7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1619
Okunma

Kadın ağlamaklı, kadın yorgun. Adam ağlamaklı, adam solgun. Kadın gitmek istiyor adam dönmek. Kadın kaçmak istiyor adam varmak. Kadın susmak istiyor adam sormak.
Kadın telaşlı, kadın acil. Adam soğukkanlı, adam donuk, adam renksiz. Kadın kendisi adam kendinden habersiz birisi.
Yağmur hafifçe dökmekte derdini. Bulutlar ağlamaklı, bulutlar hüznün abidesi. Kadının gözleri bulutlu adamın yağmur yağdırmakta yüreği. Kadın ıslanmış, adamın ruhu yanmış, nice afete uğramış.
Kadın ‘hayır’ dedi. Adam hayır’ın anlamını bir türlü çözemedi. Kadın ‘evet’ dedi. Adam evet’te ki gizli sırrı bilemedi.
Adam baktı kadın sustu. Adam konuştu, kadın gözlerinin diline perde çekti. Güneş gelmedi içeri, yağmur görünmedi.
Uzaktan bir yerlerden ezan sesi geldi. Saf ve berrak. Yağmurla beraber asumanın sunduğu. Bu güzel ses kime aitti. Biran düşünceler oraya gitti. Dağıldı puslu hava. Sis açmaya başladı.
Ama olmadı. Doğmadı çocuk sabahla doğan güneşe. Karanlığın melekleri seher vakti yerlerini bırakmışken aydınlığın nuruna kadın konuşmadı. Adam ses vermedi. Lal düştüler. Bitap kaldılar. Dertten derde atıldılar.
Aynı çatıyı tutan sütunlar misali yan yanaydılar fakat ayrıydılar. Birlikteydiler fakat bir değildiler. Aynı yoldaydılar lakin aynı yola yürümemekteydiler. Onlar oradaydılar ama orada değildiler.
Kadın ağladı adam ağlamaklı kaldı. Kadın lanet etti. Adam laneti göğüsleyen duvarda can verdi. Kadın boşalttı adam doldurdu. Ne kadar heybe varsa yeryüzünde hepsini dolaştı. Hepsine dokundu hepsini hissetti.
Doğru eğriye büründü. Eğri doğruya yol oldu. Kadın vurdu adam vurulmak için her seferinde yine dimdik durdu. Adam vurmak istedi lakin kadını çok sevdi. Döndü de tersine gem attı denize. Sonsuz iklimde kendine kustu.
Geceydi. Karanlıktı. Kadın bilmedi. Durdu. Adam çözemedi sustu. Patladı büyük bir sesle. Lakin onlardan baka duyan olmadı. Onlardan başka bilen çıkmadı. Kimse görmedi.
Bir hançer parladı. Bir sivri ayna. İçinde kendini görebilecek kadar berrak bir demir parçası. Yüzünü gösterdi arşa. Ademoğluna Havva kızına.
Kadın kaldırdı elini. Adam ellerinden tuttu. Kadın vurdu, vurmak istedi. Adam kendini sundu. Kadın öldü adam kaldı. Kadın nefes almakta. Adam toprağın kokusunu tatmakta.
Yalan söyledi biri. Yalan konuştu. Kadın öyle değil dedi. Adam gözleriyle cevap verdi. Kadın hıçkırıklara boğuldu. Adam yandı kül oldu. Kadın ağladı adam yüreğini dağladı. Divane düştü sarhoş göründü.
Karalandı ak yeleli kağıtlar. Üzerine al yazılarla gözyaşı nakşedildi uzak diyarlardan. Sevdiklerine gönderilmek üzere hunharca bir cinayetin planı devşirildi. Kadın okudu. Kadın tezgahında ilmek ilmek dokudu. Adam kendini sundu. Kadın mavi gözyaşlarını sildi mendiliyle. Adam bilemedi mavinin kimin rengi olduğunu. Kadın ağladı kadın sildi. Adam maviyi, kırmızıyı anladı.
Kırmızı düştü gökten. Zor bir gecedeydi doğumun sancısı. Kırmızıya karıştı al gözler. Sisli, aynalardan uzak bütün sözler. Kırmızı gibi davrandı. Darıldı. Kırıldı. Sarhoş oldu. Irak bir diyardan aktı al yeşil renkten. Sonra parladı zaloğlunun elinde duran asadan. Ayrıkotuna bel bağladı. Kırmızı oldu. Al göründü yeşil koktu. Kadın coştu. Kadın koştu. Ne kadar yol varsa teninin renginde hepsini aştı. Hepsinin köşe başına bir ev inşa etti. Adam korktu. Adam doldu. Bütün nehirlerin kaynağını sildi, kuruttu. Harita üzerinde kaç deniz varsa hepsini içti, hepsini kendine kustu. Adam ağladı. Adam kendini dağladı. Kadın gözlerini adama bağladı. Ne kadar yol görünse ruhuna hepsine adamı asmak istedi. Adam bütün yollara asılmak için darağacını kurdu. Yüreğini geçirdi ipe.
Kadın ‘dur’ dedi. Adam ‘yok’ dedi. Kaç zemheri geçtiyse üzerinden kadın ‘dur’ dedi. Kaç mevsim dolandıysa cihan adam ‘ yok’ dedi.
Cennete düştü bir meyve. Kadın ‘dur’ dedi. Adam ‘yok’ dedi. Yoklukta varlık dedi adam. Kadın ‘dur’ dedi. Varlıkta yokluk dedi adam. Kadın ‘dur’ dedi. Adam ağladı. Adam yüreğini dağladı. Mavi ağlamış kaç gök varsa kadın ‘dur’ dedi. Asuman ‘yok’ dedi. Suya hasret ne kadar çöl varsa kadın ‘dur’ dedi. Çöl ‘yok’ dedi. Zinhar ‘suçluyum’ dedi adam. Kadın ‘dur’ dedi. Adam ‘yok’ dedi.
Eli böğrüne gitti. Beyaz bir mendile nakşedilmiş bir yazı düştü eline. Adamın başı düştü. Adam ağladı. Adam solgundu. Adam soluktu. Mendil ağladı. Tutan parmaklar ağladı. Kadın ‘dur’ dedi. Adam ‘yok’ dedi. Gözleri mendilde. Uzattı. Parmaklarının arasına bıraktı peşkir’i. Kadın ‘dur’ dedi. Adam ‘yok’ dedi.
Mendil ağladı. Kadın yüreğini dağladı. Kadın yalnız kaldı. Kadın biçare,sessiz, kimsesiz. Baktı mavi ağlayan beyaz güvercine. Adam ‘dur’ dedi. Kadın ‘yok’ dedi. Baktı kendini buzun altına saklayan kardelene. Adam ‘dur’ dedi. Kadın ‘yok’ dedi. Baktı baharı kendine en güzel kale seçen sevgililere. Adam ‘dur’ dedi. Kadın ‘yok’ dedi. Baktı cihanın gerçek efendisine. Adam ‘dur’ dedi. Kadın ‘yok’ dedi.
Açtı ve gözlerini uzun uzadıya bıraktı beyazla mavinin ahengine. Adam ‘dur’ demeden kadın ‘yok’ dedi. Gökkuşağı çıktı. Kadın gökkuşağının renkleriyle sildi teninin yıldız tanelerini. Adam sönmüş bütün yıldızları oturttu yüreğinin kalbine. Kadın korktu, ağladı. Adam ürktü, karalar bağladı.
Kadın ‘dur’ dedi. Adam ‘yok’ dedi. Adam ‘dur’ dedi. Kadın ‘yok’ dedi. Gökkuşağı kayboldu. Adam soldu, rüyadan uyandı. Kadın düşünü yatağında bıraktı. Arkasını döndü. Adam ‘dur’ dedi. Kadın ‘yok’ dedi.
09/05/2011