19
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
492
Okunma

(Üç silahşördük bir zamanlar biz)
Pasaportlarımız hazır, kedilerimizi de bir bahane uydurarak kızımızın başına sarabilirsek eşimle birlikte Yurtdışına çıkmayı planlıyorduk
Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum Orta Asya ya, Altaylar da Tanrı dağlarına Ergenekon’a kadar gidecektik. Moğolistan da Orhun anıtlarının bulunduğu mekanları gezecek Türk’ün ana yurdunu baştan başa dolaşacaktık…
Üç ayda bir düzenli olarak verdiğim rutin kan tahlillerim için kan vermiştim sonuçlar için Hekimliğe uğradım. Dr Hanım “ Bir sıkıntı var sizi Dahiliye ye sevk ediyorum “ dedi ve ertesi gün için randevu aldı.
Dahiliye tahlil sonuçlarıma bakıp Genel Cerrahi polikliniğine gönderdi.
İki gün sonrası için Endeskopı ve kolonoskopı için randevu verdiler.
Bayıltarak yaptıkları için hiçbir şey hissetmedim ve keyifle uyandım ama hanımın yüzü asılmış
Ne var dedim
Bir şey yok sonra konuşuruz diye fırçaladı
Eve geldik, Rize Araştırma da göğüs cerrahi uzmanı doktor yeğenimiz vardı hanım onu aradı epeyce konuştular
Neden sonra eşim; İki gün sonra Rize ye araştırmaya gideceğiz bağırsaklar da bir sorun varmış, dedi.
Harcımız bozuk imiş
Kolonumuz çürük çıkmış
(Şiiri bitiremedim, belki bigün biter)
İki gün sonra Onkoloji genel Cerrahisi polikliniğinde Doktorun karşısına çıktık…Yanımızda dr yeğenimiz tahlillere bakıldı tomoğrafi ve filmler yeni testler falan yapıldı Mr gönderdiler
On gün sonraya gün vermiştiler yeğeni aradık telefon etmiş hemen Mr ‘a aldılar ve bir form doldurttular.
İşitme cihazı için kafa tasıma monte edilmiş titanyum bir parça vardı, Mr çekemeyiz dediler.KBB servisine gittik Hoca baktı dinledi film vs çektirdi ve bu cihazı yapan firmanın kapandığını ve bu cihazı sökecek alet edevatın olmadığını beş on gün süre verin araştırayım ben sizi ararım diyerek bizi eve yolladı..
Sonuçta genel anestezi ile ameliyat ederek kafatasıma beş cıvata ile monte edilmiş cihazı aldılar…
Anestezi sonuçlarını aldık iki yara ve kötü huylu tümör…
İki ya da üçüncü evre… Metastaz yok ,şanlısın amca diyor doktor..
Bir proğram yaptılar 4 kür kemoterapi 1 ışın tedavisi ve ameliyat
Onkoloji servisine gittik yeğen güvendiği dr arkadaşını aradı ameliyata gideceğini ,amcamı sana emanet ediyorum dedi
Yeni doktorum laboratuvarı arayarak “benim için bir öncelik yapar mısınız” diyerek beni laboratuvara yönlendirdi.
İki gün sonra dr aradı “ Gül gibi bir de hepatit B “ye sahipsin dedi
Gizli sarılıkmışım…
Geldikçe geliyor yani…hadiii yeniden bir tahlil daha ve sarılık ilacı ile tanıştık..
Ve Kemoterapi sürecimiz başlamış oldu…
Kocaman bir salon
Ayni anda kırk beş kişinin ilaç alabildiği muazzam bir ünite…En az on beş hemşirenin hizmet verdiği arı kovanı gibi vızır vızır işleyen kocaman bir salon..
Tekerlekli sandalye de ,sedyede getirilen hastalar…Bağıranlar feryat edenler
Küfür hatta isyan eden çaresiz bir insanlar topluluğu
Bir kadın feryadı figan bağırıyor
“ oyyyy…Allah’ım …İnat etme al bu canımı ..Darlatmaa beni Tanrım…”
İki saat süren bir ilaç süreci…Kolumda yanmalar vs…
Amiyane tanımla tam olarak şaftım kaymış…
Ne olduğunu tam olarak idrak edememiş bir garip ruh halim var…
Kanser oluğumu öğrendiğim ilk anda hiçbir şey hissetmedim…Bir iki gece uyurken zorlandım…
Bu arada kanser olduğumu duyanlar telefon açıyor bir sürü akıl veriyor..
“bibimin kızında da vardı brokoli yedi kurtuldu”
“ Dayımın oğlu çörek otu ile bir macun yaptı bir ayda ayağa kalktı” vs..
Her arayan bir akıl veriyor
Bir de her arayana nasıl kanser olduğumu defalarca anlatmak zorunda kalıyorum…
Ruh halim bozuldu.
Saçlarımı sıfıra vurdurttum
Ankara da Psikolog olan arkadaşımı aradım,
NE yapayım ,dedim…
Telefonu kapat ve rutin hayatına devam et…Kimseyi dinleme…Kendinle hesaplaş yaşamdan keyif almaya bak diye tembihledi…
Sekiz telefon dışında bütün rehberi engelledim
Ektiğimiz sebzeleri sulamaya, otları temizlemeye başladık…Ağaçlara çıktım meyveler topladım .Komşulara yardım ettim çay toplayıp Çay sattık
4 .kür kemoterapiyi de aldım ve ay sonun da ışın tedavisi alacağım..
Bu dört aylık süre içinde hastalığım hiç aklıma gelmedi
Hayata pozitif bakmaya başladım…
Genelde zaten böyle neşeli yaşamıştım hayatı…
Her gün bir muziplik yaparak eşimi çok ama çok kızdırdım.
Allah var hakkını ödeyemem dört aydır inanılmaz bir sabır gösterdi ve benim gibi bir huysuza iyi katlandı…İyi baktı bana…Ama telefonuma el koydular
OLAY DİYLOGLAR VE YORUMLAMA
Eşimle alış verişe gittik; Daha önceden nasıl besleneceğimize dair bir program yaparak tüketeceğimiz sebze ve meyvelerin listesini yapmıştık.
AVM den çıkarken vitrinde ünlü bir markanın gömleğini gördü hanım; “Bunu sana alalım mı” dedi , güldüm…
“Nasılsa öleceğim ,boş ver masraf olmasın” dedim çok bozuldu hanım. Harbiden kavgaya tutuştuk…
Akşam sahilde yürüyüşe çıktığımızda deniz havası iyi geldi
Düşündüm;
Altmış altı yıldır yaşıyorum ve bu dünyaya katma değer olarak ne kattım? Bir o kadar daha yaşasam ne olacak sonuçta ölüm her zaman var..
2- Yakınlarım, dostlarım ve bir sürü tanıdıklarım ölmüştü yani öbür tarafta çok tanıdık biriktirmiştim…Amentüye iman etmiştim sonuçta.
3-Ölürsem ölürüm ,ne yapayım yani ağlayıp ta iki gözden mi olayım; Herkes ölmüş ve nihayetinde herkes ölecek…
Kispete vurdum ve bıraktım ipin ucunu …Nerde tırak orada bırak…
Gençliğimde olmayan paramı yemiştim ama ihtiyarlığımda ise olan paramı yiyemiyordum…
Üçüncü kür Kemoterapide doktorum ; Nasıl gidiyor ,diye sordu.
Henüz hastalığımın derinliğini kavrayamadım hocam, hiçbir şey hissetmiyorum, biz ölümle barıştık ,dedim.
Gülüştük
Yani ölüm o kadar da kötü bir şey değil. Ekmek elden su gölden misali, şarap bedava huriler vs yani böyle bakmak gerek ölüme ,dedim
“Delisin sen “ diye bastı kahkahayı…
TACETTİN YILDIRIM VE BEDRİ TOKUL…
İkinci Kemoterapiden çıkmış eve yeni gelmiştim telefonum acı acı çaldı…Kızım “Bedri amca arıyor ama telefon yasak ,bence konuşma baba” diye uyardı. Kafamda ki titanyum parça da yeni çıkarılmış dikişlerim bile alınmamıştı..
Tekrar çaldı telefon ..İçim cız etti kesin bir şey var, dedim
Diz üstü Bilgisayardan Edebiyat defterine girince felaketi öğrendim…
Çok üzüldüm… Evdekiler de benim halime üzüldü...Stres yasak ,üzüntü yasak … Gözlerim doldu , fotoğraflara baktım anıları yad ettim..
Tacettin ağabeyle son yıllarımız küs geçti . Aslında aramızda öyle ciddi bir tartışma da olmadı.Eften püften şeyler işte…
Tatlı dilli şeker gibi bir adamdı…Ölünün ardından kötü konuşulmaz zaten öyle büyük kötülükleri de yoktu.
Oyunbozanlık etti hepimizden önce gidip son ikametgahına yerleşti…Artık sabit adreste mukım… Bizler ise seyyar bedevi hala
Birkaç defa aradım , açtı; Alo alo ,hay Allah çekmiyor ,diye telefonu kapattı…Direkt meşgule atabilir hiç açmaz ne bileyim her şay yapabilirdi ama kibarlığından ve naif kişiliğinden olsa gerek ne zaman aradıysam telefonumu açtı ama konuşmadan ayni numarayı çekerek telefonu kapattı…Allah gani gani rahmet eylesin .Mekanı Cennet olsun…İki günlük dünya kime kalmış ki Bedri ağabeye yada bana kalsın…
İnanılmaz ikna gücü vardı; Yozgat’ a ,Sürmeli festivaline gittiğimizde Ordu evine yemeğe gittik…
Bende kimlik yok ,asker değilim; Görevli asker ikide bir gelip Komutanım yasak, bir kimlik alayım, diyor .Tacettin Abi; Evladım bizim kimliğimiz var bu toynak efendi üst rütbeli kimliğini ifşa etmek olmaz, hele bir on dakika uğrama buraya ,diye yolladı askeri…
Asker üçüncü kez geldiğinde biz işimizi halletmiş kalkmak üzereydik , askerin yanaklarını okşayıp avucuna da bahşişini sıkıştırıp Ordu evinden çıkmıştık…Bedri ağabey hatırlar mı bilmem…Ben şimdi üst subay isem emre itaatsizlik istemem diye takılmış rütbemi sormuştum…Ne çok gülmüştük…Mekanı cennet olsun…
En son aramız açıldıktan epey bir süre sonra Rahmetli Cinok ağabeyimizin ısrarı ile Ankara da buluştuk…Hatta Ayhan Sarıkaya da bir ara uğrayıp hesabı da ödeyerek gitmişti…Al aşağı vur yukarı anlaşamadık bir türlü…
Yüzünün yumuşaklığından olsa gerek herkese söz verirdi. Yerine getiremeyince de fatura kendisine kesilirdi…Bende öyle yaptım faturayı ona kestim ama galiba biraz abartmışım…
Sonuçta Edebiyat defterinin tatlı dilli güzle yüzlü abisiydi…
Hepimizin bir tanesiydi…
Yattığı yer incinmesin ,mekanı cennet olsun.
Sevgili Bedri Tokul Ağabey…
Biraz düzeleyim şu illeti başımdan def edeyim arayacağım hatta şartlar uygun olursa Isparta ya da geleceğim…Söz..
Arasam biliyorum pehlivan pençesiyle bir yakaladın mı paçadan bırakmazsın…
Kızma kırılma bana…Seni seviyorum biliyorsun… Kendine çok iyi bak emi…
Sevgili site sakinleri;
İki günlük dünya kırmaya üzmeye hatta kötü sözlere hiç gerek yok hayattan keyif almaya bakın ve birbirinizi sevin…
Bu portalde yazan arkadaşların yarısından çoğu ile yüz yüze görüştük çay kahve içtik yemek yedik.Kimi gün kırdığım da olmuştur kırılmışlığımda
Velhasıl bir birimize hakkımız geçmiştir…
Ben hakkımı helal ediyorum herkese. .Sizde helal ederseniz sevinirim…
Allaha emanet olun…
Not…Lütfen aramayın , bir süre daha telefonlara bakamıyorum
Hoşçakalın dostlarım
Toynak….
5.0
100% (8)