5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1147
Okunma

Adam sonunda köy meydanına gelmişti. Günlerce bu köye varmak için gece gündüz, yemeden içmeden yol almıştı. Ancak geceyi kaçırmış olmasına hala akıl sır erdiremiyordu.
Ay, bana büyü yaptı. Şimdi sabahın köründe şu gübre kokan meydanda herkesin gözü önünde ne halt edeceğim. Yapacak hiçbir şey yok başka. Çilli sütçü beni görmeseydi. Keşke uyumasaydım! Ah ay, neler açtın başıma böyle. Huzur benim işim değil ki.
Adam, cebindekini bir daha yokladı. Bu sefer tuhaf bir yabancılık hissetti dokunduğu şeye karşı. Meydanda tavuklar dolaşıyordu. Bir köşede çeşme vardı. Çeşmenin yanında da bir traktör. Meydan topraktan bir çembereden oluşuyordu. Sağ köşede köy kahvesi, karşısında camii. Camiinin tam önünde bir dut ağacı. Güdük bir ağaç, ama yaprakları taze. Olmadık yerinden budanmış yaşlı ağaç.
Bu görünen her şey, dünyanın sadece burasındaki bir gerçeklik. Adam, cebindeki gerçekliğin dışına çıkmamalı. Ne tavukların gıt gıdaklarına ne de dut ağacının yemyeşil yapraklarına aldırış etmeli. Can atan her şeyden uzaklaşmalı. Onun, içinde özsu akan hiçbir şeyle alakası olamaz.
Öfkem, bana yardım et. Eğer güneşin el attığı her varlıkta can suyu görececksem , ben, ben olamam. Ölümün kendisiyle varım ben. Aksi olanlar yolumdan alıkoyarsa beni ki ben karıncayı bile incitmedim hayatımda, mahvolurum. Küçükken kaplumbağanın sırtındaki evi kırıp zavallının yaşamına son veren hemcinslerimle kavga edip, süt kuzusu ünvanına aldırmayan bir kişiydim. Ağlayarak öğretmenime anlattığımda; bana: Sen süt kuzusu değilsin, hatta onlardan daha cesur, aslan yürekli bir delikanlısın, dediğinde, bu sözün esas anlamını çok sonraları kavrsam da o küçücük aklımla sezmiştim yine de.
O cesur minik delikanlı nerede? Niye şimdi aynı yürekliliği gösteremiyorum? Tanrım! Ne zaman kirlendim ben? Ne zamandan beri insan değilim? Birini öldürmekle kaybettiklerimi geri alabilir miyim? O çocuklar kağlumbağayı öldürdüklerinde hiçbir şey olmamış gibi devam etmişlerdi gülmeye, yemeye, oynamaya…ellerinin caniliğini yıkama ihtiyacı bile duymadan. Ben cani miyim? Ben süt kuzusuyum. Kırılgan, merhametli… tüm dünyanın benimle alay etmesine bacak bacak üstüne atarak gülümseyecek kadar yaşamın özüne bağlı biri…ilkokul öğretmenim yaşasaydı, tam da bunu yapmamı isterdi. Aslan yürekli ol, bacak bacak üstüne atıp gülümse bulutlara. Gerçek cesaret bir sineğin bile yaşamasını sağlamak. Çünkü her canlı gereklidir. Çünkü her canlı birbirine karşı sorumludur. Böyle bir öğretmen kaç tane gelir yeryüzüne?
Dikiz aynasında gülümseyen yüz bana mı ait? Yüz kaslarının gerilip gevşemesinden anlıyordu gülümsediğini. Durduramıyorum. Öğretmenimin yüzü gözlerimin önünde. Niçin bu kadar berrak? Zihnim, kendine ikon yaratıyor. Sıradan biriydi öğretmen. Niye şimdi yüceleşip bir derviş gibi karşıma çıktı? Korkaklığıma kılıf mı hazırlıyorum? Yaşamak ve yaşamanın türevlerinden bana ne! İçimden sinsice yükselen eblehleşmiş duygulara son vermeliyim.
Kahvenin önünde durdu. İçerden yaşlı, kavruk bir adam ona doğru baktı.
Buyur bey oğlum, birini mi aradın?
adam, gömleğinin cebinden bir kağıt parcası çıkarıyor.
...devamı yine var.