Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyorlar. imam gazali
İlhan Kemal
İlhan Kemal

Opus 100

Yorum

Opus 100

7

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

795

Okunma

Opus 100

Opus 100

Gövdenin altında, ön iniş takımlarına yakın bir yerde sızıntı vardı. Daha önce burası bir şekilde yara almış, sonra da yamalanmıştı. Şimdi ise yamanın kenarından bir sıvı akıyordu. Parmağımı batırıp, tadına baktım. Yakıt değildi. Belki soğutucuların sıvısıydı, belki de ... Başka bir seçenek aklıma gelmedi. Vardiyanın on ikinci saati doluyordu ve ben tükenmiştim. Avcı uçağının altından çıkıp, sırtımı arka iniş takımlarına yasladım. Fabrikadan çıktığı pürüzsüz halinden çok uzakta olan kanadın gölgesindeydim. Hangarın soğuk ışıkları bana ulaşamıyordu.

Kimselere görünmeden bir süre orada oturdum. Şef eskisi kadar sıkı değildi. Karısının intiharından sonra toparlanamamıştı. Bu da uçak bakımlarının kontrolünü aksattığından pilotlar için kötü, yer bakım ekibi içinse iyi bir gelişmeydi. Başka zaman olsa hayatta vardiya sırasında oturup hayal kurmaya cesaret edemezdim. Şimdi ise işler farklıydı.

Uçuş trafiğinin hafiflediği vakitlerdi. Saatte bir devriyeler iniyor, onların yerine yenileri kalkıyordu. İnenler hangara alınıyor, elden geçiriyorlardı. Uzun süredir yeni uçak bulamadığımızdan eldekilere olabildiğince iyi bakmak zorundaydık. Bu da kendi burada, ama aklı karısıyla birlikte uzay boşluğunda kaybolmuş Şef’in artık düşmüş olan omuzlarındaydı.

Hangarın dışarı açılan büyük, şeffaf panelleri vardı. Biraz daha kaykılırsam kanadın bittiği yerden paneli ve ötesindeki yıldızları görebiliyordum. Yıldızlar! Sonsuza dek, sonsuz sayıda uzanıyorlar. Düşününce etrafı seyretmediğini farkediyorsun. Onun yerine yıldızları seyretmek zamanda yolculuğa dönüşüyor. Gözlerim biraz daha keskin olsa panelin sağ üst kenarındaki yıldızın etrafında dönen gezegenleri, eğer varsa onların üzerinde yaşayanları ve bundan dört yıl önce neler yaptıklarını görebilecektim. Gözlerimi biraz kaydırınca kendimi diğer bir yıldızın bin yıl önceki haline bakıyor buluyorum. Her biri kendi zamanını yanında taşıyor. Ben ise onların arasında bal yapmaz arı gibi dönüp duran bir savaş gemisinde vida sıkıyorum. Benden onlara bir görüntü gitmiyor. Yakınlarda bir güneş olmadıkça hep karanlıktayız. Ben karanlıktayım. Simsiyahım.

Saffina “Bunlara uçak dememiz ne kadar saçma!” demişti. “Uzayda uçmuyorlar ki.”

Belki o gün canım bir şeye sıkılmıştı, belki de Saffina’nın bana yüz vermemesine içerlemiştim, niyesi hatırlamıyorum ama onu terslemiştim:

“Denizaltılar da denizin altından değil, içinden gidiyorlar ama onların adından bir rahatsızlık duymuyorsun.”

Saffina bir şey demeden beni süzmüş, sonra da gerekmedikçe benimle konuşmamıştı. Gün geldi, pilot adayları arasına katıldı. Sonra da bir daha görüşmedik. Janus’taki saldırıda öldüğünde ardından cenaze töreni bile yapılmadı; tüm filo o aralar çok meşguldü.

Hala meşgulüz. Bitmeyen savaşın dördüncü yılındayız. Belki karşımızdakilere evimi, evimin olduğu şehri, şehrin bulunduğu gezegeni yokettikleri için teşekkür etmem lazım. Özleyecek kimsem ya da evim yok. Evim koğuştaki bir ranza, ki onu da Taurus’lu biriyle paylaşıyorum. Neyse ki dördüncü güvertede bir barımız, orada çalan müziğimiz, içkimiz ve ayılmamız için sekiz saatimiz var. Sonrasında bu sızıntının nereden geldiğini bulmam gerekiyor. Sanki beynimin sıvısına benziyor ama bunu kimseye söyleyemem.

Şef dolaşmaya başladı, ortalıklarda görünmem gerekiyor. Saklandığım kanat altından çıkıyorum. Hangarın ışıkları... Ne kadar da parlaklar!


Galen Tyrol, Cally Henderson, ve Tory Foster’a sevgilerimle...

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Opus 100 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Opus 100 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Opus 100 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
TekinSağ.
TekinSağ., @tekinsag-
6.3.2012 20:59:39
Ne güzel şey, bir yazarın müdavimlerinin olması ve ne büyük mutluluk müdavimi olunabilecek bir yazar bulabilmek. Biriksin diye bekliyorum yazılarınızı ama şiirleriniz birikiyor. Ben düzyazıdan yanayım, taraftarlığımı mazur görün.
Kemnur
Kemnur, @kemnur
1.3.2012 15:16:49
ÖYLE DETAYLI, BİLİSEL YORUM YAPAMAM BEN, KAFAM ONA ÇALIŞMAZ. Hoşuma giden bir öyküydü, sıkılmadan ve keyif alarak okudum ve bir yıldıza baktığımızda, aslında onun dört yıl, ya da bin yıl önceki halini görmekte olduğumuzu düşündüm ve içimi bunları o büyük boşluğa bu şekilde dizen etkenin kudreti karşısında duyduğum korku kapladı. Hergün okuduğum yazılar içinde en beğendiğim yazıya on puan veririm, diğerlerine de diğer puanları. BUGÜNKÜ ON PUANIM BU YAZIYAYDI... SAYGIYLA
cizgilikagit
cizgilikagit, @cizgilikagit
1.3.2012 15:09:32
Yine özgün tarzınızı yansıtan güzel bir öykü okuduk. Hayal gücünüz hayranlık uyandırıyor. İçinde evin, dünyanın, hatta güneşin olmadığı bir çağ yazmışsınız ki ben bunu düşlemek istesem bile beceremem. Sadece güneşi çıkarttığınız zaman bile benim düşünce akışım duruyor çünkü.
Sahiden dalya dediyseniz tebrikler. Okurunuza birgün bile gramer ya da imla hatalı bir yazı sunmadığınız için ayrıca teşekkürler.
HakkınSesi
HakkınSesi, @hakkinsesi
1.3.2012 12:40:10
Hangarın ışıklarını parlak gören gözler, opusun en kalın sesinin yanında ince bir nota gibi çığırıyor:


-Gereksiz bir ötelemenin, ötelenmeyecek bir ötenazisine doğru yol alıyorum.


Öykülerde betimleme yapılırken, aslında kıyas en dinamik etken maddelerden birini oluşturur. Nasıl bir insan öksürüdüğünde, öksürmek sadece ses değildir ve ağzından bir sürü yararlı veya yararsız bakteriyi de dışarı atar, öylede öykülerde kıyas yapıldığı zaman, tek bir mana değil; bütün bir hâl durumu düşünmek daha manalı olur.


Nedendir bilinmez, anlatımı geçen savaş kendi hayatlarımıza yansıtıldığında, şüphesiz aynı dedirtecek kadar berrak! Sadece adam öldürüp, kendimizi suçlu hissetmiyoruz. Bu kötülüğü tadamama hissinide zaten gerekli yerlerde (Parklar, sokaklar, Umumi tuvaletler ve Çalıştığımız İş yerleri..) şuurumuza katık eylediğimiz için, sorunda kalmıyor. Oh ne ala memleket! Her gün cihan harpleri çıkıyorda içimizde, biz duyarsızlığımıza alışmaktan başka çare bulamıyoruz. Artık medyanın, bir kadının kulağından düşmek üzere olan küpe gibi Allaha emanet ortalıkda haberler salmasıda kimseyide zerre kadar ilgilendirmiyor. Ne de olsa her yerde bizim gibi canlılar nefes alıyor. Saffina sanırım buna bile çatardı! Bu kadar düşünmeye gerek yok gibilerinden.


O değil de, U-571'de ki radarın sesi kulaklarımda çınlıyor sanki! Sahi, ne kadar da opuslarımıza sahip kalmışız?


-Alarm dive! Güm, Şefin psikolojisi çok bozuk! Saç ektirmeyi düşünüyormuş bu aralar.


Hürmetle değerli kalem..
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik, @lacivertignedenlik
1.3.2012 12:02:13
10 puan verdi
şef karısıyla birlikte kozmik dünyasında

seviyorum yazılarınızı

sevgiler
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
1.3.2012 11:27:11
Bulundukları yer Taurus'sa gezegene biraz hasızlık etmiş kahramanımız. Bir "Boğa" gibi heybetli, -en azından dünyada yaşayanlar için- seyri güzel bir takım yıldızı değil miydi? Bütün öykü boyunca kendimi sırma ışıklı fakat korkunç karanlık bir gezegenin kenarında oturuyormuşum gibi hissettim. Fakat kahramanın baktığı yerlere bakarken bile aklımda uçaktan sızan sıvı vardı. Sanki oradan kurtulmam o gemiye bağlıymış da sıvının ne olduğunu bulursam dertli kahramanı da yanıma alıp çok sevgili dünyamıza geri dönebileceğimi hissettim sanırım.

Teknik elemanlar genelde tuhaf insanlardır. Yüksek egolarının yanında, duygusuz olduklarına da çok kere şahit olmuşumdur. Belki de bu işlerinin bir gereğidir. Kahramanımız yıldızlara bakarken duygulanır gibi oldu. Ama Saffina'nın Satrün'ün eteklerinde ölüşünü pek bir hissiz anlattı.

Bilim kurgu kaleminize çok yakışıyor. Ama öyküler biraz daha uzun olmalı diye düşünüyorum. Bu kadar konsantre olunca bazı şeyleri kaçırıyormuşum gibi hissediyorum. En azından derinliği bu boyutta olan öyküleri biraz daha uzatsanız... Hem böylesine kaliteli yazılar hemen bitmemeli.

Örnek aldığım, etkilendiğim, ufkuma son derece iyi gelen müthiş bir kalemsiniz değerli yazar.

(Annenizin kütüphanesi için hazırlayacağınız kitaptan bir örnek de ben istiyorum. )

Saygılar.
canandemirel
canandemirel, @canandemirel
1.3.2012 11:00:32
10 puan verdi
Savaşın ve umutsuzluğun arasında geçen düşünceler...Kahramanımız beklerken hem geçmişini hem şefini düşünüyor. Bu arada savaş uçağınden gelen sıvının kendi beynindeki sıvılara benzetilmesi çok etkileyici.
Sanırım bir uzay gezegeninde geçen olaylar ve ilişkiler...Çok akıcı bir dille yazılmış bir öykü...Tebrik ve sevgilerimle...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL