- 1214 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
YEMİN Mİ O DA NE
Hükümetimiz halkını öyle düşünüyor, öyle çok düşünüyor ki, aile hekimliği uygulaması tam olarak rayına oturmamışken şimdi bir de aile imamlığı uygulaması önermiş. Her aileye bir imam…
Aslında iyi fikir… Neden derseniz, bugün git yarın gel politikası izleyen, mesleki inisiyatiflerini kötüye kullanan, ettikleri hipokrat yeminlerini unutan hekimler sayesinde hasta ve yakınlarının acilen aile imamlarına ihtiyaçları var. Sağlıklarında görmedikleri ilgi ve alakayı bari öldüklerinde görsünler ama değil mi, bu kadarını düşünsün artık devlet… Aile imamı şart!
Gece uyandığımda her annenin yaptığı gibi çocukların odalarına gider kontrol ederim. Üstleri açıksa örter, özellikle küçükken terlemişlerse üzerlerini değiştirirdim. O gece de uyandım her iki oğlumu kontrol ettim. Büyük derin bir uykudaydı ve artık eskisi gibi öyle üstünü falan da açmıyordu uyurken.
Tarık’ın odasına gittim. Yorganını itmiş belli uykusunda, üzeri tamamen açılmıştı. Yatağının kenarından yorganı aldım, üzerine örtecekken baktım ki yanakları al al olmuş. Dudaklarımla alnını kontrol ettim. Yanıyor! Neden yorganını tekmelediğini anlamıştım. Işığı açtığımda uyanmıştı zaten. Üzerindekileri çıkarttım ağrı kesici, ateş dürücü bir ilaç verdim. Biraz rahatladı, tekrar uykuya daldı.
Sabahleyin ilk iş olarak oğlumu sağlık ocağına götürmeye karar verdim. Çünkü ateşi yeniden yükselmişti. Karnının ve başının ağrıdığından şikayet ediyor, öksürüyor ve arka arkaya hapşuruyordu. Üşütmüştü besbelli. Evimize çok yakın bir sağlık ocağı varken şehir merkezindeki hastaneye kadar gitmeyelim diye düşündüm. Eee bir de aile hekimimiz var ya artık. Sağlığımızı emanet ettiğimiz, güvendiğimiz. Gerek görürse o sevk ederdi bir çocuk hastalıkları uzmanına.
Bu düşüncelerle çıktık evden. Babam da bizimle birlikte… Sağlık ocağı yakın ama Tarık çok halsiz adım atacak hali yok çocuğun. Bu yüzden araba ile gidiyoruz. İki dakikada oradayız. Ben hemen kayıt yaptırmak için sıraya giriyorum zaten kalabalık da değil, önümde iki kişi var. Sıra bana gelince görevli memur diyor ki:
-Sizin aile hekiminizin bugünkü hasta limiti doldu başka hasta kabul etmeyecek diyor. Şaşırıyorum :
-Bu saatte mi?
-Valla kendisi şurada isterseniz ona sorun.
Koridorda görüyorum aile hekimimizi:
-Oğlumun ateşi var muayene edip reçete yazamaz mısınız doktor hanım?
-Ancak öğleden sonra gelirseniz bakabilirim, aceleniz varsa diğer doktor arkadaşa rica edin o ilgilensin.
Bir umut diğer doktorun odasına gidiyorum, o da ben sizin aile hekiminiz değilim bakamam diyor.
Hayda ne işin var çayda?
Tekrar bizim hekime dönüyorum, hala koridorda bir hemşire ile sohbet ediyor:
-Doktor hanım diyorum, arkadaşınız sizin hastanız olduğumuz için bakamayacağını söylüyor, çocuk ateşli bir muayene edip reçetesini yazsanız da ilaçlarını alsak, kullansa rahatlasa. Okula da gidemedi, yarın sınavı var, birkaç gün dinlenmesi gerek rapor yazmanız iyi olur sanırım.
-Başhekimin verdiği şu dosyalarla ilgilenmem gerek ancak öğleden sonra bakabilirim diyor.
Ben öfkeleniyorum. Aile hekimi imiş… Peh! Kıymetli vaktini hemşire arkadaşıyla sohbet ederek harcıyor ama oğluma bakmayı reddediyor. Yemininize böyle mi sadık kalıyorsunuz siz, şikayet edeceğim sizi diye söylenerek, hadi diyorum babama oğlumun elinden tutup tam kapıdan çıkacak iken doktor hanım yanındaki hemşireye çocuğun ateşine bir bakın bakalım diyor. İyice hiddetleniyorum bu kez:
-Gerek yok, ben evde ölçmüştüm ateşini , diyerek hışımla çıkıyorum binadan.
Allahtan babam yanımızda hemen Bodrum Devlet Hastanesi’ nin acil servisine gidiyoruz. Sabahın o saatinde bile gözle görülür bir kalabalık var serviste. Neyse kaydımızı yaptırıyoruz yarım saat bekledikten sonra sıramız geliyor, doktor güzelce muayene ediyor Tarık’ı, reçetesini yazıp gönderiyor bizi. Bekleme süremizi saymazsak bu işlemler en fazla on dakikasını alıyor doktorun.
Eczaneden ilaçlarımızı alıp eve dönüyoruz. Ama ben hala öfkeliyim olanlara. Önce yerel gazetelerin sosyal paylaşım sayfalarına yazıyorum yaşadıklarımı. Aynı durumla karşılaşmış o kadar çok insan varmış ki meğer. Yazdıklarımdan cesaret bulanlar bir bir şikayetlerini döküyorlar ortaya. Şimdi meşgulüm sonra gel diyen mi ararsın, hastalığın ciddiyetine değil de cebinin doluluğuna öncelik veren mi ararsın, manzara içler acısı anlayacağınız. Millet hasta olmaktan, hastaneye düşmekten korkar hale gelmiş.
Sonra Alo 184 sağlık bakanlığı şikayet hattını arayıp şikayetimi bırakıyorum. Eşim fazla abartmıyor musun diyor hatta şirretleştiğimi söylüyordu. Ama ben ısrarla haklı olduğumu savunuyor, doktorum diye dolaşan bu şahısların en azından uyarılmaları konusunda elimden geleni yapmam gerektiğine inanıyordum. Bugün bana, yarın bir başkasına… Herkes susar boyun eğerse çarpıklıklar düzeltilemez ki…
Arabamız olmayabilirdi, şehre gidecek yol param olmayabilirdi cebimde, bu durumda ben çocuğumu evimden oldukça uzaktaki hastaneye yetiştirmeye çalışırken, yüksek ateşten havale geçirebilirdi ilk müdahale yapılmadığı için.
Mesele sadece bana yapılmış olması değil, yarın da bir başka hastaya aynı tavırlar sergilenebilir ve belki de bu zaman kaybı hastanın hayatına mal olabilir. Bir insan hayatı bu kadar ucuz olmamalı.
Sağ olsunlar yetkili merciler yeterince dikkate aldılar şikayetimi, beni arayıp ilgileneceklerini ve doktorların uyarılacağı sözünü verdiler. Sağlık müdürlüğüne yazdığım bir dilekçe ile de aile hekimimin değiştirilmesini istedim. Bakıp ilgilenmediği hastalar üzerinden devletten para almasına çok üzgünüm ama razı olamazdım. Aile hekiminizden memnun değilseniz mutlaka değiştirin, çünkü listesindeki her hasta için devletten ekstra ücret alıyor…
Hükümetimizin uygulamaya koyduğu çağdaş aile hekimliği projesi ile güya sağlık hizmetleri herkese eşit miktarda sunulabilecek, birinci basamak hizmet veren sağlık ocağına yönlendirilen hastalar, hastanelerin acil servislerindeki yığılmalara sebep olmayacaklardı.
Sağlık ocaklarının asıl kurulma nedeni de bu değil midir zaten?
Sürekli ilaç kullanmak zorunda olan hastaların reçetelerini yazdırabilecekleri, ilk tanının konulduğu, hastalığın tedavi edildiği ya da gerekirse uzman hekime sevk edildiği, sağlıkla ilgili her türlü soru ve sorunlarımızı yöneltebileceğimiz, sağlık kurumlarının ilk basamağıdır sağlık ocakları.
Gerçekten de böylece hastane acil servisinde gereksiz yığılma ve kalabalıklar önlenir ve acil servis hekimlerinin acilen müdahaleye gereksinimi olan ağır hasta ve yaralılarla zaman kaybetmeden ilgilenmesi sağlanır.
Görünen o ki biz gene en ufak bir rahatsızlığımızda zaten yeterince yoğun olan acil servislerin kapılarını aşındıracağız. Hiç olmazsa hastaya hasta muamelesi yapılıyor orda ve ellerinden geldiğince ilgileniyor nöbetçi hekimler.
Hani hep deriz ya, Allah muhtaç da etmesin eksik de. Görevlerini hakkıyla yerine getiren, görev aşkıyla çalışan doktorlarımıza değil lafım ama bu gibi durumlarda da susmak bir vatandaş olarak bana yakışmaz diye düşünüyorum. Kimsenin ölüsü yerde kalmaz, bizim toplum olarak aile başı bir imama değil gerçek doktorlara ve eğitime ihtiyacımız var.
Bir öğrenciye bir öğretmen fikrine ne dersiniz sayın büyüklerim? Çok oldum değil mi? Ama siz çoğaltıyorsunuz bizleri böyle!
Hicran Aydın Akçakaya
YORUMLAR
selam..yazınızı üzülerek okudum geçmiş olsun ..ve saglık önce geliyor...umarım dilekceniz yerine ulaşır...bizim saglık ocagı yakın ve aile hekimimizde var...ne zaman varırsak hemen dr umuz ilgilenir sagolsun eyerki ilacımıda alamasam ilacımı alır evimize gelir gidemezsek hiç bir dr a deyişmeyiz kendisini çok severiz bize kardeş.baba dır elinden gelen tüm yardımı yapar gerekli görürse tıpa aher yere sevk eder iyi olasıya büyük .küçük ayrımı yapmadan ilgilenir...sagolsun ALLAH herkese nasip etsin böyle dr yazını kutlar güller diyarından selam sunarım
Hicran hanım,
Öncelikle geçmiş olsun delikanlı için.Yazdıklarınız da tamamen haklısınız.Maalesef ülke sağlık sistemimiz pek iyi değil.Bir de aile hekimliği mi ne onu çıkardılar.Zaten sistem yoktu şimdi hepten çöktü.
Doktorlar da genelleme yapmasam da hastayı pek sallamıyor.Ya mesleklerinden bıkmışlar,ya da rahat batıyor.Ben yarın sağlık ocağına gidip kolesterol ölçümü için kan vereceğim.Validem aile hekimine gitmelisin dedi.Bakalım yarın ben ne ile karşılacağım.Benim durumum hiç acil değil,ama sizin ki çok farklı bir durumdu.Bazen o ettiğiniz hipokrat yeminie ... diyor insan.
Nice sağlıklı ve sıhhatli günlere Hicran hanım.Geçmiş olsun...
sevgiler..
Eren
Ogluna gecmis olsun.
Ama bu yeni bir sey degil ki
Türkiyede belirli bir mevki sahibi olan biri nedense hep böyledir.
Yani ben hep böyle duydum.
Bir kere de hani duysam ki biri cikip da birinin basarisini kaleme alsa dese ki isini yapiyor dört dörtlük
gercekten bayram edecegim ülke adina.
Sen böyle sinir olursun sinir oldugunla kalirsin, doktorum diyebilen o hanfendi keyfi ile is yapmaya devam eder.
insallah ilgilenirler ciddiye alirlar bu gibi sikayetleri.Ama hangi birine yetisecekler ki
Yüregine saglik
Sonsuz sevgimle