16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3290
Okunma

Perihan Teyze , Pati’yi karşısına almış sıkı sıkı tembih ediyordu:
-Bak Pati. Biliyorum çalışkan bir kedisin. Ama enerjini boşuna harcama. Bu zalim kapitalist düzende yapacağın fazla mesai için sana hiç bir ücret vermezler. Hem ben sana Ciğerci Rıfkı’nın genç ve güzel kızı Minnoş’u alacağım. Öyle hayvan gibi balkondan sarkıp da el alemin sokak süprüntülerine hele hele de o kartaloz, kaşarlaşmış, sokak süprüntüsü Sarman’a bir daha yan gözle bakarsan ibret-i alem için kuyruğuna teneke bağlar, sonra da Bahçedeki Pitbull Kazım’ın kulübesine atarım seni.
İşte bu sözleri söylediğinde hain Peroş zavallı Pati’nin gözüne Pamuk Prenses ve Yedi cücelerin cadısı gibi görünmeye başlamıştı. Oysa daha kasım, aralık, ocak aylarında ne kadar güzel anlaşmaktaydılar. O aylarda arkasındaki kanatlarla bir melek olan Peroş şimdi niçin böyle kıpkırmızı bir renge bürünmüş ve elinde üç çatallı bir mızrakla dolaşmaktaydı ortalıkta?
Pitbull Kazım..’’Aman Allah’ım’’ dedi Pati. ‘’Pitbul Kazım ha Kesinlikle iki lokma yapmaz…Tek lokmada yutar.’’ Daha geçen ay Tekir’i nasıl da tek lokmada midesine indirmişti… Tırnaklarına kadar ürperdi.
Pati ‘’tamam Peroş’cuğum’’ dercesine iki ayakları üzerinde doğruldu. Yaltaklanarak sahibesini tekrar eski, fabrika ayarlarına döndürmeye çalışıyordu. Nitekim Peroş’un rengi de yavaş yavaş kırmızıdan tekrar ten rengine dönüşmekteydi ki birden balkonun altından bir ses duyuldu. Kartaloz Kaşar Sarmanın sesiydi bu. Onlarca kediden yüzlerce yavru peydahlamış olan bu kartaloz kedi balkonun altına gelmiş ve müthiş müstehcenlik içeren bir aşk şarkısına başlamıştı.
-Dam üstünde çul serer, leyli de yar, loylu da yar, miyav miyav miyavvv.
Pati kulaklarını dikti. Bu davete icabet etmemesi mümkün değildi. Ama Hain Peroş tekrar aldı çatallı değneğini eline. Hatta bu sefer boynuz ve kuyruk bile gördü Pati. Peroş tam anlamıyla ifrit olmuştu.
Hemen bahçeye inen Peroş doğruca Pitbull Kazım’ın kulübesine yöneldi. Kazımı bağlayan sekiz zincir, dört kelepçe, beş halat ve dokuz adet prangayı çözdükten sonra onu bahçeye saldı. Kazım hışım gibi Kartaloz Sarman’ın üzerine yöneldi. Sarman hemen bahçedeki ağaca tırmandı. Kazım koskoca ağacı salladı, salladı, sırf sarmanı indirmek için ağacın gövdesinin yarısını yedi. Hani ağaç küçük bir şey olsaydı Sarman çoktan Kazım’ın midesine inecekti ama kocaman bir çınar ağacıydı bu.
Kazım’ın tacizinden Kurtulan Sarman bu sefer de ağaçtan okumaya başladı türkülerini.
-‘’Çık güzelim haydi ortaya çık…Mutluluğun sırrı çok açık…Bir sen bir ben bir de enik…’’
Hain Peroş’un , zalim bakışları arasında Pati de cevap verdi.
-Dünyamı karartsalar görmesem hiç yüzünü…Silemezler gönlümden ne aşkını ne seni.
Peroş bu kadarına katlanamazdı. Hemen tavan arasındaki depoya girdi. Orada Rahmetli büyük büyük dedesi Hafız Selamettin Efendiden kalma Parabellum’u ( Bir çeşit tüfek ) aldı. İyice barut ve saçma sıkıladıktan sonra tekrar aşağıya indi Ağaçta yeni bir şarkıya geçmiş olan Sarman kartalozuna doğrulttu. Sarman tam da ‘’ Yarim seni vermem…Seni vermem ellere ‘’ şarkısını söylerken tüfeğin tetiğine dokundu. Dokunmasıyla tüfek büyük bir gürültüyle patladı.
O kalın gözlükleri ile nişan alan Peroş’un Sarman’ı vurması zaten imkansızdı. Nitekim olan da zavallı Pitbull Kazım’a oldu. Ağaçtaki Sarman’a ateş eden Peroş yerdeki Kazım’ı vurmuştu. Tam olarak kıçından… Kazım ‘’ Yandım Allah yandım yandırma beni’’ diyerek inlerken Peroş bahçeye indi tekrar. Kazımın poposundaki saçmaları temizlemek gerekiyordu.
Peroş’un Kazımla ilgilenmesini fırsat bilen Pati hemen Peroş’un açık bıraktığı kapıdan dışarı çıktı. Sarman da fırsatı kaçırmamıştı elbette. O da ağaçtan indi ve ikisi birlikte üzerinden düşmeyecekleri düz bir çatı aramaya başladılar.
Sarman ilk kez aşkı Pati’ye bu kadar yaklaşıyordu. Pati ise ilk kez bir bayanla çıkıyordu. Çok heyecanlıydı.
Yılların kaşarı Sarman Pati’yi boğaza balık yemeye davet etti ama hayatı hep balık yemekle geçmiş olan Pati değişik bir şeyler yemek istiyordu. Başladılar konuşmaya.
