Okuduğunuz
yazı
6.6.2011 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
...
...
Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
duygu aktarımı içten gayet başarılı tebriklerim günün yazısına hayata kattığınız erdemli güzelliklere iyi i varsınız değerli dost yazmaya devam..:) sevgim saygım selamlarımla..
Öncelikle; yazılarınızda hâkim olan samimi, sıkıcı olmayan, sürükleyen, akıcı üslubunuz neticesindeki haklı başarınız için samimi olarak tebrikler.
İlk birkaç yazınızdaki kurgu ve konu seçiminde, teknik ve dil kullanımında, yarı marjinal diyebileceğimiz, genelden ziyade meraklısına hitap eden “fırıncının kızı” formatında, poşetlik “very hard!” üslubunuzdan dolayı, inan olsun gizli gizli okuyordum sizi. Maazallah, ya bir gören olursa diye. Sanki dili “kem” olanın gönlü “nur” olmaz diye bir kural varmış gibi, bir ön yargı, bir ön yargı sormayın gitsin.
İlk yazılarınızdaki “ekmek arası kaşar” kıvamı son yazılarınıza doğru “pilav üstü az kuru” hüviyetine büründü, neredeyse dadından yenmiyor hani. Mizah üzerine çaktırmadan serpiştirilen duygu yüklü satırlar ile “abazan yazarın” yerini “ailemizin yazarı” aldı tabiri caizse. Aman ha “abazan yazar” derken küçümseme veya hakaret olarak algılamayın lütfen, zira toplumumuzda tabu olarak sayılan fantezi içerikli, elastiki yazılar yazabilmek, hem kabiliyet hem de cesaret istediği için öyle her babayiğit yazarın harcı olmasa gerek. Yaklaşık bir buçuk yıllık üyeliğim boyunca okuduğum; böyle yatak odası dekorlu, karyola gıcırtılı yazılar yazan yazar sayısı bir elin parmakları kadar bile değildir(Gözümden kaçanlarda olabilir), Aklımda kalanlar, kulakları çınlasın bir “Engin Tatlıtürk” dostumuz bir de siz. Bu yüzden bir daha tebrikler.
Eee, şayet bana sorarsanız, “abazan yazarımıza” saygı duymakla beraber tercihimi “ailemizin yazarından” yana kullanıyorum.
Önceleri, çocukluğumdan kalma anekdotları hatırlayarak bir dizi öykü yazayım dedim, şöyle böyle on-oniki öykü kurguladım... Aziz Nesin'den çokça etkilendiğimi fark ederek, tat alamadığım o üsluptan da, o kurgudan da vaz geçiverdim. Bu defa gençlik öyküleri deneyeyim dedim; baktım ki, bu defa da sizin tabirinizle "abaza yazılar" meydana çıkmaya başladı, ondan da tat alamadım... Sonradan sonradan acemiliği üstümden attıkça, --ki daha katetmem gereken uzun, ince bir yol var-- bu üslubu oluşturmaya başladım. Üst üste iki öyküm güne düşünce, eh, karınca kararınca sü,rdüreyim diyorum. Görüyorum ki, bunu sizde onaylıyorsunuz; sağolun... (NOT: Epeyi iyi bir yazışma oldu bu yahu. Etkili yorum olarak kayda alayım bari...:))
Ürperterek içine çekeleyip yaşatan bu öyküde, ayrıca, çıkartılacak dersler de var. Kutlarım akıcı, sürükleyici ve etkileyici yazınızı. Selam ve saygılarımla.
Samimi ve yaşatan bir hikaye. Siz anlatırken ben yaşadım. ilk kez bir yazınızı okuyorum. Ama bugüne kadar okumadığım için bunu bir kayıp sayıyorum. Sizi takip edeceğim. Teşekkürler...
Kurgunun içinde ki bu takip eden öyküleri kokusu dokusu ile an be an okura yaşatabilmeniz çok güzel. Yaşatan bir öykü'nün mimarı olmak hoş bir duygu olmalı.
Yaşam ile ölüm arasındaki çizgiyi espirili bir dille anlatmışsınız. Hele o böceğin gelip üzerinizde çirit attığı anlar. Okurken bile tüylerimi diken diken etmeye yetti. Ama o anlarda edilen tövbelerin hiç biri tutmadı anlaşılan, çünkü anladığım kadarıyla içkiye devam :)))
Yok... O günden bu yana, sadece gerektikçe (dost ilişkilerinde) içenlere ayak uydurmak için bir tek/bazen bir duble rakı... o günden sonra altı ay kadar da beş vakit namaz kıldım, sonra sonra cuma namazlarına kadar indirgnen bu namazlar, şu günlerde hiç kalmadı. Pek dindar değilim galiba... Her zamanki gibi cüretimi arttıran yorumunuza ve değerli dostluğunuza çok teşekkür ederim... Öykümün, günün en iyi yazısı seçilmesi de çok mutlu etti beni, bu mutluluğumu benimle paylaşmanızı diliyorum...
Keşke yeryüzünde değil de kendi içimizde bir yerlerde bir deprem olsa... Yalnış olan eğri olan herşeyi yer ile yeksan etse Sonra biz hepsini uzun uzun inşa etsek dosdoğru bir halde. Ne güzel olurdu ah! Yeni baştan:) Sil baştan!
Yazdığında kendi ve yaşadığı topluma mutluluk yaşatabilme potansiyeli olan bir kalem. Objektif, günü yakalayan, samimiyeti imgelerin ardında kaybolup gitmeyen bir tarzınız var. Düz cümleler, anlaşılmamak için uğraşmayan bir tevazu taşıyor. Okumak büyük keyifti. Verdiği duygu apayrı tad bırakıyor elbette. Mutlulukla ve okumaya doyarak çıkıyorum sayfadan.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.