11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2031
Okunma

Edebiyat defteri sakinlerinin Forum köşesinde elbirliğiyle yaptığı bu Şiir ve Edebi çığlıktan çıkan soru cevapları bir söyleşi serisi olarak zaman zaman bu bölümde yayınlayacağız...
Hayrettin Yazıcı (hyazici58): Şair Nef’i ve Şair Nedim isimleri size ayrı ayrı neyi çağrıştırır ? Bunu çok önemsiyorum....
Cömert YILMAZ: Şair Nefi:
Öfkeyi; babasına ve devlet büyüklerine karşı kullandığı sivri dil
Şair Nedim:
Neşeyi; aşk ve şarap kendisinin vazgeçilmezleri arasındaydı
Hayrettin Yazıcı (hyazici58): Aşkı olmayanın şiiri olmaz mı?
Zeki Çelik: Aşkı sadece tensel bileşime indirmek hatadır, sevdiğin her şeydir aşk... AŞK bir duyguysa, sevmediğin bir şeydir de...
Meral Gül...(Yaralım) :Şiirin en çok çatı katında mı oturup çay içmek istersiniz yoksa en alt katta mı...?
Mehtap Altan: Şiirin en alt katında oturmak isterdim... Çünkü çatı katından tutun da en alt en ortaya kadar biriktirdiği her şeyin ilk kokusunu orada bulacağımdan eminim... Ve en demlenmiş şeklini…
Hüseyin Korkmaz :Şiirde işçilik gerekli midir yoksa en doğal geliş haliyle mi yazılmalıdır şiir?
Mehtap Altan: İşçiliği olmayan şiir bereketli bir toprağın sadece kurumaması için ekilen yanıdır....
İşçiliği olan şiirse toprağın kat kat mahsül vermesidir... Ki alınan mahsulünse tadına doyulmaz bir katkısı olur yaşama...
Hayrettin Yazıcı (hyazici58): Halk dediğimiz kitlenin sınırlarını belirleyen asıl öğe nedir ki?
Sahra: Halk edebiyatı dönem olarak aydınların (sarayın) edebiyatı olarak bilinen divan edebiyatında sonra, dilde sadeliği esas alan bir süreçtir.divan edebiyatının osmanlı türkçesi ile yazılmış nazım şekilleri halktan yana değildi, belli eğitim seviyesindeki sınıflara hitap ediyordu.
Dolayısıyla halk şiirleri gerek şekil, gerek dil ve anlam olarak halkın daha çok benimsediği bir edebi süreci kapsar. Günümüzde durum nedir ya da bir ozan ne kadar halkçıdır bilemiyorum.
Hayrettin Yazıcı (hyazici58): O zaman folklor nedir den başlamalıyız?
Rıdvan DEMİR (rdemir) : Kısaca bir ülkede veya bölgede yaşayan halkın kültür ürünlerini, sözlü edebiyatını, geleneklerini, törelerini, inançlarını, mutfağını, müziğini, oyunlarını, halk hekimliğini inceleyerek bunların birbirleriyle ilişkilerini belirten, kaynak, evrim, yayılım, değişim, etkileşim vb. sorunlarını çözmeye, sonuç, kural, kuram ve yasaları bulmaya çalışan bilim dalıdır.
Yani halkın yaşayışıdır. Bence ister istemez de şiire yansır lakin cemal süreyya gibi ferdiyetçi bir anlayışa sahip olsaydım ben de bu şekilde düşünebilirdim...
Mehtap ALTAN: Bana bir şair ismi verin desem hep hüzün yazan ? Ve bir şiirini...
Meral Gül...(Yaralım) Sevdiğim ve okuduklarım arasında birkaç Şair var sadece...çok geniş bir yelpazem yok açıkçası...o yüzden bir Şair ismi vereceğim ama hep hüzün yazmış mı emin değilim...mutlaka vardır ama bunun yanında birçok Şairimiz genel anlamda sevgi, ayrılık, ölüm ve toplumsal şiirlere bir arada imza atmıştır...
Ben Özdemir Asaf’ı seçiyorum ve beğendiğim şiir(ler)ini paylaşıyorum...
2/1-1/2
Giderken bura için, gelince ora için
Gününde ve gecende kendince ora için
Sakladığın kendini böldün iki yarım’a;
İki kez yaraladın bir yarım yara için.
2=1
Kim o, deme boşuna...
Benim, ben.
Öyle bir ben ki gelen kapına;
Baştan başa sen.
Adalet
İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun!
seçtiklerim bunlar... bilmiyorum ne kadar isabet oldu ama bana yine de hüznü çağrıştırıyorlar bu şiirler...
Mehtap Altan: “İlimsiz şiir, harcı ve hesabı olmayan duvar gibidir.” Fuzuli
Şiir, duvarlarını en sıkı temellerle örmek için ilim ile çıktığı yolda önce hangi sırrı bilmelidir?
Hayrettin Yazıcı (hyazici58): Şiiri, eskiler bir inşa olarak kabul ederler. Bu anlamda, bence tabi, en iyi usta da Yahya Kemal’dir. Yahya Kemal şiir inşasına özel bir önem vermiştir. Tabi tüm bunları yaparken duygu ve estetik güzellik hep ön plandadır. Şiire hep bir mimar bakışı ile yönelmiştir. Özeti şu aslında söyleyeceklerimin; Yine eskiler derler ki,bir taşın yedi yüzü vardır, usta odur ki, bu yedi yüz içerisinde en yakışanını duvara yerleştirsin. Tac-Mahal’de bir yapıdır, bizim evde aslında söylenmek istenen bu.Şiirde bu estetiği besleyen tını dediyimiz ses ve musikidir...