9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1001
Okunma

‘’Savaş alanını çarpışmalar başlamadan önce mutlaka ziyaret et.’’ derdi Dimitri usta. Bugün yanında yoktu ama olsaydı yine aynı sözleri söyleyecekti. Dimitri usta her şeyi bilirdi. O demişse yapılmalıydı.
Salona girerken Svetlana ustasının sözlerini düşünüyordu. Dimitri Scarlato’nun bahsettiği ‘’savaş alanı’’ bugün için ortaçağdan kalma bir manastırın şapeliydi. Yüzyıllarca rahiplerin hep bir ağızdan söyledikleri Ave Maria’nın yerine programda olan Rameau ve Scarlatti çalınacaktı. Yüzlerce davetlinin önünde Svetlana çalacaktı. Ellerinin titrememesi, acele etmemesi gerekiyordu. Piyanonun başında gözünü araba farı almış tavşan gibi kalmamalıydı.
Ahşap platformda yürüdü. Adımlarının yankı yaptığını farkettiği. Gece böyle olmazdı. Girerken başlayacak alkış topuk seslerini örterdi. Piyanonun başına geldi. Yüzünü boş sıralara dönüp, bir eli piyanonun üzerinde eğilerek selam verdi. Sonra piyanonun başına oturdu. Taburesinin ayarını düzeltti. Gözüyle akşam orada olacak şefle işaretleşti. Ellerini tuşlara doğru uzattı.
‘’Çalma!’’ derdi Dimitri usta, ‘’Her zaman parçanı ilk defa konserde çal. Hazırlığını yapacaksan evinde ya da otel odanda yap. Biliyorum, herkes tersini söylüyor ama müziğin ruhu bunu gerektiriyor. Tıpkı ‘seni seviyorum’ demek gibi. Bir kereliğine, o da sevgiliye, söylenmeli. Sen de o piyanoya ilk defa seyircinin önünde dokun. Heyecan olmazsa çalışın mekanik olur. O yüzden öncesinden çalma!’’
Ellerini geri çekti. Yavaşça piyanonun başından kalktı. Tekrar salona baktı. Sıralar boştu. Sadece arkalarda bir gölge gördü. Oturan yaşlıca bir rahipti. Soru soran gözlerle Svetlana’ya bakıyordu. Selam vermemezlik edemedi Svetlana. Rahip selamını iade etmedi. Tam Svetlana çıkmak üzere dönmüştü ki rahibin kendisine seslendiği duydu:
‘’Çalmayacak mısınız?’’
Svetlana yaşlı adama bakıp tedirgin bir şekilde gülümsedi.
‘’Akşama çalacağım. Ustam böyle olması gerektiğini söylerdi.’’
Rahip yerinden kalktı, yavaş yavaş Svetlana’ya doğru yürüdü. Platformun önüne gelince basamaklardan çıkmadı. Ufak tefek, zayıfça bir adamdı. Başını kaldırıp Svetlana’ya baktı.
‘’Bunu akşam çalacağınız eserler için söylemiştir. Şimdi başka bir şeyler çalabilirsiniz. İddialı olmayan ama bir kaç dakikalığına buranın sessizliğini kıran bir parça mesela. Akşam sizi dinleyemeyeceğim; ısrarım ondan.’’
Yapacak bir şey yoktu. ‘’Asla dinleyiciyi hayal kırıklığıyla evine gönderme’’meliydi. Svetlana piyanonun başına geri döndü. Oturup başını kaldırdığında rahibin de yerine doğru ilerlemekte olduğunu gördü. Yaşlı adam yerleşene kadar bekledi.
‘’İstediğiniz bir eser var mı?’’
‘’Barok bestecilerden herhangi birisi olabilir. Sen seç.’’
Svetlana düşünmedi bile. Parmakları karar vermişti. Bach’ın kaybolmuş bir keman konçertosunun adaptasyonunu çalmaya başladı. Dindar bir sanatçı olan Bach kilise ortamına çok uygundu. Belki akşam için de onu seçmeliydi. Ama artık çok geçti.
Son notaları vurup ellerini dizlerinde kavuşturduğunda alıştığı alkışı duymadı. Başını çevirdi ama yaşlı rahibi göremedi. Salon boştu. Svetlana yerinden kalktı. Topuk seslerinin yankıları arasında salondan çıktı.
…
Akşam yaklaşırken makyajının son rötuşlarını yapıyorlardı. Kapı vurulmadan içeri menajeri Stephan girdi.
‘’Stephan? Bir şeyi unutmadın mı?’’
‘’Ah, doğru. Affedersin. Kısa bir haberim var, onu söyleyip gidiyorum.’’
‘’Evet?’’
‘’Konser iptal edildi. Yarın akşam çalıp çalamayacağını soruyorlar.’’
‘’Programımı sen biliyorsun. Bana kalırsa, ben yarın çalabilirim; eğer onu da iptal etmeyeceklerse. Sahi, sebep neymiş?’’
‘’Rahiplerden biri aniden ölmüş. Onun için yas tutulup, ayin yapılacakmış.’’
‘’Oh!’’
Stephan omuz silkti ve çıktı. .