Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
Onur BİLGE
Onur BİLGE

297 - EL HAKEM

Yorum

297 - EL HAKEM

7

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1221

Okunma

297 - EL HAKEM

297 - EL HAKEM

Onur BİLGE

Sınavların yaklaşması nedeniyle, Virane’de hummalı bir çalışma vardı. Arada yine tavla ve dama oynanıyordu, çıkıp geziliyordu ama daha çok üst salonda, soba başında, kütüphane sessizliğinde, toplu halde ders çalışılıyor veya ara veriliyor, önemli bir konu tartışılıyor, herkesin ayrı ayrı fikrini söylemesi sağlanıyordu. Her şey yolundaydı. Mükemmel bir uyum içindeydik.

Yine böyle bir akşamüstü, kömür sobasında demlenen çayı zevkle yudumlamaktayken, Mahir ile Işıl arasında bir huzursuzluk olduğu fark edildi. Birlikte ders çalışıyorlardı. Aniden yükselmeye başlayan sesleri, herkesin meşgul olduğu işi bırakıp, başlarını onlara doğru çevirmesine sebep oldu. Öfkeden kan beyinlerine çıkmış, yüzleri pancar gibi olmuştu. Define de okumakta olduğu gazetesini indirip gözlüklerinin üstünden o tarafa baktı ve tatlı sert bir ifadeyle:

“Çocuklar! Ne oluyor orada? Sakin olun! Önce derin derin nefesler alın, sonra da yavaş yavaş anlatın da ne olduğunu biz de bilelim! ” diye olaya müdahale etti.

Dede, her türlü şakaya gelir, büyükle büyük, küçükle küçük olurdu ama bir şey dedi mi, akarsular durur, ona gereken saygıda kusur edilmez, sözü emir addedilir, istediği anında yerine getirilirdi. Sustular ve yerlerinden kalkarak; sobanın başındaki özel sandalyesinde hafifçe doğrularak dizlerine örttüğü lacivert kareli battaniyesinin üzerine bıraktığı gazetesini alıp her zamanki gibi solundaki kitaplığa bırakmak üzere katlamaya başlayışındaki asabi hareketlerden huzurunun kaçtığı bariz bir şekilde anlaşılan Define’nin yanına geldiler. Aramıza yeni gelenlerden ikisinin, yerlerinden kalkarak sandalyelerini uzatmalarıyla onları alıp biri sağına biri soluna koyup oturdular.

“Anlatın bakalım! ”

“Dede, Mahir dedi ki! ”

"Dede, Işıl…”

“Durun, bakalım! İkiniz birden, değil… Teker teker… Bayanlara öncelik tanınır. Önce Işıl…”

“Dedeciğim! Bu Mahir var ya… Hani dini konularda çok şey biliyor diye, öte taraf hakkında soracak oldum, beni sorduğuma soracağıma bin pişman etti! ”

“Sakin ol! Dünyanın sonu gelmedi ya! Zamanımız bol! Yavaş yavaş anlat! Kan boğacak! Önce sağlık! Ölüm mü var ucunda? Varsam baksam, incir çekirdeğini doldurmayacak bir şeyden kapışmışsınızdır, yine.”

“Tamam da… Gel de sinirlenme, şimdi! İyi ki sorduk! ”

“Ne sordun? ”

“Hani ben, tek yönlü okumuyorum ya…”

“Evet. Güzel… Öyle olmalı. Daha sakin…”

“Okuduklarımda aklıma takılan şeyler oluyor. Şöyle dedim: Zaman zaman, reankarnasyon konusunda yazılanlara inanacağım geliyor. Bu dünyaya sınanmaya geldiysek, bize sınav hakkı bir kereye mahsus olarak verilmemiştir. Allah bize kıyamaz! Cömerttir, gönlü geniştir. Hata ettiysek, hemen cehenneme göndermez! Bir veya birkaç defa daha dener bizi. Hani şubat ve haziran sınavlarında başarısız olanlara, eylülde sınav hakkı veriliyor ya… İşte öyle… Allah, Merhametlilerin En Merhametlisidir. Değil mi, dede? ”

“Sen anlat bakalım, Mahir! Sen ne dedin ona da kızdırdın? ”

“Kızması için sebep yok ki dede! Ona ne dense telleniyor. Bilmiyor musun? Hem, ben bir şey demedim ki! Allah demiş. Ben hatırlattım. O anda aniden feveran etti! ”

“Ayet mi? ”

“Evet. Bir ayeti hatırlattım.”

“Nasıldı o? Tekrarla bakalım!”

“Enbiya Suresi, doksan beşinci ayette: ’Yıkıma uğrattığımız bir ülkeye imkânsızdır; hiç şüphesiz onlar, bir daha geri dönmeyecekler.’ buyrulduğunu hatırlattım. İtiraz etmesin diye de Al-i İmran Suresi’nin yüz seksen beşinci ayetini anımsattım. O ayette: ’Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.’ buyrulduğunu, bir daha yeryüzüne geleceğini zannederek işi gevşek tutmamasını söyledim. İşte, bütün suçum bu! ”

“Doğru söylemişsin. Işıl, neden kızdın buna? Gafletten uyanmamız, o tür asılsız iddialara inanıp, ahrette pişman olanlardan olmamamız için Mülk Suresi’nin sonunda da benzer bir ayet vardır. Müminun Suresi’nin doksan dokuzuncu ve yüzüncü ayetleri geldi aklıma. Orada, şu şekilde uyarılıyoruz: ’Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: ’Rabbim, beni geri çevirin.’ ’Ki, geride bıraktığımda salih amellerde bulunayım.’ Asla, gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir. Onların önlerinde, diriltilip kaldırılacakları güne kadar bir engel vardır.’ Engel, Berzah’tır. Tekrar dünyaya gelmek diye bir şey yoktur. En mükemmel ve en yeni din olan İslamiyet... O olay, Hikmet Dolu Kuran’da böyle anlatılmıştır.”

“Hikmet ne demek? ”

“Işıl, Elmalılı Hamdi Yazır’a göre hikmet; ilim ve onunla amel etmektir. O der ki: “Her ikisini cem edemeyene hâkim denmez.” Yani faydalı ilim tahsil edecek ve öğrendiklerini uygulamak için gayret sarf edeceksin. Yoksa zararlı çıkarsın! ”

“Ne olur, aksi halde? ”

“Ne olacak? Hâkim olan Allah, hüküm verir. Artık nereyi kazandıysan, oraya sevk edilirsin.”

“Hâkim; hüküm koyan, emir veren, değil mi? ”

“Evet. Allah’ın güzel isimlerinden… Yarattıkları hakkında hükmünü tamamen icra eden… Hükmeden, hakkı yerine getiren… Hükümlerinde zulüm olmayan… Enam Suresi’ndeki bir ayette, Allah’tan başka bir hakem aramamamız, kaynak olarak bize Kur’an’ın tafsilatlı olarak indirmiş olduğu buyrulmakta, Allah’tan başka hakem ve Kur’an- ı Kerim’den başka güvenilir bilgi kaynağı olmadığı belirtilmektedir.”

“Dedeciğim, sure sayısı ile o ayetin numarası aynıdır, biliyor musun? Yüz on dördüncü ayet, o okuduğun.”

“Ya, öyle mi Mahir? Enteresan! ”

“Sanki yüz on dördünün tamamına kesinlikle inanmamız gerektiğine, sayıyla da işaret edilmiş! ”

“Birisi ölünce de taziyeye gidenler, kalanları teselli etmek için: “Hüküm Allah’ın! ” diyorlar. Onun için mi acaba? ”

“Evet, kızım! Her zaman hüküm, Allah’ındır! Allah Mutlak Hâkim ve Mutlak Hakem’dir. Gönderdiği Kitap, gerçeklerle doludur. Ona inanan inanır, inanmayan inanmaz. Onlar hakkında hükmü verecek olan, Allah’tır. Hüküm Günü, hepimiz huzurunda hesap vereceğiz! Son olarak, size Araf Suresi’nden bir ayet meali okuyacağım, tartışmanıza son noktayı koyacak ve hemen, söylediklerim biter bitmez barışacak, bir daha da tartışmalarınızı bu boyuta getirmeyeceksiniz, tamam mı? Hatırımda kaldığı kadarıyla o ayet şöyleydi: ’Eğer içinizden bir kısmı, benim gönderilmiş olduğum gerçeğe inanmış, bir kısmı da inanmamışsa, Allah aranızda hükmünü verinceye kadar sabredin. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.’

*
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ - 297

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
297 - el hakem Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz 297 - el hakem yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
297 - EL HAKEM yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
nilkurt
nilkurt, @nilkurt
7.7.2011 13:12:49
EL-HAKEM: Öyle bir hikaye yazılmalı ki, can evinden vurmalı biz fanileri...Kararı veren merci. Üç gün önce ibadete başlayan bazı insanlar, sanki kendileri cenneti garantilemiş gibi öyle bir konuşuyorlarki...İnsanın şöyle diyesi geliyor''Allah bunların eline düşürmesin, doğru cehenneme gönderirler'' Böylesi bir konu işlense miydi acaba ?
Neyse mutlaka bu konuyuda işlemişsindir BİL...Eğer öyleyse tut ki yazmadım bu geliştiriyi...
Sevgiler...
hicbitmez
hicbitmez, @hicbitmez
29.8.2010 11:34:40
Hâkim olan Allah, hüküm verir. Artık nereyi kazandıysan, oraya sevk edilirsin.

Güzeldi her zamanki gibi yüregine saglik sevgili Onur Bilge
Sonsuz sevgimle
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
23.8.2010 13:20:52
1 puan verdi
Son derece bilgilenirici...Her zamanki kusursuzluğunda...Senin yazdığını görünce neden bilmem seviniyorum. Kendini bu siteden soyutladın ama daha yazman gereken anlatman gereken çok şey var burada...

Sevgilerimle dost kalem... 10 puan manalı yazına...Bir de Allah razı olsun dedik mi, sana yeter..
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
23.8.2010 11:31:32
1 puan verdi
off off offf....

yüreğiniz dert görmesin değerli kalem...

bugün yarın ertesi gün hergün okunacak bir zenginlikteydi...

kutlaıdm...
Battal BAŞARAN
Battal BAŞARAN, @battal-basaran
23.8.2010 11:00:31
Harika bir yazı, herkesin okumasını istediğim bir yazı, giriş, gelişme ve anlamlı açıklamalar. Sağolasın eline sağlık
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
23.8.2010 10:29:03
güzel anlatım dı gönlüne sağlık
kalemin dert görmesin
saygılarımla
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
23.8.2010 10:25:17
Çok teşekkürler, güzel ve kıymetli Esma-ül hüsnaları öykü içinde, örneklerle anlattığınız için.
Selam ve sevgiler, hayırlı Ramazanlar...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL