Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Ağyar
Ağyar

Adı Süreyya

Yorum

Adı Süreyya

27

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

3162

Okunma

Okuduğunuz yazı 20.4.2011 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Adı Süreyya

Mekân; genişliği, ferahlığı bilhassa zengin dekoru ile daha ilk girişte müşteri üzerinde farklı bir etki bırakıyordu. Zemin döşemesinde kullanılan zümrüt yeşili geniş granit karolar, yürüyüş koridoru boyunca serilmiş kaşmir yolluklarla sade ama iddialı bir kombinasyon oluşturuyordu. Duvarlar; şampanya üzerine, leylak renkli kabartma çiçek motifleri ile bezenmiş kâğıtlarla kaplanmış, maliyet hesabından ziyade estetik kaygılar ön planda tutulmuştu. Zaten geniş olan mekânda, ekstra derinlik istenmediği için ayna kullanılmaktan özellikle kaçınılmış, bunun yerine duvarlara ünlü ressamların imitasyon tabloları asılarak yarı egzotik bir ortam oluşturulmuştu. Salonun geniş hacmine oranla nispeten basık duran tavanının oluşturduğu boğuk hava, asma avizeler yerine gömme spot armatürler kullanılarak bertaraf edilmişti. Ayriyeten masa başlarında bulunan aplik ve spotlardaki loş ışık volümü, tercih edilen renkler, saten masa örtüleri ve sandalye kumaşları ile tam bir uyum içerisinde idi. Dekorasyondaki şatafatı nötrlemek adına masa aralarına serpiştirilen kauçuk, devetabanı, difenbahya gibi büyük yapraklı saksı bitkileri aynı zamanda masalar arasında yarı mahrem bir izolasyon sağlıyordu. Bütün bu lüksün içinde kolon ve kirişlerdeki abartılı varak süslemeler bir nevi sonradan görmelik çağrıştırsa da; dekorasyonda kullanılan her türlü eşya, alet, aksesuar ve malzeme seçiminde gösterilen hassasiyet kurulum aşamasında profesyonel bir destek alındığını hemen belli ediyordu. Evet, evet burası başlı başına bir “marka” restorandı, gözünü sevdiğim. (ne demekse).

Şef garson Süreyya; bütün salona hâkim olan, mutfak ile salonu birbirine bağlayan koridorun başındaki çift kanatlı kapının önünde, olanca dikkati ile dik ve hareketsiz bir şekilde duruyor, aynı zamanda emre amade bir vaziyette, göz ucu ile tüm masalardaki müşterileri kolluyor, gerektiğinde irtical-i el hareketleri, kaş göz işaretleri ile restorandaki komi ve diğer garsonları yönlendiriyordu.

Alabros kesilmiş saçları ve sinekkaydı tıraşı “balık baştan kokar” atasözüne nazire yaparcasına işine verdiği önemin en belirgin özelliği olarak kendini gösteriyordu. Karşıdan bakıldığında, beyaz eldivenleri, kolları bol kesim, dik yaka beyaz gömleği ile bordo papyonu ve kumaşı; bordo üzeri simli pötikare desenli klasik kesim yeleğinin oluşturduğu kontrast aynı zamanda elegant bir görüntü oluşturuyordu. Yeleğin yaka kısmındaki v şeklinde siyah şerit, cep ağızlarındaki ince siyah çizgiler, arka kısımdaki siyah renkli astar, öndeki siyah düğmeler, ütülü siyah pantolon ve siyah rugan ayakkabıların meydana getirdiği koyu ağırlıklı ambiyans ciddiyet ve güven adına referans oluşturan aksesuarlar olarak aynı zamanda göz zevkine de hitap ediyordu.

Restorantın girişinde beliren çifti, diğer garsonlarda fark etmesine rağmen Süreyya, pozisyonunu bozarak hızla kapıya yöneldi, diğer garsonlara “tamam asayiş berkemal” anlamında elleriyle bir takım işaretler yaparak müşteri çifti girişte karşıladı.

— Ooo Şerafettin Bey, buyurun efendim hoş geldiniz, buyurun.

Şerafettin Bey, daha evvelden tanıdığı, mekânın müdavimlerinden hatırı sayılır bir iş adamıydı. Yanında da, ilk defa gördüğü şuh aynı zamanda şık denilebilecek bir bayan misafiri vardı. Süreyya; “vay köftehor vay, demek ki bunu da yeni ayarladı ” diye geçirdi içinden. Şerafettin Bey, biraz da çekinerek;

— Hoşbulduk şefim, rezervasyon da yaptırmamıştık ama yerimiz var değil mi?
— Ne demek efendim. Sizi hiç geri çevirir miyiz, hem de sizi.

Restoranda her zaman böyle hatırlı müşteriler için, ne olur ne olmaz diye rezerve masalar ayrılırdı. Süreyya; müşteri çifti rezerve masalardan birine yerleştirirken aynı zamanda göz ucuyla ilk defa gördüğü bayanı kesiyordu. “Taş gibi hatun” diye geçirdi içinden.

—Eee Süreyyacığım daha ne var ne yok.

Süreyya; Şerafettin Bey’in bu samimi, sonu “cığım” la biten hitabı yüzünden az önce bayan hakkında düşündüklerinden mahcup olduğunu hissetti bir an.

—Teşekkürler efendim sizleri sormalı.
—Vallahi toplantıdan çık, ihaleye gir, tekrar toplantıydı derken sabahtan beri koşuşturuyoruz, daha ne olsun Süreyyacığım. Allah seni inandırsın sabahtan beri koşturmaktan tuvalete bile gitmeye vakit bulamadık.

“Oha; görgüsüz, lafı nereden nereye bağladın, ne alaka şimdi” diye içinden geçirdi Süreyya. Şerafettin Bey devamla;

— Acıkınca da, aklıma sizin burası geldi. Rezervasyonumuz da yoktu ama olsun bir şansımızı deneyelim dedim. Yeliz Hanım’a da methettim, bakın bu gece size öyle şeyler tattıracağım ki, hımm… Hem ağzınız hem de mideniz bayram edecek diye. Yeliz Hanım iş yaptığımız karşı firmada alım-satım sorumlusudur, aman bir kusurumuz olmasın.

Sonra, kadının da görebileceği bir şekilde Süreyya’ya göz kırparak;

—Bak aklında olsun bu gece Yeliz Hanımı kandırmalıyız ona göre, tamam mı? Hah ha ha!

—Hiç şüpheniz olmasın efendim, tam yerine geldiniz.

Misafir kadın da kısa ama şuh bir kahkaha patlattı.

— Hah ha ha! Bu ne demek şimdi! Tam yerine geldiniz, ha! Doymak için mi, kandırılmak için mi? Desenize bu gece çok dikkatli olmalıyım.

Süreyya kadının kendisine mi yoksa adama mı taş attığını anlayamadı. Bir an için üzerine alındı, gayri ihtiyari boğazındaki gıcığı temizler gibi öksürdü. Hiç merak etmeyiniz anlamında tebessüm ederken gözlerini kısıp başını hafifçe eğdi.

Kadın;

— Ha! Bu arada unutmadan söyleyeyim, "bir garson için bayağı ilginç bir isminiz var" Süreyya Bey, dedi.
—Çok teşekkür ederim hanımefendi, müsaadenizle bu sözlerinizi iltifat olarak kabul ediyorum.

Şerafettin; bu kısa sohbeti kıskandığını belli edercesine kaş altından Süreyya’ya bir bakış attı. Bakışlardaki gizli tehdidi sezen Süreyya; bir an evvel siparişleri almak için elindeki menü kitapçığını adama uzattı. Adam elinin tersi ile kalsın şeklinde bir hareket yaptı ve kadına dönerek;

— Yo yoo! Bu akşam menü kitapçığına bakmayacağım. Menüyü şefime bıraktım. Süreyya şefimin damak zevkine ve tavsiyelerine itimadım sonsuz. Şekerim istersen send…


Diyordu ki birden sesi soluğu kesildi.

—Iıııghh!

Kadının, masa altından diz kapağına indirdiği sert tekme darbesi ile lafı ağzında yarım kaldı. Süreyya gülmemek için kendini zor tuttu. Adam kırdığı potun farkına vardı. Kendini toparlayarak kaldığı yerden devam etti.

—Şeke… Öhhö öhö pardon! Yeliz Hanımcığım, dediğim gibi ben menüyü Süreyya’ya bıraktım ama yinede sizi zorlamayacağım.

Belli ki adamın dediği gibi bayağı acıkmışlardı. Kadın da fazla uzatmadı; imalı, imalı:

—Peki, öyle olsun, bu akşam ben de şefimize teslim oluyorum, bakalım bizi nasıl memnun edeceksiniz Süreyya Bey dedi.



iki kuru fasulye çiyyeeek…

Süreyya, aşçıbaşı Muhsin ustanın keskin sesi ile beraber, daldığı hayal âleminden uyandı.

Burası neresi mi? Tahtakale’den Mercan yokuşuna doğru çıkarken ara sokaklardaki bir hanın pasajının girişinde bulunan bir esnaf lokantası…


—Lan oğlum, Süreyya, gece beşik mi salladın, ayakta uyuyorsun yahu!
—Ne beşiği be Muhsin usta, dalmışım işte.
—Oğlum bu yaşta bu kadar dalmak hayra alamet değildir, daha dur bakalım.
—Daldım dediysem, hayal kuruyordum be usta.

Muhsin usta alaycı bir merakla sordu;

—Vay, vay, vay! Ne hayaliymiş bu böyle.
—Garsonluk...
—Ne ne! Lan eşşolu burada yaptığın iş ne ki zaten, bari adam gibi bir hayal kursana be aptal oğlum.
—Bak Muhsin usta, ortaokuldayken bir öğretmenimiz vardı, derdi ki; “oğlum ne olursanız olun, çöpçü bile olsanız, en iyisini olun.”
—Halt etmiş o senin öğretmenin, bence en önemlisi “ne olursan ol da önce adam ol”. Yalan mı?

Süreyya güldü;

—O da doğru ya… Bizim hayalde o hesap işte, olur ya günün birinde, belli mi olur, lüks bir restoranda şef garsonluk. Ne yapalım yani, bu saatten sonra doktor, mühendis olacak halimiz yok ya.
—Lan oğlum otur oturduğun yerde. Başka işin yok mu senin. Bir kere senin ismin sakat ismin.
—Niye ki, ne varmış ki ismimde.
—Bir kere bir garson için çok cins bir ismin var…
—Vallahi gücendim şimdi. Bak usta, bu sözlerini hakaret olarak kabul ediyorum ona göre…
—Hadi, hadi bırak şimdi gevezeliği, dışarıya telefon siparişi var. Kaşıkçı Han 5.kat 115 numaraya, yeni birileri taşınmış, beş tane yarım ekmek arası döner, beş tane kutu ayran ha bir paket de malboro sigarası istediler, giderken almayı unutma. Bana bak biraz da yıkama yağlama çek de ayakları alışsın. Hadi göreyim seni.


Süreyya paket siparişleri sağ avucuna bir tepsi gibi yerleştirip sol eline de poşet içerisine koyduğu ayranları alıp yola koyuldu. Soğumasınlar diye acele ederken, yolunun üzerindeki bir büfeden tembihlenen malboro sigarasını da almayı ihmal etmedi… Hanın eski kapısından girdi, hızlı hızlı karanlık merdivenleri çıkmaya başladı. İkinci katın merdivenlerini çıkıyordu ki aşağıya inen bir adam önünü kesti.

—Hey sen! 115 numaranın siparişleri bunlar mı?

Süreyya adama baktı, üstü başı temiz, eli ayağı düzgün, babacan bir adama benziyordu.

—Evet, dedi.

Adam telaş içinde;

—Sen şimdi bunları bana ver. Yeni misafirlerimiz geldi. Ben telefonla aynılarından beşer tane daha sipariş verdim. Acele tarafından onları kap gel, fişini de getirmeyi unutma ha! Hadi koçum benim, dedi

Süreyya sevinmişti; “Ooo iyi yere dükkân açtık, bayağı yağlı müşteri çıktı bunlar, Muhsin ustanın dediği gibi benim ekstradan yağlamama lüzum kalmayacak anlaşılan” diye geçirdi içinden.

Adam yukarı o aşağı hızla merdivenleri inerken, aklına cebinde unuttuğu sigara paketi geldi, merdiven boşluğundan adama bağırdı;

—Hoop hoop, baksana bi beyabi?

Adam panikledi, kaçmakla durmak arasında kararsız kaldı. Düşündü; hem nereye kaçacaktı ki zaten, kendini toparlayarak;

—Hayırdır, ne oldu dedi.
—Sigara, sigara paketini vermeyi unuttum.

Adam derin bir oh çekti içinden. Süreyya bir koşuda merdivenleri çıkarak yanına geldi,

—Kusura bakmayın istediğiniz sigarayı vermeyi unutmuşum

Adam elleri dolu olduğu için gözleriyle gömleğinin üst cebini işaret ederek;

—Eyvallah koçum, şuraya bırakıver sana zahmet. Biliyor musun, sevdim seni ha, adın ne bakayım senin.
—Süreyya...
—Süreyya mı? Allah var, bir garson için bayağı seksi bir isim vallahi.
—Eyvallah ağabey, sağolasın.

Süreyya sevinç içinde merdivenleri inerken, adam arkasından kendi kendine usulca fısıldandı Allahın kerizi”



Muhsin usta; Süreyya’ya teselli verirken bir yandan da takılıyordu.

—Ohh beleş yemeği yediler, sigarayı da içtiler, bir de ocaktan kahve söyleseydin be oğlum, ayıp değil mi?
—Usta dalga geçme Allah aşkına, ulan herifçioğluna bak nasıl kekledi bizi, hele sigara aklıma geldikçe...hay kafama!..
—Cana geleceğine mala gelsin oğlum, ittiret. Ne demişler İstanbul’un ne denizi ne kerizi biter’ , hah hah ha
—Ustaaa!
—Boş ver onu şimdi, giden gitti. Yeni sipariş var. Üçüncü kattaki muhasebecinin sekreteri de yarım ekmek döner istedi, bak da olduysa bir koşu götür kızın siparişini…

Süreyya; siparişlerle çıkarken, Muhsin usta yine takılmadan edemedi;
—Dikkatli ol ha, yine çarpılma!



Süreyya muhasebecinin kapısını tıklatıp içeri girdi

—Pardon siparişleri getirdim.

Sekreter; kızdığını belli eden bir ses tonuyla

—Tamam; kapıyı tıklattın da, ben gir dedim mi? Ya uygunsuz bir vaziyette olsaydım. Dingo’nun ahırı mı burası, ayıp yaa!

Süreyya hem şaşırmış hem bozulmuştu, ‘zillideki havalara bak, vallahi hiç çekemem bu saatten sonra ya, hadi hayırlısı” diye geçirdi içinden.

—Haklısınız, affedersiniz.
—Affedersem bir daha yaparsın.

Süreyya ağır ağır kızmaya başlamıştı, içinden bir sabır daha çekti, siparişleri usulca masaya bıraktı. Kızgınlığı yumuşayan sekreter Süreyya’nın yüzüne dikkatlice baktı.

—Sen yenisin galiba.
—Yoo, buraya çok sipariş getirdim
Allah, Allah adın ne senin bakayım
—Süreyya

Sekreter Süreyya’nın adını duyunca, aniden bir gülme krizine girdi. Kendini tutmaya çalıştı, başaramadı, gülme şiddeti daha da arttı. Süreyya gülme krizine girmiş sekretere bakıyor, olanlara bir anlam vermeye çalışıyordu. Sekreter gülme krizinin yavaşladığı bir sırada, eliyle paketi göstererek hesabı sordu;

—Ne kadar?
—Yedi buçuk lira
—On lira üzeri var mı?

Süreyya on lirayı aldı ceplerinde para üstü aramaya başladı. Bu arada, sekreter kesik kesik gülmeye devam ediyordu; Süreyya ya döndü,

—Yahu Süreyya kız ismi değil mi?

Dedi ve tekrar gülme krizine girdi.

Bu arada Süreyya cebinde bir demir beş lira buldu, parayı; yazı tura atar gibi işaret parmağı ile başparmağı arasına sıkıştırıp sekretere “yakala” dedi.

Sekreterin gülmesi kesildi, Süreyya son kez konuştu

—Üstü kalsın!



Yağmurlu bir akşamüzeri; kelli felli bir adam, şuh aynı zamanda şık sayılabilecek bir kadın ,lüks bir restorantın kapısından içeri girdi. Restorantın şef garsonu kendilerini büyük bir hürmetle karşıladı…

— Ooo Süreyya Bey buyurun efendim hoşgeldiniz, buyurun.

Süreyya Bey aynı samimiyetle karşılık verdi

— Hoş bulduk Füruzancığım, rezervasyon da yaptırmamıştık ama yerimiz var değil mi?
—Ne demek efendim…

Çift yerlerine otururken kadın adama döndü;

—Şekerim dikkat ettin mi garsona? Bir garson için ne garip bir ismi var değil mi?

İsmet BABAOĞLU

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Adı süreyya Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Adı süreyya yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Adı Süreyya yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
SEVİLAY DİLBER
SEVİLAY DİLBER, @sevilaydilber
24.1.2012 21:04:00
sizi ilk defa okuyorum.
bu nasıl oldu bilemedim ama ne çok şey kaçırmışım...
kurgu tek kelimeyle mükemmel..
giriş gelişme sonuç tek kelimeyle mükemmel.
ehh artık bundan böyle isminizi gördüğüm her yazınızın izinde olacağım..
sevgiler ismet bey..
galiba birazda hemşehrim oluyorsunuz.
vallahi kıyak geçemem.
DİLEK YILDIZI
DİLEK YILDIZI, @dilekyildizi
22.1.2012 13:41:47
Tasvirleriniz sayesinde mekanı gezmiş kadar okudum. Kusursuz bir yazı okuttunuz. Herkes diyeceğini dediği için banada herkesin dediği gibi...
geriye bana güzel kaleminizi kutlamak kalıyor....
saygılarımla....
Yükselenyıldız
Yükselenyıldız, @yukselenyildiz
25.11.2011 01:35:36
İstanbul'da malzeme bol.
Yaşamak hem zor, hem de çok kolay.
Çağa ayak uyduramayanlar hiç mi hiç gitmesin.
Hele hele dürüstlük taslayanlar.

Mükemmeldi yine.

Paylaşım için teşekkürler, saygı öncelikli sevgiler.
Silence
Silence, @silence
5.7.2011 04:42:18
Sevgili Hemşerim nice sonra tekrar aynı yazını okudum ,oysa ki isminizi çevrimiçi görünce dedim üstad yeni bişeyler paylaşatı ama nerdeeee yanılmışım :(
yeni paylaşımlar bekliyorum aynı hikayeyi dinlemekten bıktı çevremdeki arkadaşlar hangi hikaye diye düşünüyorsun şimdi :)))

Tabikii Altarnatif tıp :)) O kadar cok anlattım ki onu dinleyenlerr soruyor gerçekmi diye . Her yazınız MUHTEŞEM ! ama benim gözdem Altarnatif tıp .Yazılarınızın arasındaki tek taş pırlanta ,anladınız siz onu :)))
ÖZLEDİM SİZİN KALEMİNİZİ OKUMAYI !

SEVGİ VE SELAM İLE...
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
30.6.2011 08:48:43
Sevgili İsmet:

Yazığın yazı kadar övgü yazmıştım.
Hemşehri olduğumuzdan değil hak ettiğin için.

Fakat yanlış tuşa basınca uçti. Bidaha yazamam kusura kalma. Nette bir yerde karşına çıkarsa şaşurmayasun.

Herkes okusun.

Başka bir şey demiyorum.

Selam ve sevgiler.

Engin Tatlıtürk tarafından 6/30/2011 8:49:44 AM zamanında düzenlenmiştir.
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
21.4.2011 19:32:23
10 puan verdi
Tebrikler güne gelen öykünüze, selam ve saygılar.
Bunu saymayız, yeni yazılarınızı tez zamanda bekleriz!
_cânâ_
_cânâ_, @-cn-
21.4.2011 17:11:42

Ne kadar başarılı bir hikaye.

Betimlemeler muhteşemdi.Kutlarım güne gelmeyi hak etmiş fazlasıyla.saygılar
kurtoviç
kurtoviç, @kurtovic
21.4.2011 17:03:06
Yazınızı gördüm."Dur bi bakiim " dedim."Bi dur" diyemedim.
İz bırakmasam kendimi suçlu hissedeceğim.

Ağyar'ca olmuş.

Zaten halkımız da notunu vermiş .
Varolun hep.Selam,saygı.
*vintage*
*vintage*, @-vintage-
21.4.2011 16:27:19
kutlarım çok güzeldi....sonunu merakla bir solukta okudum...okumaya tutkun biri olarak.. çok güzel bir hikayeydi...diyorum
beğeniler bırakıyorum sayfanıza...
saygıyla kalın
İlhan Kemal
İlhan Kemal, @ilhankemal
21.4.2011 15:48:58
Muhsin (Muhlis), Yeliz ve Şerafettin. Bu isimler de beni Sürayya gibi daldırdı; ama bir farkla. O geleceğie, bense geçmişe dalıp gittim. Bir yerlerden Mithat ve Rıdvan çıkacak diye bekledim ama olmadı.

Şerafettin Beyin gelişiyle hikaye çok güzel bir istim yakalıyor. Sonrası akmış, gitmiş. Tebrikler.
İbrahim ERZURUMLU
İbrahim ERZURUMLU, @ibrahimerzurumlu
21.4.2011 12:08:56
Ben daha çok Zekeriya'ya acıdım...Çok yolu var daha Süreyya'ya ulaşmaya...Tebrikler akıcı ve güzel bir anlatım...Selam ve muhabbetle kalınız...
hicbitmez
hicbitmez, @hicbitmez
21.4.2011 11:56:13
adam arkasından kendi kendine usulca fısıldandı “Allahın kerizi”

Iste bunlar gibilerin bogazindan gecen her lokma haram olsun.
Allahin kerizleri iste bu uyanikim sananlar aslinda ama yavas yavas anlarlar.
Birden yutarlar ama yavas yavas hesabini öderler.

Süreyya evet bir Süreyya da burada var Allah biliyor ya ben de gülüyordum onu görünce.
Anneme derdim ya anne Süreyya kiz ismi degil mi ?
Annem de; aaa sus ayip derdi ailesi bizim orali...

Cok güzeldi cok acidan bakilacak bir yaziydi
Yüreginize saglik ve tebrikler
Sonsuz saygimla




O qué
O qué, @o-qu
21.4.2011 10:54:11
Bir kere mühteşem demem şart. Anlatımdaki akıcılık, esprilerde yüksek zeka, kurgu , tasvirler ne diyeyim , hangisini sayayım?

Öyle hayran hayran okudum işte, hmmm bence Süreyya şair olsun, bıraksın o işi :)

Özletmeyin.
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
21.4.2011 10:49:43
sevgili ismet bir gelir pir gelir...özletmeyide çok sever...bu sayfaya giren bu kalemin tiryakisi olur...her yazıya yorum yazmaz yazınca yazıyı gölgede bırakır........eee bu kardar yağcılıkta yeter gardaşım....uzak kalma....güne düşmek bu kalemin hakkı seçki kuruluda işin güzelliğini her daim gösterir saygılar
Şükran AY
Şükran AY, @sukranay
21.4.2011 09:46:24



Hayranlıkla okudum.Çevre ve mekân tasvirlerinizdeki detayın yanı sıra kişilerin davranış ve konuşmalarından kimliklerinin deşifresini okura öyle güzel açtırıyorsunuz ki.Süreyya' yı tanımak büyük keyifti.
Gönül emeğinizi tüm içtenliğimle kutlarım.

Selam ve hürmetlerimle.


N. B. Ç.
N. B. Ç., @n-b-c-
21.4.2011 08:34:58
10 puan verdi
Güne yakışan bir yazı olmuş.

Tebrikler...
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
21.4.2011 01:36:36
İsmet Bey güne gelen güzel yazınızı tebrik ederim. Saygı ve selamlarımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
21.4.2011 00:19:24
Bir geldiniz pir geldiniz İsmet Bey bir daha bu kadar ara vermeyiniz. Bizi bu güzel yazılarınızdan mahrumetmeye hakkınız yok. Günün yazarını ve güzel yazısını kutluyorum.

saygımla.
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar, @nerminkacar
20.4.2011 23:10:49
Ooooo İsmet Bey hoşgeldiniz. Özlettişniz yazılarıınızı. Yine muhteşem bir hikayeydi. Saygılar...
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
20.4.2011 19:49:11
10 puan verdi
Süreyyanın hayal dünyasına eşlik ettim/k...

uzun aralar veriyorsunuz daha sık gelin lütfen...

saygılar...
incidal
incidal, @incidal
20.4.2011 19:43:34
Zavallı garson, üzüldüm haline.Aynı sıkıntıyı yaşayan bir arkadaşımız var ve üstelik idareci.Odasına gelenler Süreyya hanımı sorunca sinir oluyor.
Güzel bir kurgu ve güzel bir anlatım.Günümün yazısı oldu.
Selamlar ve saygılar
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik, @lacivertignedenlik
20.4.2011 19:12:47
10 puan verdi
başka bir diliniz var öykülerde daha sıkça yazmalısınız



saygımla
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
20.4.2011 18:29:10
10 puan verdi
Çok ara verdiniz, yazılarınızı özlemiştik İsmet bey, güzel bir öykü okudum kaleminizden.
İnsanlar hayal ettiği sürece mutludurlar, bazen de hayaller fazlasıyla gerçekleşir.
Öykünüzde olduğu gibi, Paşa'dan selam ve saygılar.
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
20.4.2011 17:44:33
10 puan verdi
Vallahi erolabinin dediklerine aynen katılmakla beraber ayrıca bir kaç imla hatasını da görmezden gelerekten, hayran hayran okuduğumu da ilave etmeden geçemeyeceğim. Artık altı ay bununla idare ederiz....

Günümün favorilerinden biri her zamanki gibi...

Saygılar değerli abime...



Aynur Engindeniz tarafından 4/20/2011 9:20:54 PM zamanında düzenlenmiştir.
N. B. Ç.
N. B. Ç., @n-b-c-
20.4.2011 16:40:06
10 puan verdi
Bunu uzun soluklu bir yazı dizisi yaparsınız umarım. Bizler de tadına doyamadığımız yazıyı sindire sindire okuruz.

erolabi
erolabi, @erolabi
20.4.2011 15:45:54
Eveeettt...
Böylece bizim de söyleyecek ve söylenecek zamanımız ,tepsimiz geldiii..
Gel bakalım Ağyar efendiii...
Üst kısma baktın mı?
Bak ne yazıyor "Sizin Eleştiriniz" diyor.
E eleştirelim o zaman...
Fakat "Sizin Yalakalığınız "deseydi hakkıyla onu da yapardık.
Fakat "Eleştiriniz" demiş ya....
Oh Ya Rabbi Şükür...
Bir kere bu kadar kısa bir hikayeyi şekli olarak neden uzun göstermişsiniz.
Bir dakikada okudum desem yalan olmaz.
Ve okuduktan sonra da "ha bu neydi..aha o neydi" diyerek geri dönüp bakmadan eleştiri yapabiliyorum.
Bazı yerlerde kugusal hatalar yapılmış ( Oh beee!!)
Mesela Süreyya hayal alemindeyken çalışmaktan işemeye zaman bulamadığını söylüyor.Fakat tuvalet nerde diye de sormuyor.
Oysa ya tuvaleti sorması ya da altına yapması gerekmez mi?
Hele dalmış bir vaziyette ise..,Çalılıklara işemesi gerekmez mi ?
Bir de "vay köftehor" diyor.
Burada "köfte" ve "hor"'un ayrı yazılması gerekir.
Çünkü köfte etten yani kıymadan yapılırken "hor" nefeslen yapılan bir icraattır...
Balık baştan kokar kısmına gelince ...Ya balığın başı yoksa ???
( Ohhh buraya kadar iiyi gittik...)
Bir de "asayiş berkemal" derken ...ber ve kemal yan yana kullanılmış..
Üstüste olması gerekmez miydi..
Bir de garson binaya girince elinden yiyecekleri alan uyanık...
Baban Çay Kur'da çalışırken bir akrabası da babamla aynı fabrikada çalışırdı..
Bir akşam babamın akrabası kapıdan çıkınca bir adam önüne çıkmış..
Babama benzediğinden "Sen felanca mısın ?" demiş...
Babamın adını duyunca akrabası nutku iflas etmiş "Hıııı" diyebilmiş..
Adam benlen gel demiş..Yürümüşler yürümüşler...
Deniz kıyısına gelmişler...
Adam bizim akrabayı bir kayığa almış ..Denizde açılmışlaarrr..
Uzakta bekleyen balıkçı motoruna gelmişler...
Motora çıkmışlar..
Ha bu arada hiç konuşmamışlar...
Adam motora çıkınca "Sami dayiiii Geldi deduğun adam ne yapayiiiimm" demiş..
Sami dayı kaptan köşkünden kafasını uzatıp..."en iyilerinden bi tane yapun bakayiiim" demiş..
Biraz sonra büyük bir kasa balıkla motora binip kıyıya dönmüşler.
Akrabamız gece kapımızı çaldığında elinde bir kasa balıkla bize bakıyordu.
Rengi solmuş..
Öyle işte...
Çok hoş bir öykü okudum...
Elimden geldiğince de "Eleştirdim"
Muhsin Ustaya selamlarımı söylersin artık...
Kalmadı öyle ustalar..
Selam ve sevgilerimle değerli Ağyar..




erolabi tarafından 4/20/2011 3:51:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı, @ulviye-yaldizlii
20.4.2011 14:59:05
10 puan verdi
Para olduğu zaman ismin bir hükmü kalmıyor anlaşılan..

Ye kürküm ye politikası..

Süreyyanın hayal dünyası..

Tebrikler..Birsıfırlık anlatım..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL