4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1019
Okunma
Ne zor şeydir insan olmak. Olumlu ve olumsuz örneklerle her gün hayat içinde o kadar çok karşılaşıyoruz ki, böylece insan olmanın değeri günümüzde daha bir önem arz ediyor.
Evet, sözüm gerçek insanlara söyleşim sizinle bu gün. Bilen insanlar için, halk o kadar önemlidir ki, azalarımıza bakmayı becerebilseydik bunu daha iyi anlardık.
Ey gerçek insanlar! Bilir misiniz ki, bir evimiz olduğunu düşünelim.Bunun içini bize ait kabul edelim.Dışını ise halk kabul edelim.Ne derlerse desinler ben umursamam diyen insan esas itibariyle çok iyi düşünen insan kabul edilemez.İnsan o kadar çok mecburdur ki dış görünüşünün edebine..Hani bir ev düşünelim dış kapısı kırık dökük,etrafı kir çöp içinde.Düşüncelerimiz bizi bu evin içine götürdüğü zaman,dış kapısına uygun tahrip görmüş insandan başkasını düşünemeyiz.İnsanlığın efendisinin(SAV) bize şöyle bir seslenişi vardır. ”İman kişinin dış görünüşünden yansıyan bir izzettir.” Anlayabilsen dış görünüşü olmayan insanların “Sen bir de onun içine baksan…” diyen hikâyecilerin sözüne aldırmazdın. İnsanın dışı, içinin yansımasıdır. Biz insanlar birimiz iç, birimiz dış gibiyiz.
Bir bakınız hayata; sanki önümüze her rengin, yedi renginden basamaklar yapılmış her şey bize bu basamaklarda anlatılmak istenmiş. Yani hayat basamaklarından. Basamaklardan kasıt nedir diye soracak olursan derim ki bu insana hediye edilmiş köklü akıldır. Düşüncesizce bastığımız her basamakta ayağımızın kaydığını görürüz. Ayağımız her kaydığında daha bir tenkit ediliriz. Neden?
Güzel bir akıl, doğru ile süslenmiş fikir her basamağın hünerine kişiyi adapte eder. Güneş varken renkleri görmek tanımak mümkün, hiçbir sorunumuz olmuyor. Ancak insan hayatında karanlıkta var. Her gün hata eden insanlar ile her gün hata yaptırmaya sebebi vesile olan insanların bu basamaklardaki emniyetten haberleri olmasa gerek…
İşte gerçek insanın, doğru insanın gönül evinin içi gibi, dış kapısı da, kapısına varan yol da temizdir,. Güzel söyler, güzel yaşar, güzel bakar, güzel yazar. Halkın geçmesine uygundur tüm cihetleri; diline, eline, kalemine, gözüne; her hangi bir suç ya da en ufak şüphe getirmeyecek kadar süslüdür. Işığı ile görürsün, güzelliğini fark edersin. Çünkü Hak’la açık olan insanlar, halka karşı ne bir suç işler, ne şüpheye sürükler, ne de suça teşvik ederler. Böyle haklılıkta olan insanlar; izlerinde, sözlerinde daima doğru minval üzerindedir. Bütün insanlara sorsanız hepsi böyle olduğunu iddia ederler. Doğruyu cihet seçmeyen bunu yaşantısına, diline, gözüne, kalemine, davranışına yansıtmayan insanlar ben tam o minvaldeyim deseler, orada olma hakkını Hak’ın ve halkın gözünde hiç kazanabilirler mi?
Biz ne yapıyoruz bir düşünelim. Hak içimizden bakan, halk da dışımızda olan. tıpkı etimiz ile kemiğimiz gibi. İster etimizde isterse kemiğimiz de bir rahatsızlık olsa, öbürünü de rahatsız etmiş olur. Sağlıklı düşünce taşıyan insanlar ne içinden ne de dışından başka türlü değildir. Dürüstlük öyle kıymetli bir hazinedir ki buna sadece güzel ahlaka ihtiyacı olan duyar ve görür. Maarifte söz hazırlanır, arifte yaşanır. Biz de öyleyiz, mektebimiz yaşamımız. Dikkat edelim gönüllerimize vakitsiz hazanları çağırmayalım. Doğru, Hak ile biliş durmaktır. Onun için hep insan olduğumuzu her anımızda düşünelim.” dilin zarifse sarrafta olur, hoyratsa başın cellâtta olur.” Demiş atalar. Gerçekten zarif dil güçlü inanca sahip olan değerli insanlarda olur. Hz. Ali (KV) “Kişiyi tanımanın en iyi yolu dilidir.”diye buyuruyor İnsan Hak ve halk bildiği ile dürülüp dilinin altında yatar. Dili kendini ifşa eder. Dilin zarafeti Doğru ve güzel ahlak dediğimiz akıl hokkasına yani mürekkebe, kalemin mürekkebe ihtiyacı gibi, ihtiyaç duyar.
Kötülüğün otağ kurduğu yere, iyi gelmek ister mi? Adalet olmadan ateş söner mi? Haramdan mamul fikir gitmeden dil düzelir mi? Kâinatın kitabını okur niyetimize göre anlar, anlaşırız. Akıl güzel düşünceye meylederse, şeytanını ıslaha çağırır. Helalinden yaşayan;, doğruyu güzeli gören gözlere gözünü çevirenler huzuru bulur.
Eğer ki kişinin dili bozuksa, anlamalı, bilmeli, görmeli ki; arızası yanlış yaşamından, yanlış kazancındandır.
Allah (C.C) hepimizi yanlış yaşamaktan, sözde insan görünmekten, dil belasından, mal sevdasından, gözden gönülden düşmekten muhafaza buyursun. İnsan Hak ile halk ile olmak olgunlaşmak seçtiği basamakta durmak kendi inanç temellerine uygun yaşamı seçmek zorundadır. Niyeti yamuk, akıbeti yamuk, dili yamuk olan insanın, özü doğru olabilir mi?
Doğruluğun emarelerinden biriside; yerini, zamanını tespit ederek davranışını ortaya koymasıdır…
Aman, dikkat dilin tetiğine, dilin rengindir zira!!
Biricik Keriman annem; ufku gösteren ışığınla, iyi ki varsın ben ise senin öğrettiğinle güzel bakıp güzel görme yolunda emekleyen bir garip seyyahım.seninle hasb-i hal etmemle çıktı bu yazı ortaya..Binlerce teşekkürlerimle, ellerinden öpüyorum.Allah razı olsun…
Perihan TUNÇOK KILIÇ
ESMİZE
18.2.2011