13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3537
Okunma

Melon şapkası...
Bastonu ve bol paçaları ile sessiz sinema dünyasında adeta sembol haline gelen büyük yıldız vardı.
Koşarken ve dönüşlerde sek sek çekerdi.
Küçük bıyıkları, yüzüne yakışan yuvarlak kaşlarıyla Grotesk sanatının öncüsü, neredeyse Dünyaya temsilcisi olan en eski sinema kahramanıydı.
Zamanın bir ucundan girip, diğer ucundan çıkmış, her çıkışında mutlak başındaki şapkayı eline alıp... Seyircisine selam vermişti.
Ayakları kendi gizemine takılmış olan adam. Sarhos baba, akıl hastası anne, yetimhaneler ve dayakla geçen bir dönemin ürünü olan, beslenme, güvenlik, toplumsal adaletsizlik,
Sürgün, zorbalıklar ve insanlığın durumu konusundaki kaygılarını filme yansıtmaktan hiçbir zaman geri durmamıştır...
Bastonu, şapkası, ucu sarkık papuçları ve bol pantolonuyla "Şarlo" tipinin yaratıcısıydı...
Söz kullanmıyor/ muydu ? Onu sadece sessiz sinemalardan tanıyoruz.
Ayakkabıları mı büyüktü, yoksa ayak parmakları mı ?
Hatırladığımız sadece kocaman burunlu ayakkabıları.
Karikatürler ve sirkler bana hep onu hatırlatmıştır.
Birde köprüler... hani gülmekle ağlamak arasındaki köprüler...
Onu izlerken tam ağlamak üzere olduğumda, ellerime bakar "gülümserim."
Nezaketin yayılmadığı çağlarda, O rastladığı her bayanın elini öpünce, sebebini soranlara "Bir yerden başlamak lâzım" diyerek karşılık vermiştir.
.
.
Günün birinde, kulağına bir ses gelmiş.
Yine aynı elbisesini giymiş.
Başına aynı melon şapkasını takmış.
Ayaklarına meşhur ayakkabılarını giymiş,
eline de kapının kenarında duran bastonunu kaptığı gibi bir yarışmacı edasıyla Charlie Chaplin benzerleri yarışmasına katılmış.
Sonuç;
Gerçek Charlie Chaplin benzerlerinin içinde üçüncü olmuş.
O an iki şeyin farkına varmış...
1. İyi izlenirse,
2.Taklitçinin bile taklidi, gerçeğinden iyi olabiliyor.
öyküsatıcısı2011Davidoff