-Ben balıktan bıktım. Mümkünse başka bir şey yiyelim.
-Tamam…Güvercine ne dersin?
-Aaaa bak o olur işte. Daha önce hiç yememiştim.
-O halde Ferdane Hanımların çatısına çıkıyoruz. Hem düzdür hem de orada bir güvercin kafesi var. Açabilirsek nefis bir ziyafet çekeriz.
Pati hayatında ilk kez ev ortamı dışında yemek yiyecek olmanın heyecanıyla Sarman’a sıkı sıkı sarıldı.
-Aşkım benimmmm.
Hayatında ilk kez kendisinden çok çok genç bir sevgili bulmuş olan Sarman ‘’ Cami yıkılsa da mihrap yerinde…Helal olsun bana ‘’ diye düşünerekten Pati’yi Ferdane Hanımların çatısına çıkardı.
Çatıya çıkar çıkmaz Sarman sırnaşmaya, cilveler yapmaya, kamburunu çıkararak Pati’ye yakın temas yapmaya başladı. Oysa Pati romantik bir yemek, düzeyli ve seviyeli bir arkadaşlık düşlemekteydi. Olaya cinsellik boyutuyla bakmamıştı hiç. Sarman ‘’ Bu böyle olmayacak taktik değiştirmeliyim ‘’ diye düşündü.
-Önce bir şeyler yiyip içsek ha?
-Olur Sarmancığım.
Sarman kafesten yürüttüğü iki adet güvercininin birini Pati’nin önüne koydu. Pati ile birlikte güvercinleri kamal-i afiyetle yedikten sonra oldukça susadılar. Sarman Pati’yi yağmur oluğunun yanına götürdü…Planı tıkır tıkır işliyordu. Hayatında ilk kez menba suyu yerine başka bir su içen Pati hemen sarhoş olmuştu.
Sarman bu fırsatı kaçırmadı. Yaklaşık yarım saat sonra Pati artık bakir bir ev kedisi değildi. Aşüfte Sarman adeta paralamıştı Pati’yi. Tüylerini yolmuş, kulağının birini yırtmış, tüm vücudunu çamurlara belemişti. Bu müthiş vahşi aşk her ne kadar hayallerinin ötesinde bir şey olsa da Pati de çok memnundu yaşadıklarından. Ama işin bir de eve dönüş boyutu vardı. Bu olayı Peroş’a nasıl izah edecekti.
Akşamın alaca karanlığında -savaştan çıkmış bir asker gibi - eve dönen Pati’yi o haliyle gören Peroş önce tanımadı kedisini ‘’ Pisstt’’ diye kovaladı. Torunu Şirin’in ‘’ Anneanne o bizim Pati’’ demesi üzerine de bastı çığlığı.
-Ne oldu sana böyle? Ne bu halin?
-Sorma anneciğim. Ben artık senin bildiğin o saf ve tertemiz bakir ev kedisi değilim. Beni affet.
-Demek sen de ilk kez milli oldun ha? Hem de bir sokak sürtüğünün koynunda. Ben Şimdi Şerafettin’e( Kocası ) ne diyeceğim ha? Onun yüzüne nasıl bakacaksın? Ya Ciğerci Rıfkı’nın Minnoşu ne olacak? Daha mart bile gelmeden ne bu azgınlık…Biraz nefsine sahip olsaydın bir kaç güne seni harika bir kızla halvete alacaktım.
-Anneciğim bak beni iyi dinle…Bahçemizde bir kümesimiz ve o kümeste bir Horoz Nuri ile bir çok tavuğumuz var değil mi?
-Evet ne olmuş?
-Horoz Nuri her gün bir sürü tavuk ile aşk yaşarken hiç biriniz ona ‘’ ulan oğlum bu ne böyle…Biraz az mesai yap, kendini yorma, bu işlerin mevsimi değil ‘’ demiyorsunuz da niçin bana diyorsunuz.? Horoz Nuri’ye gelince şapur şupur bize gelince Ya Rabbi şükür. Haksızlık değil mi? Ben bu gün Sarmanla birlikte olduysam yarın da Minnoşun ifadesini alabilirim pek ala. Kısacası Horoz Nuri’ye tanıdığınız ayrıcalığı bana da tanımanızı istiyorum.
Perihan Teyze , Patinin haklı olduğunu düşünmekle beraber sol tarafından gelen bir ses onu tekrar Hain Peroş yaptı. Çünkü sol taraftan gelen ses horoza verilen hakkın Şerafettin Bey’in hanesine yumurta olarak geri döndüğünü buna karşılık Pati’ye verilecek bu hakkın bir sürü yeni kedi olarak evlerine doluşacağını söylüyordu.
Hain Peroş ertesi gün yapabileceği en büyük hainliği yaptı: Pati’yi bir veterinere götürdü.
Pati başına gelecekleri anladığı için ‘’En iyi savunma saldırıdır ‘’ diyerekten Veteriner Vehbi’nin en mahrem yerine doğru seri bir atak yaptı.
On dakika sonra hem Veteriner Vehbi, hem de Pati artık ne erkek, ne de kadındı. Patinin saldırısıyla Vehbi…Peroş ve Vehbi’nin saldırıları sonucu da pati hadım olmuştu.
İzmir İlimizde yaşanan bu korkunç olaydan bir kaç gün sonra Pati evden kaçtı. İstanbul’da yaşayan amcası Sami’nin yanına sığındı. Artık hiç bir dişi ya da erkek kediyle ilişkisi kalmayan Pati son aldığımız duyumlara göre Harika Asır adlı bir Televizyon Dizisinde Herem Ağası Zencefil rolünde harikalar yaratıyormuş.