-Yani Eminönü’ne diyorsun.
-Ya manyak mısın sen? Evin önünde ne işimiz var. Sarıyer’e götür beni.
-İyi valla…Sarıyer’de Balık…Sultan Ahmet’te Künefe…Ondan sonra işin yoksa koş kenefe…Neyse…haydi kalk da gidelim. Piyese isim bulma ve senaryoyu yazma işi de yarına kalsın.
Not:Yukarıfdaki resim Eray’ın piyese isim bulma konusunda beni nasıl tehdit ettiğinin temsili bir resmidir.