Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
İlhan Kemal
İlhan Kemal

Meyan Kökü

Yorum

Meyan Kökü

7

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1028

Okunma

Meyan Kökü

Meyan Kökü



Kanepede yatıyorum. Ninem görse “Ne o, uzanmışsın Kleopatra gibi?” derdi. Altmış yıl önce seyrettiği filmi her fırsatta hatırlar, çevresine de hatırlatırdı. Kendisi de film gibi geçmişte kaldı; artık kanepedeyken duyduğum tek şey yayların gıcırtısı oluyor.

Başımı kaldırıyorum, en son yarışın sonuçlarını görmek için. Şimdilik akrep ileride ama yelkovan da yakın takipte. Çocukluğumun iki binicisiydi onlar: Yelkovan yağız bir aygıra binmiş, doludizgin gidiyor. Akrep ise hüzünlü bir eşeğin üzerinde, ağır ağır ilerliyor. Eşek de inatçı hani; ne kadar geçilse de yarıştan kopmuyor. Yorulup dursalar bile ilkin yelkovanın aygırı kesiliyor. Ben bunları düşünürken yelkovan akrebi yakaladı bile. Şimdi sadece o var, akrep ise onun gölgesinde. Kendisi gözükmüyor ama duyduğum ses ona ait olmalı: Tıkır tıkır... Yavaş ama kararlı...

Kanepeye tek başıma uzanmaya alışık değilim. Eskiden o vardı, beraber televizyon seyrederdik. Kedimiz Keyif bizim uzandığımızı görünce uyukladığı koltuktan kalkar, kanepenin koluna atlar, oradan sırtına tırmanır ve aramızda girebileceği bir yer arardı. Hep bulurdu da. Yerin darlığı şevkini kırmaz, sıkışıklıktan ağzı gözü çarpılsa da bizimle yatardı. Şimdi ikisi de yok. Önce Keyif’i kaybettim amansız bir hastalığa. Sonra da onu... Onu hastalık alıp götürmedi; kendi başına gitmeyi bildi. Kendi başına dediğime bakmayın, giderken bir kenar mahalle güzelini de koluna taktı, öyle ortalıktan çekildi.

Etrafa bakınıyorum. Bir kitap elime alsam diyorum ama son okuduğum da onun gidişiyle yarım kaldı. Şimdi ne yeni bir taneye başlayabilirim, ne de eskisine devam edebilirim. Orada, büfenin üzerinde duruyor. Yanında kirli bir tabak, o tabağın üzerinde bir diğeri, yanlarında camiye orantısız minareleri anımsatırcasına bir şarap şişesi ... Kadehi nerede acaba? Gece şişeden mi içtim hepsini? Peki tabak sayısı niye iki? Demek ki biri önceki günün olmalı.

Elim televizyon kumandasına gidiyor, gittiği gibi de eli boş dönüyor. Televizyonu, daha doğrusu televizyonunu da götürmüştü. Ama ben dün gece akşam yemeğinde bir şeyler seyrettiğimi gayet iyi hatırlıyorum. Nah, böylesine yine uzanmıştım kanepeye, bir şeyler yiyordum, yedikçe yiyesim geliyordu, ara ara dudaklarımı ıslatıyordum ve karşıya... Karşıya duvara bakıyordum. Duvar onun seçtiği renkle, su yeşiliyle pırıl pırıl parlıyordu. Esma bana niye renk seçimini ona bıraktığımı sorduğunda “Evi daha çok sahiplensin istiyorum” demiştim. Sahiplenmemişti.

Büfeye gitmek üzere kalkıyor ama başım dönünce bir süre duruyorum. Her şey yavaş yavaş yerine yerleşiyor ve ben ilk adımımı atıyorum. Sonra ikinciyi, sonra üçüncüyü... Kitabıma uzanıyorum. Elime alınca kaldığım yeri işaretlemediğimi farkediyorum. Yine de yerime dönüp rasgele bir öyküyü okumaya başlıyorum:

“Ne demek bu haftasonu evleniyor? Ama kimse beni davet etmedi.”

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Meyan kökü Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Meyan kökü yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Meyan Kökü yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik, @lacivertignedenlik
6.4.2012 01:00:53
Öyküdeki kahramanın ruh halinde bir sıkılganlık var.Tik Tak aslında onun için zaman durmuş gibi,aklı gidenlere takılmış. Ne televizyon ,ne duvarın boyası ,ne de anlatılan veya izlenilen bir film senaryosu ilgisini çekmiyor.

Ona bir şey lazım rahatlaması için ,belki kedisi bir sürü yavrusuyla gelip kapıyı tıklar.Belki kapıyı tıklayan iki ayaklı bir peri de olabilir ..

Güzeldi..
Erzurumlu Selim
Erzurumlu Selim, @erzurumluselim
7.3.2012 17:48:39
Tebrikler bir erkek için zor yazı ama kalem usta olunca..selamlar
SEVİLAY DİLBER
SEVİLAY DİLBER, @sevilaydilber
7.3.2012 16:12:26
gayet hoş bir öykü okudum..
gözümü tırmalamayan..,beni yormayan..hatta beni dinlendiren bir öykü..
yanlız kahramanı bayan olarak hayal edemedim..
bana bir erkek ruh hali gibi geldi..
her neyse bu önemli değil zaten.
selamlar..

SEVİLAY DİLBER tarafından 3/7/2012 4:12:51 PM zamanında düzenlenmiştir.
inci*
inci*, @inci-
7.3.2012 16:08:59
İlhan bey, Yazınızı okurken kahramanın kadın olduğunu, terk edildiğini ve onun yalnızlığını gördüm. Yalnız meyan köküyle bir ilişkilendirme de zorlandım.:)) acaba Meyan kökü depresyona mı iyi geliyor, yoksa yalnız kalanların kabus görmelerini mi engelliyor?...Ayrıca ben hep kadın kahramanlarını usta bir uslupla anlatan yazarlara empati yeteneklerinden dolayı hayran olmuşumdur.... Saygımla.
Etkili Yorum
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
7.3.2012 09:50:42
10 puan verdi
Diyalogla başlamayan nadir yazılarınızdan biri.

Sanırım siz de benim durumuma düşmüşsünüz biraz. Göz tırmalamayı bir kenara bırakın bende şaşkınlık yarattı bu öykü. Nedense mutlu bile oldum. Başarılı ve kaleminize yakışan bir tarz olmuş. Kahraman kadın olduğu için, fazla açılmamayı tercih ettiğinizi düşünüyorum. İyi de olmuş. İç konuşmalar, hayaller v.b. bence çok verimli sahalar. Sanki okuru daha fazla etki altına alabiliyor yazar. Belki de bu bizim "okur tembelliğinden" kaynaklanan bir durumdur. Türk okuru okuduğu şey hakkında düşünmeyi fazla sevmiyor. Biraz hazırcı yani. Pek çoğu dümdüz yazılmış, hatta klişe sayılabilecek bir öykü, roman, makale, denemeyi, sanatlı, ağır tasvirli, içinde gizli şifreler barındıran okurun hayal gücünü zorlayabilecek eserlere tercih edebiliyor. Kendi adına düşünecek bir yazar istiyor okur. Yazarın olayı göstermesi yetmiyor. Duygularda da öyle. Yazar, okur yerine ağlarsa gülerse, hayaller kurarsa, o çalışma tadından yenmez.

Ben bunun bir orta yolu olması gerektiğini düşünüyorum. Şu anda okumuş olduğum öykü gibi.

Meyan Kökü...Öyküyle ilişkilendiremedim. Ama açıkçası çok da kurcalamamak gerektiğini düşündüm. Sizin öykülerinize gizlenmiş bir şifre aramak artık adet olmuş bende. "Faşington Portakal" da ters köşe oluşumuzu hala unutmadım. Kırk yıl düşünsem, o sözlerin ineğin ağzından yazıldığını düşünemezdim.

Her dalda ve tarzda kaleminizi rahatça kullanabileceğinizi zaten biliyorduk. Bir kez daha emin olduk. Kutluyorum ve bu tarz çalışmalarınızın da devamını diliyorum.

SAYGILAR.

Aynur Engindeniz tarafından 3/7/2012 2:58:04 PM zamanında düzenlenmiştir.
canandemirel
canandemirel, @canandemirel
7.3.2012 09:38:36
10 puan verdi
Kahramanımız bir bayan ve ruhsal durumunu çok iyi anlatmışsınız...
Akıcı bir dille okuması güzel bir öykü, tebrik ediyorum...Sevgilerimle...
Kemnur
Kemnur, @kemnur
7.3.2012 03:41:39
10 puan verdi
ÖYKÜNÜN ÖZNESİ BAYAN OLUNCA, O RUH DURUMUNU YANSITMANIN CAZİBESİ SİZE YAZDIRIP, BİZE OKUTTU. HARİKA BİR ÖYKÜ DAHA. USTASINDAN. SAYGIYLA
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL