2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1144
Okunma

Çok dindar bir insan olmasam da hayatta sahip olduklarım için her zaman şükrederim. Huzurlu bir aile, sağlıklı bir yaşantı ve çok şükür geçimimizi sağlayacak bir gelirim var, daha ne olsun. Allah herkese sağlık ve huzur versin. Ama insanoğlunun istekleri biter mi? Benimde keşke şu da olsaydı dediğim şeyler var elbette.
Mesela, şöyle dost meclisinde sırası geldiğinde bir şarkı patlatıp ortama katkıda bulunmayı çok isterdim. Ama rabbim öyle bir ses vermiş ki, hasbelkader böyle bir şeye tevasül etsem etrafımdakiler ihtilal oldu zannedip erzak stoklamak üzere bakkala fırına koşuyorlar. Mübarek ses değil borazan!
Mesela güzel resim yapabilmeyi çok isterdim. Ama nerde resim yapmak, nerde ben. Ortaokulda sınıf geçmek için uğraştığım dersler resim ve elişiydi. Resim sanatındaki ustalığım insan figürlerinde cin Ali’yi, doğa figürlerinde dalları geometrik şekillerden oluşan ağaçları geçememişti. Evdeki alçı kalıbı çıkarmaya müsait bir Atatürk maskını, kabiliyetsizliğimden duyduğum üzüntüyü ön plana çıkaran mahcup bir konuşma eşliğinde okulun resim iş atölyesine hediye etmiş olmamın, resim öğretmenimiz üzerindeki olumlu etkisi nedeniyle olacak, dört buçuktan beşle sınıfı geçebildim.
Liseye kaydolmaya gittiğimizde seçmeli ders resim mi? müzik mi? diye sorduklarında doğal olarak müzik diye atladım. Beklentim lay lay lom sınıf geçmekti. Ama müzik öğretmenimiz kendini, bizi blok flüt virtüözü olarak yetiştirmeye adamış, yeni mezun genç ve güzel bir bayan olunca yaşadığım hayal kırıklığını söylemeye gerek yok. Öğretmenimiz flüt çalarken, parçanın ölçüsüne göre ayağımızla tempo tutmamızı istiyordu. Ben ya tempoyu tutuyor ya da flütü çalabiliyordum. İkisi bir arada ölsen olmuyordu. Hocamız bu konuda ısrarlı olup, taksit kabul etmeyince kâbus dolu günler yaşadım. Diğer derslerimde problem olmadığı için evde flüt çalışıyordum ama bu seferde annemin; “bırak şu düdüğü de derslerine çalış” şeklindeki tacizlerine maruz kalıyordum. Sonuçta bu gün flütle yağ satarım, bal satarım parçasını kusursuz icra edebiliyorsam o zamanlar aldığım eğitim sayesindedir. Oysa bir müzik aletini çalabilsem ne iyi oludu…
Güzel futbol oynamayı çok isterdim mesela. Çocukluğumda sokakta oynadığımız maçlarda hep en sona kalır, kerhen bir takıma dâhil edilirdim. Bir maçta penaltı atışımın taç ile sonuçlanması camiada halen hayretle anlatılır ve gençlere örnek gösterilir. Oyuna sağladığım olumlu katkılardan olacak, benim oynadığım takımın bir oyuncu fazla olması rakibimiz açısından sorun teşkil etmezdi. Hala zaman zaman halı sahada top koştururum ama oyuna değilse bile saha ücretinin ödenmesinde olumlu katkılarımın olduğunu düşünüyorum.
İşte böyle dostlar, kabiliyet parayla satın alınmıyor. Bu gün ölüm yıldönümünde andığımız atamız ne demiş; “… Reis-i Cumhur bile olabilirsiniz ama sanatçı olamazsınız!”
Muhabbetiniz bol olsun efendim.