Okuduğunuz
yazı
7.8.2011 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
....
......
Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
“ Şimdi ki gibi anlaşmak varken neden o zamanlar kavga ederdik ki” dedi dalgındı.Doğan; Akıllanmak gerekiyormuş.dedi yavaşça.."
bazen acı bazen tatlı eğitir durur hayat bizi
tebriklerim günün yazısına hayata kattığınız sevgi yürekli içten cümle güzelliklere iyi ki varsınız Toynak dost..:) sevgim saygım selamlarımla.. hayırlı ramazanlar..
Hani abi hatırlıyor musun ? Kütüphane açılışı için Mustafa Sakarya ve Sen Bolu' ya geldiğinizde yemekten sonra çay içerken konu 1980 dönemine gelmişti. Ve ben orada sizi daha tanımaya çalışırken bir anınızı anlatırken yaşadığınız acıları gözleribizden de okumuştum. Ben yaşamadım o günleri. Belki şanslıydım orta okul dönemiydi bir de cinsiyetimden di bu şans. Fakat büyüklerimin anlatımlarından çok büyük bir sınavı acıyla atlattığımızı anlayabiliyorum. Ağlamama ramak kaldı. Teşekkürler değerli ağabeyim. Siz yazın ki gençler bilsinler Türkiye üzerinde oynanan oyunların çirkinliğini. Yazın abim hep yazın tamam mı ? Bir kardeş ricası bu sadece. Sevgi ve saygılarımla
Nermin Kaçar tarafından 8/8/2011 1:28:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
Terör olaylarını yetmişli yıllarda lise sonda en çok şahit olup, yaşayanlardan biri olarak, anlattıklarınız içimi sızlattı. Ne çok gencimiz bu farklı ideoloji çatışmalarında vefat etti, sizin gibi niceleri de türlü eziyet ve işkenceler çekti.Okurken burnumun direği sızladı. Genci gence kırdırmak...çok acı... Güne gelen yazınıza tebrikler, diğer hatıralarınız sizi üzmezse, paylaşımdan mutlu oluruz. Selam, saygı ve huzurlu günler dileklerimle.
Okurken etkilenmemek ne mümkün, öyle bir hoş görü ve tatlı dille anlatmışsınız ki.. Kesinlikle kin barındırmıyor geçmişiniz ne yaşamış olursanız olun... İşte fark bburada Beyefendi sizler afettiniz ama hala kinlerini kusanlar var hemde pıhtı pıhtı ve bu güncel olaylarlada pekiştiriliyor malumunuz... Hal böyle olunca sizi yürekten saygıyla selamlıyorum ve yazılarınızı okumak için sabırsızlandığımı bildirmek istiyorum..... Hürmetler size..
İbret dolu dizeler, O dönemleri sizin kadar olmasada kısmen bende yaşadım, zorluğunu iyi bilirim, Allah bize o günleri tekrar yaşatmasın, birlik beraberlik içinde yaşayalım
53 Yaşına gelmiş bir kişi olarak, Yazınız aldı götürdü beni yetmişli yıllara. Kandırılmış bir neslin iki zıt kutup olarak nasıl birbirine düşman edildiğinin resmi dir yazınız.
Yazıyı okuyunca bir kez daha anladım ki, insan fevri davranmamalı ve gelecekte pişman olacağı şeyler yapmamalı...
Sen ve senin gibi "yaşamış" insanlar, genç neslin önünde mükemmel bir örnek ve lidersiniz. O yüzden hep konuş abi. Hiç susma anlat. Bilinsin hayat. Bilinsin ki, babamın babasından kalma yemekler ısıtılıp ısıtılıp önümüze konamasın artık.
Sağcısı da, solcusu da bu memleketin insanıydı... O gün doğru bildiklerimiz, bugün yanlış olabilir. Yada tam tersi. Önemli olan insanların birbirlerinin görüşlerine saygı göstermeyi bilmesi.
Siz bunu başaranlardan olmuşsunuz.. " Bakın ne diyorsunuz "Onlar tertemiz Anadolu çocuklarydıı, tanısanız sizde benim kadar seversiniz"
Billur T. Phelps tarafından 8/8/2011 12:30:35 AM zamanında düzenlenmiştir.
benim de milliyetçi bir arkadaşım var, ben sosyal demokratım. o bana ''pis komunist'' demişti bir keresinde; ondan sonra o bana ''komünist'', ben de ona ''faşist'' demeye başladık...
çalıştığımız şehre babası gelmişti, onu karşılamaya beraber gittik. babasına aramızdaki bu olayı anlattığında itiraz ederek ''ben sosyal demokratım amca'' demiştim. arkadaşım da ''ha ben faşistim yani'' demişti, çok gülmüştük...
Şükürler olsun ki, farklı düşünsek de çatışma olmadığı bir dönemdeyiz ama yine de dönen pislikler var tabi mide bulandıran!
Eskiler der ki: hastane, mahpushane ve askerlik arkadaşlıkları unutulmazmış. Eskilerin her dediği doğrudur diye bir şey yok. Fakat biz yaşanmışlıklar(ınız)dan yola çıkarak eksik olmakla beraber yine de doğru kabul edelim. Belki şartların farklılığına, zorluğuna dikkat çekmek için bu üç kavram öne çıkartılmıştır. Oysa yine yaşanmışlıklardan biliyoruz ki okul, iş, seyahat, çocukluk arkadaşlıkları gibi bir sürü arkadaşlıkta yerine göre unutulmaz.
Zaman her şeyin ilacı kabul, lakin bu ilaç gelişen ve değişen şartlara göre her insanda ve bünyede aynı tesiri göstermiyor ne yazık ki. Geçenlerde işyerinden bir arkadaşla sohbet ediyoruz. Yıllar sonra çok çok samimi arkadaşını bulmuş, herif zaman içerisinde köşe olmuş. Bizimki ziyaretine gitmiş, çok samimi arkadaşı ya. Herif “kusura bakma bundan sonra olur olmaz gelme, önce randevu al” demiş. Bizimki de açmış gözünü, yummuş ağzını. (Aslında gözünü yummuş, ağzını açmış daa mübarek Ramazana saygı işte)
Yalnızca zamana da bağlamamak lazım her şeyi. Bünyeyi ve karakteri göz ardı etmemek lazım. Ne mutlu size, Ferit’e ve diğerlerine. Demek ki bünye kavi, karakter sağlammış.
castro’yu bende merakla bekliyorum, malum anılarınızdan anladığım kadar ile kaynama noktası bayağı yüksekmiş. Zaman içerisinde acaba gazı kaçmış mı yoksa hala “nato mermer nato kafamı”.
Ben elimi çeneme koydum öylece dudağınızdan dökülecek kelimelerin, hayatın hangi alanında olursa olsun ders almamız gerektiğini,bilgilendirdiğini görmek ve paylaşmak...
Aynı vatan içinde neyin kavgasını yapıyoruz...Gördük işte.Canlı kanlı bir tarih tanığı anlatıyor..."Sevmeyi bırak nefret ediyordum.Ama tanıdıkça sevdim ve sevmeyede devam ediyorum" diyor...Eee ...
acılı kuşak.....dert dolu yıllar...millet sokakta birbirini kırarken bu işin müsebbibleri akşamları viskilerini yudumluyordu...o kuşak alacaklıdır....zaman aşımına uğramayan tarihi....ilahi adalete havale edilmiştir....bende cezaevi müdürlüğündeki anılarımı kanattın dost.....bir gün bir yerde ama mutlaka.....burkularak okudum...sevgiler yüreğine....kalemine...
Bir solukta okudum yazınızı. Yaşanmış olan her şey belleğe kazınıyor ve asla silinmiyor. Zaman her şeyin ilacı. Teşekkürler paylaşımınız için. Selamlar.
BİZ DE BU HARİKA PAYLAŞIMI YAPAN USTAMIZI SEVİYORUZ ELBETTE. ARADA SIRADA DA OLSA DEVAM...SAYGILARIMLA EK:Yazmadan geçemeyeceğim. Sizin o acılı üç ayı yaşadığınız Erzincan'da, bendeniz, beş yıl süreyle memuriyet yaptım ve hayatımın en mutlu beş yılını yaşadım. Dost Erzincan halkı her türlü taktire layıktır...ONLARI YAD ETMEDEN GEÇEMEDİM. AFFOLA...
kemnur tarafından 8/7/2011 2:03:16 AM zamanında düzenlenmiştir.
Hafızalardan çıkmayacak acı günler yaşamışsınız.O günlerde bu insanlarla tekrar karşılaşıp iftar yapabileceğinizi hayal bile edemezdiniz.Nerdeeen nereye. Bu yazınız aslında ne çok şey anlatıyor. İlk kez okudum yazınızı şiirdeki kadar başarılısınız. Saygı ve sevgilerimle.
Yazılarının gücünü hepimiz biliydruz. Ona bir diyeceğim yok..
Ama benim demek istediğim başka;
BU YAŞANMIŞLIĞI GÖRDÜKTEN SONRA İNSANLAR ;SAĞ, SOL SEN ,BEN , TÜRK ,KÜRT DİYEBİLİRLER Mİ ACABA? YAPMAYIN... YAPMAYIN ALLAH AŞKINA... BU VATAN HEPİMİZİN...
diyememeliler zaten onun içindir ki bütün tepkileri göze alarak doğru bildiklerimizi söylemeye devam ediyoruz. insanlar ne olursa olsun nasıl düşünürlerse düşünsünler sonuçta herkes insandır.
biz sevgi kardeşliğine inanırız.bu konuda da önce kendimize samimiyiz yaşadığımız coğrafyada o kadar iç içe geçmiş ve o kadar biribirimize benzer yaşıyoruzki aramızda ki fark ne?
böyle bir ayrımdan allah esirgesin.ben hayatımda hiç yapmadım yapmayacağım da.başkaları da doğrusu beni bağlamıyor ağabey. samimi yorumun içi teşekkürler.
Müptelanız oldum tabiri caizse. Yaşanmışlığı, birikimi ve gizli gözlemleri çok güzel paylaşıyorsunuz. Her defasında aynı şeyi söylüyorum ama gerçekten öyle, sizi dinliyor gibi oluyorum okurken. Büyük bir başarı bu. Tebrikler.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.