Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Fulya CODAL
Fulya CODAL

Bir-Gün

Yorum

Bir-Gün

8

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1067

Okunma

Bir-Gün

Bir-Gün






Yaslandığım ağacın altında olan biten kaosu düşünürken, anıların bile bir anlık yanılsama olduğunu fark ediyorum. Bugün benim onüçüncü doğum günüm. Kimsenin umursamasını beklemiyorum. Aklıma geçen yılki doğum günümde yaşadıklarımız geliyor. Nasıl mutlu bir gündü. Nasıl eğlenmiştik; bizim ufaklık beni mutlu etmek için, elini yüzünü rengârenk boyayıp da şaklabanlık yaparken. Bazı şeylerin yaşarken kıymetini bilemediğimiz gerçeği şimdi bir ayna gibi parlıyor acıyan kalbimin oyuklarında...

...


Geçtiğimiz yaz, babam işten gelirken elindeki koca çekirdek poşetini görünce nasıl sevinmiştim. Bir ay yetebilecek kadar çoktu. Tam babamın boynuna atılıyordum ki, babam yememiz için değil, boş boş avarelik edip akşama kadar sokakta gezeceğime, eve bir katkıda bulunup satmam için getirdiğini söylemişti. Hiç de işime gelmeyen bu durum aynı zamanda beni kuşkulu düşüncelere itmişti. Hem de parkta, hem de bardakla satacakmışım. Bütün arkadaşlarımın önünde nasıl yapacaktım bunu...

Hemen koşup Yasemin’e gitmiştim. Yardım istemiştim ondan. ’Sıkma canını’ demişti; ’hallederiz’. İçime bir su serpilmişti. Haksız da sayılmazdı babam. Bütün yazı pinekleyerek, orada burada gezerek geçirmekten başka bir bildiğim yoktu. En azından her gün evin ekmeğini ben alabilirdim artık.

Ertesi gün Yasemin’le aldık çekirdeğimizi oturduk parkın köşesine. Bizim havalı Betül’de oradaydı. İlk önce anlamadı ne yaptığımızı. Sonra poşetin ağzını açıp cebimdeki çay bardağını çekirdeğin içine batırınca, bir yandan da Yasemin gazete kağıdından kıvırmaya başlayarak yaptığı külahları üst üste biriktirmeye başlayınca adeta gözleri fal taşı gibi büyümüştü. Sonra yanındaki sevimsiz arkadaşlarını dirseğiyle dürtükleyince hep bir ağızdan kahkahalar dolusu gülmeye başlamışlardı. Korktuğum başıma gelmişti işte. Herkese maskara olmuştuk. Bir bu eksikti, ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Yasemin iyi kızdır. Halden anlar. Hemen beni telkin edip; ’para kazanmanın nesi tuhafmış, dönsünde kendisine baksın o, utanılacak bir şey varsa o da onun o bir karış eteğidir’ diye son noktayı koymuştu. Tabii bunları duymadığı için hiç hayıflanmadan eğlencesine devam etmişti Betül.

Betül’ün alaycılığına tam alışıyordum ki, o sırada yaklaşık yirmi adım ötemde Taner’i gördüm. ’Allah’ım yer yarılsa da dibine girsem’ diye geçirdim içimden. Uzaktan uzağa karnıma kramplar saplayan çocuk tam da bize doğru geliyordu. ’Kesin dalga geçecek, benden nefret edecek’ diye düşünceler film şeridi gibi aklımdan son sürat geçerken, bir yandan da; ’ne olacak canım, beni küçümsüyorsa kendi kaybeder. Ben utanılacak bir şey mi yapıyorum ki?’ desem de, kafamı kaldırıp yüzüne bakmaya halim yoktu. Utancımdan ölüyordum o an. Rezil oldum diye geçiriyordum içimden. Gözümün önünde sandaletleri belirince mecburen kafamı kaldırıp bakmak zorunda kalmıştım.

’Merhaba’ dedi ilk kez. İlk kez konuşuyordu benimle. Nutkum tutulmuştu. Geveleyip durdum ağzımın içinde saçma sapan bir yığın sözü. Ne kadar olgun birini sevmişim ki, benimle gurur duyduğunun göstergesi bir madalya takmadığı kalmıştı boynuma. Beni takdir ettiğini söyledi. Yasemin’i de unutmadı tabii. Bizim yaşımızda hayatın gerçeklerinden bi haber nice kız sokaklarda gezerken, bizim burada para kazanma çabamızı çok takdir ettiğini ve hatta bunun çok hoşuna gittiğini söyledi. Beş bardak çekirdeği de, yanındaki arkadaşıyla ceplerine doldurup, Yasemin’in yaptığı külahı yeniden bize uzattı; ’zahmet olmasın, zordur uğraştırır bunu yapmak’ dedi. Parayı Yasemin aldı. Ben şaşkınlıktan ağzım açık arkalarından bakakalmıştım. Ama en çok da Betül’ün aniden düşen yüzü ve hırslanmış o hali hiç gözümün önünden gitmemişti. Sanırım o da Taner’i seviyor olmalıydı.

Günlerce parkta çekirdek sattık Yasemin’le. Babam çekirdeğimiz bittikçe bize yeniden getiriyordu satmamız için. Hatrı sayılır bir müşteri kitlemiz de oluşmadı değildi parkta. Betül nefret dolu bakışlarıyla her gün karşımıza geçip sinsi sinsi bizi izliyordu. Bu kıza ne yapmıştım anlamıyordum. Benden hiç hoşlanmıyordu, sanki kaşının üstünde gözün var demiştim. Ama bariz bir şekilde beni sevmediği ortadaydı. Mesele Taner olmalıydı. Cin gibi kızdı Betül, kesin o da anlamıştı Taner’i sevdiğimi.

Yaz sonunda okulların açılmasına kısa bir süre kala, çekirdek işini sonlandırmaya karar verdik. Yasemin’e hakkı geçen parayı verdim zorla. İstemedi; ’hakkım falan geçmedi’ dedi. Tabi ben yine de verdim. Canım arkadaşım o kadar alçak gönüllüydü ki... Sonra bende biriken tüm parayı babama verdim. Kabul etmedi. ’O senin kızım’ dedi; ’okul masraflarını karşılarsın. Kendinle gurur duymalısın. Bak ilk paranı kazandın...’

...

Şimdi az evvel içinden çıktığım çadıra bakıyorum. Betül’ün saçları önüne düşmüş. Elinde ufak bir dua kitabı, mırıl mırıl sure okuyor. Kardeşimi düşünüyorum. Can verdiği sırada çok canı acımış mıdır? Annem yan çadırdaki teyzenin bulduğu tüpün üzerinde çorba karıştırıyor. Babam az evvel yanıma gelip bugün ziyafet olduğunu söyledi. ’Kuru ekmek dahi bulamazken bugün çorbamız bile var’ dedi. Gülümsedim umutsuzca. Biliyorum sırf hepimizi cesaretlendirmek için yapıyor bu zorunlu heyacanı.

Aklıma Yasemin geldi. Canım arkadaşım... Gözümün önünden gitmeyen o bilmiş ve sanki içinde bir ışık yanıyormuşçasına parıldayan dipdiri gözleri.. Ayfer teyzenin feryatları kulaklarımdan gitmiyor. Neyse ki bayılmışım o an, tam hatırlamıyorum. Ömrüm boyunca unutamayacağım sanırım. Ve Taner... Annesinin ve onun cesedine dün ulaşabilmişler. Babası ve küçük kardeşi hala göçük altındaymış. Onlar için dua edeceğim. Allah’tan umut kesilmez, belki hala hayattalardır. Dilerim benim kardeşimin göremeyeceği ’güzel günler’ onun kardeşi için doğar...

Annem sesleniyor; ’Hadi kızım gelin de sıcak sıcak için şu çorbadan içiniz ısınsın.’

Gidip Betül’ü çıkarıyorum çadırdan. Manasız ve hayattan arınmış, her şeyden heyecanını ve hevesini koyvermiş gözlerle bana bakıyor. Tüm ailesini kaybetti Betül. Şimdilik bizden başka sığınacak kimsesi yok. Annesi annemin, babası da babamın iş arkadaşıydı.

Betül gözlerimde kocaman bir kadın oluveriyor. Dayanamıyorum onun o haline. Kayıtsızlık bir yere kadar, ama en çok da başkasının kayıtsızlığı canımı acıtıyor. Gülümsüyorum güç verebilmek için Betül’e...

’ Hayatta kalmak için, devam etmek zorundayız Betül. Battaniyeyi üzerine örtelim de üşümeyesin.’




fulya/ekim2011




Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bir-gün Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir-gün yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Bir-Gün yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Hamuş-71
Hamuş-71, @hamus-71
25.10.2011 13:44:29

Ne denir, nasıl anlatılır ki bir yer sarsıntısının yürekteki yıkımı...

Kalemlerimiz acıyı yazıyor son günlerde hep, kah isyan olup dökülüyor, kah bir kaç damla gözyaşı. Ama hepsine yürek dolusu bir feryat eklenmekte an be an...

Duyarlı kalemine bin selam olsun Sevgili Fulya



Hamuş-71 tarafından 10/25/2011 1:45:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
(( Seçil Nimet ))
(( Seçil Nimet )), @--secilnimet--
25.10.2011 09:11:00
"Bazı şeylerin yaşarken kıymetini bilemediğimiz gerçeği şimdi bir ayna gibi parlıyor acıyan kalbimin oyuklarında..."


Aşkolsun fulyaaaaaaa...

Aşkolsun... :(

Nasıl içimi acıttın bir bilsen...

Yok yok bilmesen keşke, çok üzülürdün... :(

Harikaydın... :)

Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
24.10.2011 23:53:10
10 puan verdi
Bugün depremle ilgili bir yazı okurken aniden görüntü silindi gözümün önünden ve büyük kızımın taşlar arasında sıkışmış ve yalvaran gözlerle bana bakıp "Kurtar anne" diye ağlayan hali belirdi gözümün önünde...Saniyeler içinde...Sonra yeniden normale döndü görüntü. Benim hastalık derecesinde deprem ve çocuklarımı kaybetme fobim var. Bu tür yazıları okumaya dayanamıyorum o yüzden. O kadar gerçekçi anlatmışsın kii kulaklarımda bir sürü feryat dolandı.

Hayatı anlat arkadaşım. İnsanı anlat. İnsanlar insanları tanısın...Yaz, hep yaz. Yaz ki yaz gelsin.

Çok başarılı, çok ustaca...Çok acı.

Kutluyorum. Sevgiler çokça...
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
24.10.2011 23:50:00
10 puan verdi
Harikasın...

Dün ki sancı bugün doğum yaptırmış sana ...

Hassaslığının kalemine değen yanıydı aslında bu çalışman...

Tebrikler gönülden...
ERKAN ÇELİKOL
ERKAN ÇELİKOL, @erkancelikol
24.10.2011 23:39:45
Kutlarım hoş bir öyküydü, akıcı, net, anlaşılır ve yalın... Devamını dilerim...
Angie
Angie, @semaenci
24.10.2011 22:50:20
10 puan verdi


:((

Sen hep öykü yaz Fulya hep yaz.






destina*mltm
destina*mltm, @destinamltm
24.10.2011 22:12:13
Dolu olan yüreğimden, dolu dolu gözyaşlarıydı dökülen gözlerimden sonuna yaklaştıkça..

Üzülüyor insan, hele de bir başkasının acısını yüzünde okuyorsa... Yazın farklıydı, çok farklıydı betül, yasemin, taner ve minik 13 yaşındaki yürek...

Sızlayan yüreğimdeki tuzlu gözyaşlarıyla yaktın dudak kenarlarımı, ve gözlerimin altlarını...

Allah'ım sen sabır ver, ailesini kaybeden , yakınını kaybeden, soğuktan titreyen insanlarıma, dayanma gücü ver...

Tebrik ettim...
gülkurusu
gülkurusu, @gulkurusu
24.10.2011 21:49:24
hayatt ...

her acı bir deprem yüreğimize ...

kimin ... nasıl ... ne zaman ... ne olacağı belli değil ...

sonun adı ne olursa olsun ...


böyle bir duygudan sonra övgü sözcükleri abes kaçacak ... ama

çok güzel bir anlatımdı ...



hiçbir depremle sarsılmasın yüreğin ...






© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL