10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
757
Okunma

Bundan onbeş-yirmi yıl kadar önceleri özellikle yatılı okullarda neredeyse her eğitim öğretim yılına eksik öğretmenle başlardık. O yıl da öyle olmuştu. Birinci sınıflar eğitim öğretime öğretmensiz başladılar.
Branş öğretmenleri ve idareciler artık kimin boş dersi ya da vakti varsa elinden geldiğince birinci sınıflara bir şeyler vermek sevdasındayız tüm okul. Hatta okul nöbetçisi olan sekizinci sınıf öğrencileri bile giriyorlar derslere...
Şimdi de öylemidir bilmiyorum ama o yıllarda bir de beden eğitimi, resim, müzik ve yabancı dil derslerinde branş öğretmeni sıkıntısı yaşardık. O bakımdan bendeniz az buçuk fülüt çalabildiğim için Tarih dersleri yanında müzik derslerine de girerdim.
İşte o sene yani 1995 yılında bir boş saatimde daldım öğretmeni olmayan birinci sınıfa. Baktım zavallı öğrencilerin Ali’yi ata baktırmaktan anaları ağlamış. Değişik bir şeyler yapalım diye düşündüm. ’ Çocuklar size İstiklal Marşımızı öğreteyimmi?’ diye sordum. İlkokul öğrencileri genelde yapalımmı- edelimmi sorularına topluca cevap verirler. Aynen de öyle oldu. Topluca ’ Eveeeetttttt ’ diye cevap verdiler. ’ O zaman beni dikkatlice dinleyin. Önce ilk kıtasını okuyacağım. Sonra hep birlikte okuyacağız tamam mı?’ Cevap yine topluca ’ Eveeeeettttttt’
Başladım İstiklal Marşımızın ilk dörtlüğünü okumaya. Sonra bir daha, bir daha, derken en az on tekrar yaptıktan sonra sordum ’ Şimdi artık hep birlikte söyleyebiliriz değil mi ?’ Cevap hiç değişmez ’ Eveeettttt’
Başladık okumaya. Çocuklar umduğumdan da güzel okuyorlar. Fakat bir ses var ki işi bozuyor. Kulağım fena değildir. Biri yanlış okuyor. Onu mutlaka bulmalıyım.
Çocukları beşerli gruplara ayırarak okutmaya başladım. Birinci grup, ikinci grup derken yakaladım . Üçüncü gruptan biri yanlış okuyordu.
O grubu tek tek okutmaya başladım. İlk dördü harika okudu. Sıra beşinciye gelmişti. Cin gibi gözleriyle ve olanca tatlılığı ile bana bakan bir erkek çocuk. O köy elması yanakları al da ye diyor şeytan. Ama belli ki o yanlış okuyan.
-Adın ne senin yavrum
- Musa Öğretmenim.
- Çok güzel bir adın varmış. İstiklal Marşını sevdin mi bakayım?
- Sevdim de öğretmenim. Arkadaşlar hep yanlış okuyorlar.
- Hımmmm. Demek öyle. O zaman sen doğrusunu oku da arkadaşların öğrensin.
Musa hazırola geçti. Başladı okumaya:
ŞU ÜRKMEK KORKMAK BİLMEZ KUŞA BAK
Gerisini dinleyemedim. Tüm sınıfla birlikte gülmekten yerlerde yuvarlanıyorduk çünkü.
Öğrettim Musa’ya İstiklal Marşımızı ...O şimdi bir Müzik Öğretmeni.