Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
Hüseyin Akdemir
Hüseyin Akdemir

Son Bir Kez Daha, Sonra Uyuyacağım

Yorum

Son Bir Kez Daha, Sonra Uyuyacağım

22

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1622

Okunma

Okuduğunuz yazı 6.4.2011 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Son Bir Kez Daha, Sonra Uyuyacağım

Uzandığım yatağımdan görüyorum. Sobanın içerisindeki ateşin alevleri cansızlaştı. Sönmek üzere. Son gayretle bir iki alev yükseliyor ama güçlü değiller. Anında sönüyorlar. Ateşin yeniden alevlenmesi ve canlanması, ona son bir şans vermek için yatağımdan kalkıp, odunları yerleştirdiğim tahta sandığın içinden bir meşe odunu alıp sobanın içine atıyorum.
Son defa olacak bu. Artık uyumak istiyorum.

Odunu sobaya koymak için kapağını açtığımda sıcacık bir hava yüzümü yalıyor. Kolayca tutuşabilmesi için, dikkatlice, henüz kızgın kor halinde olan küllerin üzerine yerleştiriyorum. Kapağı, sessiz bir şekilde kapatıp yatağıma çekiliyorum.

Kapağın deliklerinden içeriye sızan oksijenle buluşan ateş, odun çıtırtıları eşliğinde alevleniyor birden. Uzandığım yerden sessizliğe gömülmüş, dalgın, olanı biteni izliyorum. Güçlenen ve durmadan büyüyen alevler biraz önce attığım meşe odununu sarıp sarmalıyor. Sanki bir ilanı aşk gibi, sanki bu aşk uğruna birlikte yanmayı göze almış iki aşık gibi, sıkı sıkıya sarılıp birbirlerine ateşin dansını ediyorlar. Meşe odunu kor bir ateş haline dönerken alevler çılgınca dans ediyor.

Bakışlarım kurtulunca sobadan, etrafa göz gezdiriyorum. Meşe odununun yanarken çıkardığı sesin ve yatağımın yanı başında duran gece lambasının, kalitesiz ampulünün çıkardığı vınlamanın dışında, tam bir ölü sessizliğinde odamın içerisi. Bu ampulü hep değiştirmek istiyordum da, her defasında unutuyordum yenisini almayı.

Sonra bakışlarım kitap raflarına takılı kalıyor. Sobaya sadece bir metre kadar uzaklıktaki raflara bakarken utanıyorum, mahcup oluyorum sanki. Uzun zamandır rafların önündeki koltuğa oturup kitap okumayı unutmuştum. En son aldığım on - on beş kitabın kapaklarını bile açmamıştım henüz. Yeni Dünyalar, yeni fikirler, yeni bilgiler beni bekliyordu oysa.
Şimdilerde hayatımın öyle bir safhasındayım. Yaşadıklarım, kitap okuma heyecanını da, öykü, şiir yazma isteğini de alıp götürdü. Aklıma çocukluğumun tekerlemesi düşüyor. Şeytan aldı götürdü, bulamadan getirdi… Umarım tez zamanda geri getirir okuma heyecanımı. Henüz okumadığım kitapların yazarlarının yüzleri geçiyor gözlerimin önünden. Utanıyorum.

Kendime moral vermek için, yarın onlardan birini okumaya başlayacağıma dair söz veriyorum ve bakışlarımı yeniden sobadan yana kaydırıyorum.
Meşe odunu bir kor haline gelmiş ve kendisini tamamen alevlerin kollarına bırakmıştı. Çıtırtıları, belki de iniltileri bile duyulmaz olmuştu artık.

Sobanın son sıcaklığı ile biraz da sırtımı ısıtmak için döndüğümde açık olan kapıdan mutfağımdaki yemek masasını görüyorum. Haftalardır, aylardır yıkanmadan masanın üzerinde beklettiğim iki kahve fincanına takılıyor gözlerim. Onunla içtiğimiz son kahvelerimizdi bunlar. Fincanda dudak izi kalmıştır diye, yıkamadım. Yerinden bile oynatmadım fincanı. Elleriyle nasıl bırakıp gittiyse öylece duruyorlar orada. Yavrusunu kaybetmiş bir annenin, onun eşyalarını yıllarca, ömrünce saklayıp koruması gibi, aynı içgüdüyle saklıyor koruyordum onun bıraktığı dudak izli kahve fincanını.

Dün gibi hatırımda o anlar. Kötü şeyler olacağını sezmiştim. Beni üzmemek için bu görüşmemizin son olacağını söylememişti, ama gözleri her şeyi anlatıyordu. Ben anlamış olsam da, inanmak istemiyordum. Yine de mutluydum, yine de mutluyduk. Oysa ikimizinki de yalandan mutlulukmuş o anlarda.
Kalsın istedim o fincanlar. Oldukları yerde, bıraktığı yerde kalsınlar istedim. Her gün defalarca onları gördükçe geri gelmesinin, yeniden kavuşmanın hayalini kurmak oyunu, iyi geliyordu ruhumdaki sıkıntılara.

Ama baş edemiyorum artık. Ruhum kansa, bedenim, bedenim kansa ruhum kanmıyor. Nicedir uykusuz zamanlardayım. Nicedir Saba makamında ezanlar dinliyorum. Hayallerim ölsün istemiyorum. Onlar yaşadığı sürece ben de yaşama tutunuyorum. Ama hayaller ölümsüz olsun derken, onları ölümsüz kılayım derken bu uğurda kendi hayatımı kurban ettiğimi de biliyorum. Hayat çekilmez oldu artık.

Kurtarıyorum bakışlarımı onun dudak izli kahve fincanından. Yeniden sobaya dönüyorum. Kapak deliklerinden görünen sadece birkaç kor parçası.

Gecenin yine çok uzun olacağını biliyorum. Uyku tanıdık değil. Derin bir nefes çekip yerimden kalkıyorum. Pencere kenarına gidiyorum. Perdeyi aralayıp dışarıya bakıyorum. Tek tük arabalar geçiyor yoldan. Bir adam ve bir kadın hızlı adımlarla geçip gidiyorlar. Karşı binadaki evin perdeleri açık. İçerideki insanlar girip çıkıyorlar başka, başka odalara. Odamdaki sessizliğe inat dışarıda, bu saatte bile yaşam var. Parmaklarımı cama dayıyorum. Camın soğukluğunu hissediyorum parmak uçlarımda. Camlar şeffaf, dışarıyı görebiliyorum ama yine de bir duvar gibi duruyor dışarıyla aramda. Beni mi dışarıdaki hayattan yoksa dışarıdaki hayatı mı benden koruyor bilemiyorum.

Söyleyecek, paylaşacak bir şeyimin olmadığını düşünerek perdeleri kapatıp yeniden yatağıma dönüyorum. Ama sonra, en azından kendi kendime söylenecek bir şeylerimin olabileceğini düşünerek, yatağımın yanında duran karalama defterimi alıp yazmaya başlıyorum.

Duvarlara çarpıp geri geliyor çığlıkların,
Yapayalnızsın karanlıkta, kara bir nokta kadar.
Tüm dostların birer gölge gibi,
Geçip gidiyorlar yanından.
Kör,
Sağır,
Ve dilsiz!
Duvarlar üzerine geliyor,
Çığlıkların sağır kulaklarda çınlıyor!
Kimse
Anlamadı,
Duymadı,
Görmedi seni.
Ta ki, sen
Özgür olabilmenin,
Huzura ermenin sırrını çözünceye kadar.
Karanlıktaydı kurtuluşun!
Girdin içine
Ve bir daha dönmedin…


Ateşin etkisi geçmiş gibi. Soğumuş odamın içerisi. Sönmek üzere olan ateşe bir şans daha vermek istiyorum. Sandıktan bir odun daha alıp sobaya atıyorum.
Son bir kez daha, sonra uyuyacağım.
Lambayı söndürüp, karanlığa gömülüyorum…

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Son bir kez daha, sonra uyuyacağım Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Son bir kez daha, sonra uyuyacağım yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Son Bir Kez Daha, Sonra Uyuyacağım yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Neva Ney
Neva Ney, @neva-ney
7.4.2011 16:53:59
tinde iz bırakan bir öykü .. güne yakıştı. saygı ile
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
7.4.2011 15:17:48
Tek kelimeyle muhteşem bir öyküydü diğer öyküleriniz gibi. Tebrikler. Saygılarımla..
ALMILA KARGÜLÜ
ALMILA KARGÜLÜ, @almila-kargulu2
7.4.2011 13:41:36
Güzel, anlamlı ve başarılı bir öykü idi. Öykü kuralları ihmal edilmemiş ve tasvirler de başarı ile okuyucuya sunulmuş. fakat bir iki yerde zaman açısından anlatım farklılıkları görsem de çok mühim gelmedi bana açıkçası bu farklılık. Çünkü hikaye okuyucuyu öyle bir sarıp sarmalamış ki!
kendimi yazarın ifade ettiği mekanda konuk olarak bulabildim. Hatta daha öteye gidip saba makamındaki sabah ezanlarını birlikte dinledik...

İçtenlikle tebrik ediyorum ...
Selam ve saygımı bırakarak hikayenin içinden ayrılıyorum.
incidal
incidal, @incidal
7.4.2011 13:10:46
Bu güzel öykülerden birinin güne gelme zamanı gelmişti.Öyküyüde, yazarıda tebrik ediyorum.
Selam ve sevgiler
BANU ULUDAĞ
BANU ULUDAĞ, @banuuludag
7.4.2011 12:47:51
Yalnızlık en merhametsiz tanrı
işitmez dularımı


tebriklerimle, yazınız çok güzel

saygılar
inci*
inci*, @inci-
7.4.2011 10:58:14
Yalnızlık ve tek başınalık, sonra özlemler ve gidenin arkasından yaşanan keder. Ne güzel di yazınız yüreğinize sağlık diliyorum ve saygılarımı sunuyorum..
canandemirel
canandemirel, @canandemirel
7.4.2011 09:31:27
duygu yüklü yazınızı ve sizi yürekten kutluyorum..
sevgiyle..
Haticcay
Haticcay, @haticcay
7.4.2011 09:16:45
Güzel öykü çok haklı olarak yerini almış.
Sonunda kahramanın yerine koydum kendimi ve lambayı söndürmeden önce kendime bir iyilik yapıp fincanları yıkamak istedim :))
Selam ve saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
7.4.2011 07:41:35
Gerçekten güne yakışan bir yazı. İnsanı içene alıp sürüklüyor.

Tebrik ederim...
UNALAN
UNALAN, @unalan
7.4.2011 01:50:22
Güne yakışan yazıyı ve değerli yazarını kutluyorum, selam ile.
su_misali(Gülhun Ertilav)
su_misali(Gülhun Ertilav), @su-misali-gulhunertilav-
7.4.2011 01:46:19

gerçekten güne çok yakışmış

kutlarım yazarı

saygılarımla



Eser Akpınar
Eser Akpınar, @eserakpinar
7.4.2011 00:51:25
10 puan verdi
Güne çok yakıştı.... Yürekten kutluyorum...Kelimeleriniz susmasın. Saygılar.
ASMEROZ-62(Gülşen Polat)
ASMEROZ-62(Gülşen Polat), @asmeroz-62-gulsenpolat-
7.4.2011 00:40:39
Hüzünlü ve bir o kadarda sürükleyici bir öykü, kutlarım hocam bundan sonra yakın takipciniz olacam, sizi favorilerime aldım yazdıran yürek dert görmesin saygılar...


UMUT ve DOSTCA
gül peri
gül peri, @gulperi
7.4.2011 00:33:51
Lambayı söndürüp, karanlığa gömülüyorum…

-----Yalnızlık duygusu ancak bukadar güzel anlatılır.---

Büyük bir hazla okudum.Finale gelince derin bir iç çekişiyle yazmaya başladım.
Nerden başlayım bilemiyorum.zaten kaleminize hayranım.Bir gün gelecek torunlarımız ders kitaplarında sizi okuyacaklar,
Bizim Sait Faik Abasıyanığı okuduğumuz gibi.
Ben de ozaman gururla diyeceğim ki bizim zamanımızın en ünlü hikaye yazarıydı.Ben kendisini tanıyorum.Diye anlatacağım.
gerçi sizi hiç görüp tanımadım ama kaleminiz bütün kimliğinizin aynası.
Herzaman büyük bir hazla okuduğum yazılarınızdan biriydi.
Varvarası sobada yanan odundu.

Kapağın deliklerinden içeriye sızan oksijenle buluşan ateş, odun çıtırtıları eşliğinde alevleniyor birden. Uzandığım yerden sessizliğe gömülmüş, dalgın, olanı biteni izliyorum. Güçlenen ve durmadan büyüyen alevler biraz önce attığım meşe odununu sarıp sarmalıyor. Sanki bir ilanı aşk gibi, sanki bu aşk uğruna birlikte yanmayı göze almış iki aşık gibi, sıkı sıkıya sarılıp birbirlerine ateşin dansını ediyorlar. Meşe odunu kor bir ateş haline dönerken alevler çılgınca dans ediyor.

Hangi usta kalem böylesine harika bir tasvirle anlatabilir? ---Sizi kutluyorum --cümlesindeki kelimeler az gelir bence.

sizinle gurur duyuyorum.Sizin yazılarınız günün, ayın, yıln yazısı seçilmesi lazım.

Paylaşım için teşekkürler.Başarılarılarınız ve ilhamınız daim olsun efendim.Selam saygılar.

Etkili Yorum
günaydıngüneş
günaydıngüneş, @gunaydingunes
7.4.2011 00:24:02
Anlatıyor bazı yazılar, yazanın fikrindeki duyguyu teline basa basa idrakini sağlıyor insanın. Ve anlaşılan bazen korkutuyor ki, korkulardır bazen insanı susturan ve...

Güzel yazıydı, tebrikle
Sevgi Salman
Sevgi Salman, @sevgisalman
7.4.2011 00:14:24
Hüseyin Bey, sizin yazılarınızı gün içerisinde kaçırmamaya dikkat ediyorum. Zira bu kalemin yazdıklarını seviyorum. Bugün o kadar yoğun geçti ki, ara ara gelip bakabildim siteye. (Gerçi pc hep açıktı)

Kaleminizden yine duygu yüklü harika bir öykü...Yüreğinize, kaleminize sağlık.

Sevgi ve saygıyla
Bedri Tokul
Bedri Tokul, @bedri-tokul
6.4.2011 18:44:17
Ben kısacık anların uzun uzun anlatılmasını çok seviyorum...
Sizin bu öykünüzde olduğu gibi...
Okurken daldım gittim derinliklere...

Yüreğinize sağlık...
incidal
incidal, @incidal
6.4.2011 16:20:23
Hüznüd e, sobanın verdiği sıcaklığıda içimizde hissettiren güzel bir öykü.Anlatımın güzelliğine söyleyecek bir şey yok zaten.
Tebrikler ve sevgiler
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
6.4.2011 15:44:28
10 puan verdi
Elinin "son" değdiği şeyleri olduğu gibi bırakmak sevgilinin...Sönmüş sigarasını, çay bardağını, gömleğini saklamak...Eşim uzun yıllar il dışında çalıştığı için bu emanete almalar çok tanıdık geldi bana tekrar aynı hüznü yaşadım.

Yazı da şiir de çok güzel kaleme alınmış. Sobanın sıcaklığı bize kadar geldi:)

Tebrik ediyorum.

Saygılar.
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
6.4.2011 15:25:26
10 puan verdi
ve uyumadan kirpiklerime sus demi ekiyorum ki bu tılsımlı sessiliğin büyüsünü kimse boz/a/masın...

harika bir anlatımdı...

kesinlikle kutluyorum...
Eser Akpınar
Eser Akpınar, @eserakpinar
6.4.2011 15:20:55
10 puan verdi
Yorum yazmak; yazının büyüsünü bozacak gibi geldi, bir an. Sadece okuduğumu ve çok beğendiğimi bilmeniz için... Daha fazla gürültü yapmadan...Saygılar Hüseyin Bey...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL