Hiç tanımadığı insanları evine konuk edebilen kaç insan tanıdınız? Kaç insan tanıdınız gönlünü Halil İbrahim sofrası gibi önünüze seren? Kaç insan sizi kucaklarken yıllardır tanıyormuş gibi Yaratan’dan ötürü seve seve bastı bağrına sizi? Kaç konukluğunuz oldu kendinizi evinizden daha çok evinizde hissettiren?..

Küçük bir anadolu kasabasının toprak kadar samimi adamı, Durdu Şahin… Öğretmen, gönül adamı ve tanıdığım en güzel ev sahibi. Yaşı kaçtı sahi, sormak hiç aklıma gelmedi. Onun yaptığı işleri yapacak insan, ancak idealist ve henüz hiç yolu kesilmemiş bir toy delikanlının yapacağı işlerdi. Kasabasına, şehrine, öğrencilerine, edebiyata, sanata ve ozanlara delicesine bağlı bir adam. Bu yıl Alaca’da ilk defa Şiir Şöleni düzenlenmesi için istekte bulunmuş. Belediye Başkanı Muhammed Sefa Bey ve yardımcısı Şecaaddin Bey iyi tanıyorlar Durdu Şahin’i. Kararlı ve ısrarcı bir adam olduğunu iyi biliyorlar. Davetini yapıyor Durdu bey… Alaca Belediyesi Yetkilileri sonuna kadar destek veriyorlar. El ele verip, iki günlük harikulade bir program hazırlamışlar.
Samimiyetleri öyle büyük ve gözlerindeki o pırıl pırıl heyecan öyle güzel ki, aksayan tek bir şey bile olmuyor konukları için. El üstünde ağırlıyorlar misafirlerini.

Yaşayan efsane, “ilvanlım” ve “ya beni de götür ya sen de gitme” türkülerinin sahibi, 81 yaşındaki Halil Erdoğan bey başta olmak üzere tüm ozanlar oradalar. Ellerinde bağlama, dillerinde gönülleri, onlar söylüyorlar biz dinliyoruz. Sıra bize gelince seriyoruz önlerine yüreklerimizi…Sese bürünüyor gönlümüz dinliyorlar yıldızların gölgeliğinde. Gülümsüyor yüzlerimiz. Sahi biz bugün mü tanışmıştık? Yoksa Galübela’dan randevumuz vardı da, ancak mı yetişti vakti saatimiz? Dost meclisi, günü geceye erdirip, sabaha yeniden buluşmak için konaklayacağımız otele uğurladı bizi.

Pazar günümüzü, Çorum ziyaretimiz diye planlamışlar. Hızırlık Tepesi’nde şehrin sahiplerini ziyarete gidiyoruz önce. Müsademizi alıp, duamızı, niyazımızı bırakıyoruz yanlarına. Kabristan dost bir kucak gibi sarıyor ruhumuzu, dost yüzlerin yanında. Mutluyuz. Hoş gelmiş hissediyoruz kendimizi.

Mihmandarımız öğle yemeğinde Çorum Belediye Başkan Yardımcısı Zeki bey’le tanıştırıyor bizi. Yemek bahane oluyor sohbete. Bürokrasinin soğuk şehrinden geldiğimiz bu sıcacık kentte, bürokrasiyi hiç hissettirmiyor Zeki Bey bize. Kardeş sohbetler ediyoruz masa başında. Fisebilillah çalışan bir adam görüyoruz karşımızda. Günlerden pazar olması umurlarında bile değil, ‘hizmet beklenir’ deyip çıkmış rahat evinden, çalışıyormuş tüm ekip her hafta sonunda.

Nasıl hoş bir sohbet… Zaman bir an bile boş geçmiyor yanlarında ve kıymetleniyor dakika dakika. Ufkumuz genişliyor. “Biri daha var” diyor “bencileyin, biri daha…” ve yola revan ediyor bizi; “Haydi gidelim.” Düşüyoruz peşine, bembeyaz bir odanın kapısı açılıyor önümüzde. Çorum Belediye Başkanı karşılıyor bizi. Nicedir bilir tanışırmışız gibi samimi, güleç karşılıyor her birimizi. Sahi bu nasıl şehir, bunlar nasıl insanlar?… Alışık olduğumuz makam-mevki kibri nerede? Üzülmüyorum ne yalan söyleyeyim. Gencecikler, çalışıyorlar, işleri var, verilecek hesapları olduğunun farkındalar. Kenetlenivermişler, anlamışlar birlikten doğacak kuvvetin onları büyüteceğini. Çok seviyorlar Durdu Şahin’i besbelli…

Durdu Şahin’in gözleri gururla parlıyor, yapılan çalışmaları anlatırken. Ne kadar hızla anlatırsa anlatsın bitiremiyor söyleyeceklerini. Çok sevmişler birbirlerini, halkı, ozanlarını. Tanrı misafiri gelsin evimiz şenlenip bereketlensin diyerek bekleyen Anadolu insanını gayet iyi anlamışlar.

Bir gece iki gün…Ankara, İstanbul, Samsun, Yozgat, Çorum’da bir araya geldik. Aynı sofrada çayımızı yudumladık, aynı sofrada çorbamızı kaşıkladık. Bir gece uyuyup, iki gün dinledik birbirimizi. Kardeşlerimizi kucakladık. Ağustos sıcağında mihmandarımız Durdu Şahin ile hayatımızın en unutulmaz, en samimi, en güzel iki gününü Rabbe hesabını verebilecek kadar iyi geçirdik.

Teşekkürlerimizi kabul edin lütfen…

Çorum Belediye Başkanı Muzaffer Bey ve Başkan Yardımcısı Zeki Bey,
Alaca Belediye Başkanı Muhammet Sefa Bey ve Yardımcısı Şecaaddin Bey,
Durdu Şahin Dostumuz,
Ozanlara ve Konuk gelen dostlarımız,
...Yürekleriniz dert görmesin, var olun…


Asran, "Alaca Gezisi’nin yüreğimdeki tortusu"