Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
İlhan Kemal
İlhan Kemal

Hayatta Kalmaya Çalış

Yorum

Hayatta Kalmaya Çalış

6

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

626

Okunma

Hayatta Kalmaya Çalış

Bunu kimbilir kaç kere kendi kendime tekrarladım:

“Hayatta kalmaya çalış! Hayatta kalmaya çalış!”

Sanki bir başkası kulağıma fısıldıyor, beni ayakta tutmaya çalışıyordu.

...

Akşam üzeri, kasabanın ileri gelenleriyle yapılan bir toplantıdan dönüyorduk. Toplantıyı, bölgede etkili olan Taliban’a karşı onların desteğini almak için yapmıştık. Toplantı bittiğinde elimiz boştu, herkes Taliban’dan korkuyordu.

Dönüş yolunda, Humvee’nin üzerinde, 50 kalibreliğimle yolun sol tarafını kolluyordum. Konvoyda üçüncü araçtık.

Bir roketin süzülme sesini duymuştum ki konvoyun başındaki Humvee infilak etti. Hemen ardından aracı ikinci bir roket vurdu. Metal parçaları başımıza yağmaya başladı. Daha ne olduğunu kavrayamadan en arkadaki Humvee de patladı. Araca baktığımda ona atılan ikinci roketin hedefini bulmadığını ve uçmaya devam ettiğini gördüm.

Kulaklığımda çavuşun “Pusu! Devam edin” diye bağıran sesini duydum. Önde yanan araca doğru baktım. Onun bulunduğu yerde yol darlaşıyor, yanan enkaz diğerlerinin önünü tıkıyordu. Sıkışmıştık.

...

Masamdan kalkıp, kahve makinesinin bulunduğu bölmeye gittim. Kendime bir fincan aldım, şekersiz ve sütsüz. Koyu bir kahve kafamı toparlamama yardımcı olur muydu, yoksa kafein durumumu büsbütün mü kötüleştirirdi, bilmiyorum. Şansımı denemeye karar verip, elimde fincanla masama döndüm.

Ellerim klavyeye uzandı ama yazmaya başlamadım. Ekran beni seyrediyor gibiydi. Ben ise önümde boş bir yol gibi uzanan, beyaz sayfaya bakıyordum. Yapmam gerekeni biliyor ama harekete geçmiyordum.

...

“Ateş etmek için ne bekliyorsun? Vurulmayı mı?”

Çavuş Ghosh dışarı çıkmış, aracın yanına sinmişti. Silahıyla, artık dağılmaya başlayan roketlerin duman izlerine doğru ateş ediyordu. Onu seyrediyordum: Panik içinde tetiğe asılmıyor, kontrollü tek atışlar yapıyordu. Roketleri takiben kayalardan üzerimize makineli tüfek ateşi açılmıştı. Kurşunlar her yönden geliyor gibiydi. Bir tanesi çavuşu sıyırıp araca çarptı.

“Ateş et, orospu çocuğu!”

Sanchez, kaputa çıkıp yakama yapışmıştı.

“Bakma öyle, ateş et.”

Düşünmeden tetiğe asıldım. Kurşunlar az ilerideki kayaları yalamaya başladı. Kulaklıktan çavuşun sesi geldi:

“Ateşini on bir yönünde yoğunlaştır; orada bir roketatar var.”

Kafasını çıkarmamalıydı. Tek roketle aracı alırdı. Giderek dikkatimi daha iyi toparlıyordum. Artık tetiğe rasgele asılmıyor, kontrollü bir şekilde gerillaları sığındıkları yerlere çiviliyordum.

Çavuşun sesi kulaklıklardan tekrar geldi. Bu sefer bana değil, herkese sesleniyordu.

“Sonsuza değin bu konumda duramayız. Hava devriyesine haber verdiniz mi?”

Kimseden ses çıkmadı.

“Gorman, beni duyuyor musun?”

“Evet çavuş!”

“O zaman yardım çağrısı yolla. Helikopterleri de roketatarlara karşı uyar.”

Teğmenin sesi çıkmıyordu. Çavuş Ghosh komutayı ele almış gibiydi. Giderek yoğunlaşan ateşe karşılık verirken teğmenin ilk araca bindiğini hatırladım. Onun ikinci araçtaki geleneksel yerinde şimdi dışişlerinin adamı oturuyordu. Gözucuyla ilk araca baktım. Teğmen koltuğunda yanıyor olmalıydı.

...

Parmaklarım oynamaya başladı. İlk kelimeleri bulmak zordu. Resmi dile alışık değildim.

İlgili mercinin dikkatine,

İşbu tutanak Kasım 11, 2008 de olanları tarafımdan özetlemek için yazılmıştır.


Okul çocuğu gibi yazıyordum. Daha iyisini yapamayacağıma göre devam etmeliydim.

...

Bir kurşun iki nolu Humvee’nin tepesindeki Rose’un yüzünün sol yarısını uçurdu. Rose, önce geriye savruldu, sonra 50 kalibrenin üzerine yığıldı. Biraz sonra onu aracın içine çektiler. Yerini Slash aldı.

Benim ateş alanımın dışında olan bir bölgeden atılan bir roket diğer yanımdaki Humvee’ye isabet etti. Araç bir an için yerinden havalanır gibi oldu. Üzerime yeniden metal yağmaya başladı. Her şey durulduğunda araca baktım. O alev topunda kimsenin sağ kalması mümkün değildi. Kendi geleceğimi seyrediyor gibiydim. Sonra aklıma çavuşun patlayan Humvee’ye bakan tarafta siper aldığı geldi. Uzanıp baktım: Çavuş büzüşmüş, orada duruyordu. Yalnız kafası yoktu.

...

Bahsi geçen gün meydana gelenler bölüm şefi Bruno Howard’ın işgüzarlığı yüzünden olmuştur. Şef Howard mesai saatinin bitiminde masama gelmiş, iki gün önce kendisine takdim ettiğim raporun değerlendirmesini yapmak istemiştir. Ben de kendisine bunu yarın sabah ilk iş olarak yapabileceğimizi ama o an için çıkmam gerektiğini belirttim. Şef Howard, raporu tartışmanın önemli olduğunu, bu yüzden de işimin bekleyebileceğini sert bir ifadeyle iddia etmiştir. Kendisine raporun halihazırda iki gündür masasında durduğunu, bir akşam daha durabileceğini hatırlattığımda...


...

“Yapacak bir şey yok, komutayı ben alıyorum.”

İkinci çavuş Meine’nin sesi sakindi.

Ateş etmeye devam ediyordum. İlk Humvee’yi havaya uçuran gerilla tekrar pozisyon aldığında bu sefer ona fırsat vermedim. Adam vurulduğunda refleksif olarak tetiğe basmış olacak ki roket kontrolsüz şekilde göğe doğru yükseldi. Dört buçuk saniye sonra da çocukluğumdaki 4 Temmuz fişeklerini anımsatırcasına patladı. O gün galiba ilk kez gülümsedim.

...

... bana tartışılıcak bir durum olmadığını, derhal odasına gelmem gerektiğini söyledi. Bu durumda karşısında ben yerimden kalkıp asansörlere doğru yöneldim. Şef Howard nereye gittiğimi sandığımı sordu. Cevap vermeden yürümeye devam ettim. Bruno Howard arkamdan bağırıp, beni tehdit etti. Ben yine karşılık vermedim, asansöre binip ofisi terkettim.

...

Üzerime doğru gelen roketin sesini kurşun vızıltıları rağmen farkettim. Kayalıklardan aşağı yollanmıştı. Çaresizce süzülüşüne baktım. Roket aracın altına girip toprağa saplanıp patladı. Humvee, patlamanın etkisiyle, sağ tarafından havaya kalktı. Araç tek tarafından yükselirken gözümün önünden koca bir dağ geçti. 50 kalibre bir an için göğe çevirili kaldı. Sonra tekrar dört tekerleğin üzerine düştük.

...

Bu olanlardan sonra artık Patterson Kağıt’ta çalışmam mümkün değildir. İstifamın kabulünü...

O sesi tekrar duydum:

“Hayatta kalmaya çalış!”

Hayatta kalmam lazımdı. Üniformama geri dönemezdim. Bu yeni düzene alışmam, direnmem lazımdı. Para kazanmalıydım. İşimde kalmalıydım. Yazdığım mektubu kaydetmeden kapattım.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Hayatta kalmaya çalış Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Hayatta kalmaya çalış yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hayatta Kalmaya Çalış yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Yeşilvadi
Yeşilvadi, @yesilvadi
20.7.2011 18:49:58
Oldukça net bir savaş sahnesi izledim.Film gibiydi.Tebrikler.Flashbackler de güzel ve netti.O, herşeye rağmen sıkıcı yeni işinde kalmayı tercih etti,anlamsızca gönderildiği bu yerde para uğruna savaşmak ya da sağ kalmak için öldürmek yerine.
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar, @nerminkacar
14.7.2011 15:05:22
Hayal gücünücü yürekten kutluyorum. Çok fazla yorum yazamıyorum. Sizi de o yüzden kaçırmışım zaten. Geniş zamanımda öykülerinizi okuyacağım. Buna eminim. Tebrik ediyorum. Güzel bir kalem ve kaçırılmaması gerektiğini düşünüyorum. Saygılarımla...
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
13.7.2011 23:08:59
İlhan Kemal öyküleri üç boyutlu filmler kadar canlı. Hatta dördüncü boyuta götürüyorsunuz. Bana yine tebrik etmek düştü. Etkilendim çok. Kutlarım. Selamlarımla.
canandemirel
canandemirel, @canandemirel
13.7.2011 22:39:57
Kendimi savaşın ortasında sandım, kurşunlar yağıyor ..
Gereçek bir yaşam hikayesi, tebrikler. Çok başarılı ve akıcı..
Sevgilerimle...
HakkınSesi
HakkınSesi, @hakkinsesi
13.7.2011 22:10:33
10 puan verdi
Stefan Zweig okur gibiydi...

Bu güzellik için manidar bir sihir bulaşmış..Edebiyat ve hayaller...Siz yaşarken, bunu canlı olarak içinizde yaşayan birisiniz...

Bu yüzden daha güzel...

Hürmetle...
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
13.7.2011 21:38:15
10 puan verdi
Amerika mı, Taliban mı deseler Taliban'ı tercih ederim. Yazınızdaki saldırı sahneleri o kadar etkiliydi ki, bir köşecikten "Allah Allah" diye bağırarak sahneye dahil olasım geldi. Oysa ben savaş filmlerini de yazılarını da pek sevmem. Daha doğrusu içinde erkeklerin yoğunlukta olduğu sanatları pek sevmem. estetikten uzak bulurum çünkü. Fakat öykünüzdeki geri dönüşler harika oldu.
Final de öyle. Açıkçası farklı bir son vardı aklımda.


Her zamanki gibi işte böyle de yazılırmış dedirten bir çalışma. Hayran olmaya devam...
Kutluyorum.



Aynur Engindeniz tarafından 7/13/2011 11:59:06 PM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL