Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
sami biberoğulları
sami biberoğulları

USTURA - 1 -

Yorum

USTURA - 1 -

13

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2670

Okunma

USTURA - 1 -

USTURA - 1 -


Artık aşağılanmalardan , hep tersine tersine giden talihinden, yoksulluktan, bir türlü kapanmayan banka borçlarından, itilip kakılmaktan ve ihanetten iyice bunalmıştı. Bir yerlere kaçmalıydı. Öyle bir yer olmalıydı ki burası, orada kimse onu rahatsız etmesin. Ama o kadar mantar bir hayat yaşamıştı ki kaçmak, sığınmak için bir yer bile bilmiyordu.

Mevsim yazdı. O dünya cenneti kasabada sabahın ikisi olmuştu neredeyse ama hâla gözüne bir damla uyku girmemişti. Kavurucu sıcak sabahın o saatinde bile etkiliydi.Gece boyu bir kaç defa duşun altına girmişti. Sivri sinekler de sanki bu işkence merasimine ‘’ bizim de çorbada tuzumuz olsun’’ dercesine filolar halinde taarruza geçerek, vızıltılarıyla da fon müziği yaparak gerekli yardım ve yataklığı yapıyorlardı. Ama uykusuzluğunun sebebi bütün bunlar değildi. Aslında alışıktı sıcağa da sivrisineğe de. Alışık olmadığı tek şey ihanetti.

Kaçmalıydı…Evdeki herkes uyurken kaçıp gitmeliydi. Ecza dolabına doğru yürüdü. Ülserli midesi için kullandığı bir kutu hap ile kim bilir kaç yıl önce kullanılmış ama tamamen bitirilememiş birkaç ağrı kesici vardı. ‘’ Bunlar işe yarar inşallah’’ diyerek tüm hapları midesine indirdi. On beş dakika kadar bekledi. Hiç bir değişiklik yoktu. ‘’Yok böyle olmayacak ‘’ diyerek banyoya gitti. Babasının hediyesi olan İsveç çeliği usturayı aldı. O küçücük çelik şey yapacaktı ne yapacaksa.


Evlatları mışıl mışıl uyumaktaydı. Onlar görmemeliydi… Sabah uyandıklarında hiç de hoş olmayan bir sürprizle güne ‘’merhaba’’ dememeliydiler. Hepsini tek tek öperek usulca evden çıktı.

Sahile inecek, oradaki belediyenin şezlonglarından birine uzanacak ve çok sevdiği denizi seyrede seyrede yapacaktı bunu. Kimseye bir not bırakmadan, hiç kimseye ‘’elveda’’ demeden, ot gibi geldiği bu dünyadan ot gibi gidecekti.


Kağıda sardığı usturayı öptü ve yürümeye başladı. On gün önce çatlamış ve hâla mosmor olan ayağını sürüye sürüye sahile doğru ilerlemeye başladı. O ayakla, aşağı yukarı on kilometre yolu nasıl yürüyeceğine aldırmadan yollara düşmüştü bir kere.


Arkasından yanıp sönen bir ışık fark etti ‘’ Hah işte şimdi ayvayı yedik. Polis arabası… Yanımda kimlik de yok. Şimdi işin yoksa karakolda sabahla ‘’ diye geçirdi içinden. Yanıp sönen ışık hızla yaklaştı ve tam yanına gelince pis bir koku yayıldı etrafa. Belediyenin çöp kamyonuydu gelen. Mahallenin gençlerinden Cengiz kullanıyordu.

-Hayırdır komşum bu saate nereye böyle
-Ya sorma Cengiz. Uyku tutmadı da…Serinlemek için sahile iniyordum.
-Hımmm…Bu saatte vasıta bulamazsın. Atla kamyona seni götüreyim. Biz de o tarafa gidiyoruz.

Artık bir çöp kamyonundaydı. ‘’ Benim gibi bir çöp nihayet olması gereken yerde ‘’ diye geçirdi içinden; Cengiz’in verdiği sigarayı tüttürürken. Gözleri iyice ufalmaya başlamıştı. Cengiz yanındaki komşunun bir derdi olduğunun farkındaydı ama saf bir çocuktu o. Sormazdı. Sorgulamazdı. Nedenini, niçinini aramazdı. Anlatırsan dinler, anlatmazsan konuşmazdı da.

Yarım saat sonra sahile iyice yaklaşmışlardı. İki yüz metre yürüdün mü ver elini plaj.

Cengiz hafifçe dürttü komşusunu.
-Abi geldik. Ben buradan döneceğim. Sen az yürürsün di mi?
-Allah razı olsun Cengiz. Çok sağol.

Çöp kamyonundan indi beş dakika sonra artık plajdaydı. Bir şezlonga uzandı. ‘’Vay be...Demek buraya kadarmış’’ diyerek elini gömlek cebine götürdü. İlk eline değen şey sigara paketiydi. ‘’ Geberip gitmeden önce bir sigara içeyim’’ dedi.


Yıllar önce de mide ameliyatı için hastaneye yattığında doktor ‘’ Hazırlan bu gün ameliyat olacaksın ‘’ deyip de hastabakıcı ameliyat önlüklerini getirdiğinde ‘’ Ulan şimdi bakarsın ölür mölürüz bari son sigaramızı içelim de öyle geberelim ‘’ demişti. Belleğinde bu anı canlanınca hafifçe tebessüm etti. İlk yaktığı sigara bitmek üzereyken bir tane daha yaktı. Sonra usturayı sardığı kağıda dokundu elleri. ‘’ Sakallarla işin bitti. Sıra bilekte. Göster bakalım marifetini’ dedi.



Çok berbat bir soğuk vardı… Ankara Cebeci Doğum Hastanesinin kapısının önüne siyah renkli, sarı damalı bir dolmuş taksi yanaştı. İçindeki kadın feryat figan bağırırken adam dış kapıya yöneldi. Kapı kilitliydi. Evet orası bir hastaneydi ve kapısı kilitliydi. Kapının zilini çaldı adam. Cevap veren olmadı. Camlara vurmaya başladı…Yine cevap veren yoktu. Taksinin kornasını çalarak, camlara daha hızlı vurarak ve zile abanarak içeriden bir Allah’ın kulunun dışarı çıkmasını bekledi. Nihayet bir hastabakıcı gözleri uykudan şişmiş vaziyette ‘’ Ne var ulan, ne oluyor, güm güm güm kafa bu kafa’’ deyince ve de tekrar çıktığı odasına dönünce adam dayanamadı artık. Zaten ayağının altında oynayıp durmakta olan kaldırım taşını yerinden söktüğü gibi olanca hızıyla cama indirdi.

Camın tuzla buz olmasından sonradır ki doktor, hemşire, hastabakıcı, polis her kim varsa içeriden dışarıya akın etti.

Adamı hemen bir odaya çekip ifadesini alırlarken kadını da taksiden sedyeye taşıdılar. Doğumhaneye yetiştirmek için asansöre yönelmişlerdi ki gerek kalmadı. Sedyede doğuruverdi kadın. Hem de o soğukta, Ankara’nın o meşhur ayazında. Şubat’ın sonlarında…Hem de taaa 1954 yılında.

Adam hâla polise ifade verirken biraz önce tartıştığı hastabakıcı geldi içeriye. Resmen avucunu uzatarak verdi müjdeyi.

-Müjde… Bir oğlunuz oldu.

Adam, az önce eline verseler boğacak olduğu hastabakıcıya bahşiş verdi bu sefer. Polisler de salmışlardı onu artık.

Kocasından duyacağı bir çift tatlı söze hasret olan kadın ‘’Acaba bu sefer bana da kalbimi okşayacak bir laf söyler mi ? ‘’ diye bakarken adam konuştu:

-Geçmiş olsun lan karı... Ben sana demiştim değil mi erkek olacak diye ? Etti ikiiii… Aslan oğlum benim.

Amma aslan ha? Siz hiç kendi canını almaya kalkan aslan gördünüz mü? Zaten baba da görmedi oğlunun yıllar sonraki acizliğini. Görseydi oğluna kalmazdı bu iş. Baba gebertiverirdi oracıkta ‘’ Sen ne biçim erkeksin ‘’ diye.



Üçüncü sigaraya elini atığında yanında saçı sakalı birbirine karışmış biri belirdi. Hani hohlasa ve o anda kibrit çaksan adam yanıp gidecek. Kanına alkol değil de alkolüne bir miktar kan karışmış olan biçarelerden biri.

-Abi bi sigaran var mı?

Paketi olduğu gibi uzattı ayyaşa.

-Al hepsi senin olsun. Bundan sonra benim işime yaramayacak.
-Sağol abim benim. Bir fırt çeker misin?

Ayyaşın uzattığı şarap şişesine baktı. Hayatında hiç içmemişti şarap filan. Alkolü hiç sevmezdi.

-Çek şunu burnumun dibinden. Sabah sabah günaha sokma beni.
-Boş ve be abim. Yapmaya çalıştığın şeyden de günah değil ya.
-Ben ne yapıyormuşum ki?
-Hayatına son vermiyor musun yani?
-Sen nereden biliyorsun?
-Bilmesem sabahın bu saatinde elimde şarap şişesi ne işim var buralarda. O senin denemeye kalktığın yollardan az mı geçtik biz. Sorun ne? Karın mı?
-Evet.
-Ah be abim. Sorun da olsa bir karın var hiç olmazsa. Daha Allah’ından ne istiyorsun. Yaşıyor, var, nefes alıyor. Biliyorsun ki hayatta. Ya benimki gibi toprağın altında olsa ne yapacaksın?
-İyi de o beni sevmiyor artık.
-Sen onu seviyor musun peki?
-Sanırım.
-Abim benim. Eğer sanıyorsan kes gitsin o bilekleri. Ama eminsen yaşa be abim. Dünyada aşk acısından daha tatlı bir şey olmadığını göreceksin o zaman.

Aslan oğlum (!) kendisine bir minibüs parası ayırdıktan sonra cebinde kalan tüm parayı ayyaşa verdi. Minibüs durağına doğru ilerlerken o artık ne aslandı ne de kedi..’’İnsanım ben…İnsaaannn’’ diye haykırdı. Sabahın köründe, arkasına nişadır sürülmüş eşek gibi bağıran bu acaip yaratığın bol bol fotoğrafını çekti barlardaki eğlencelerinden otellerindeki odalarında yatmaya giden turistler.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ustura - 1 - Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ustura - 1 - yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
USTURA - 1 - yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
siyahgecem
siyahgecem, @siyahgecem
22.1.2012 02:07:21
merhaba arkadaşım hazin bir hikaye okudum bu sefer ölmek gençken her canımızın sıkıldığında ölümü nede kolay düşünürdüm ama şimdi öyle değil yaşlandıkça hayatımı sevmeye başladım yoksa ölümdenmi korkar oldum bilemiyorum arkadaşım şimdi o söylediğim sözleri söyleyemez oldum sevgi ile kal arkadaşım
SEVİLAY DİLBER
SEVİLAY DİLBER, @sevilaydilber
18.1.2012 00:05:12
harika bir öyküydü..
hocam emeğinize sağlık..selamlar..
İbrahim ERZURUMLU
İbrahim ERZURUMLU, @ibrahimerzurumlu
17.1.2012 17:22:44
Hocam çok ama çok kaliteli ve farklı olmuş ...tebrik takdir ve selamlarımla

İbrahim ERZURUMLU tarafından 1/17/2012 5:23:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
glenay
glenay, @glenay
17.1.2012 17:00:22
10 puan verdi
Hüzünlü bir öyküydü. Gülmedim ama düşündüm. Biz istesekte elimizde değil o yaşamı sonlandır-
mak. Allah'ü Tealâ kendi sebeplerini gönderiyor bize. Çok güzel bir öyküydü.Gitgide ustalaşıyor-
sunuz..

Yürekten kutluyorum,

selâm ve saygılarımla..

inci*
inci*, @inci-
17.1.2012 11:33:52
Yine gülümsettiniz, Bir intihar girişimini bile zarif bir dille böylesi Naif anlatabilmek meziyettir değerli Hocam ve bu sizde mevcut. Sizi tebrik ediyorum ve o Ayyaş ve deli dediğimiz adamların ne akıllı olduklarına bir daha şahitlik ettim yazınızda..saygılar
Fikret Yılmaz Çavdar
Fikret Yılmaz Çavdar, @fikretyilmazcavdar
17.1.2012 10:37:18
Kaliteli bir öykü idi..
Yazım da daha derli toplu olmuş bu kez öğretmenim..
Daha edebi yani :)))
Diğerlerinde içerikleri olan mizahi olaylar gibi biraz savurluyordunuz da... :))))
Kutluyorum değerli kalemi...
Ve
Veysel Başer, @veyselbaser
17.1.2012 09:46:51
Merhaba Hocam,

Bu sabah okuduğum ilk yazı. Şunu açık kalple belirtirim ki, bana göre sizin; bugüne kadar yazdığınız en güzel ve en gerçekçi bir öykü. Yazım hatanız da yoktu diyebilirim. Sizi yürekten kutluyorum. Öykünün kahramanı ve yeri bence belli. Şu kadarını söyleyeyim, doğumunu yazmamış olsaydı bile şu an elli sekiz yaşında derdim. Gıyaben tanıdığım o kahraman, yani babasının aslan oğlu, bana kalırsa bileklerini kesemezdi. Yanıldığımı sanmıyorum. Çünkü o kahraman, çilelere rağmen hayatı seven birisiymiş...

Başarı dilerklerimle saygılar.
nazlıgül
nazlıgül, @nazligul35
17.1.2012 09:19:20
İç burkan hüzünlü bir yazı okudum..
Tebrikler ve paylaşım için teşekkürler..
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
17.1.2012 08:12:25
evt harikasınız
kutladım yazan kalemi
saygılar bıraktım sayfanıza
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
17.1.2012 07:11:08
10 puan verdi
Tebrikler, duygu tahlilleri, anlatım mükemmel, okurken bir sonrasını merak ediyor okuyan.
Benim günümün yazısı, selam ve saygılarımla.
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
17.1.2012 05:22:06
hocam yine bombaladın....final çok vurucuydu.... kemnur ustama katılıyorum....saygılar
Etkili Yorum
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA, @erayozgorsarikaya
17.1.2012 02:34:51
NE YAZILIRKİ BU HİKAYEYE İYİKİ İLAÇTAN VAZ GEÇMİŞ O ADAM İYİKİ ÇÖP KAMYONUYLA SAHİLE İNMİŞ İYİ Kİ O ŞARAPÇI KARŞISINA ÇIKMIŞ VE İYİKİ DE BİRİNİ NE OLURSA OLSUN YAŞAYACAK KADAR ÇK SEVİYORMUŞ İYİ Kİ EN ÖNEMLİSİ BURASI İYİ Kİ DE BABASI HASTANENİN CAMINI İNDİRMİŞ VE ANASI İYİ KİONU DOĞURMUŞ ANKARANIN AYAZINDA SICAK YÜREKLİ BİR İNSANI
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL