12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2345
Okunma

Haziran ayının ilk haftasını geride bıraktığımız şu günlerde, yağmaya başlayan yağmurun da etkisiyle, havalar mevsim normallerinin altında seyretmeye başladı. Geçtiğimiz birkaç günde olduğu gibi, hava tahminleri, bu günler için de gökgürültülü sağnak yağış uyarısı yapıyor.
Çok sıcak havalarda, aşırı terlediğim için, ilkbahar ve sonbahar, hep daha çok sevdiğim aylar olmuştur.
Yağmur, sele dönüşmediği sürece, benim için her zaman rahmettir. Toprağın suya kanması, ağaçların, yaprakların yıkanarak, üzerlerindeki tozdan kirden arınarak, doğal rengine kavuşması, her zaman dikkatimi çeker.
Her yağmur ardından, dünya daha bir temiz, daha parlak görünür gözüme.Yağmurun sesini dinlemek, insanı dinlendirip, huzur veriyor.Bir derenin kıyısında oturup, akan suyun şırıltısını dinlemek ne kadar keyifliyse, açık pencereden gelen yağmur damlalarının pıtırtılarını dinlemek, o kadar dinlendirici.
Osmanlılar döneminde, akıl hastalarını, hafif müzik ve su sesiyle tedavi ederlermiş. Suyun o dingin, içe huzur veren akışı ne kadar dinlendirici.
Sonra birden aklıma, evsizler düştü. Sokaklarda yaşamak zorunda olanlar, çocuk, büyük.
Ne yüzden sokakta olabilecekleri aklıma geldi . Bu insanlar kaya kovuğundan çıkmadı. Mutlaka onların da tek tük de olsa akrabaları olması gerekir. Çocuklar, aile ilgisizliği, dayak maddi imkansızlıklardan kaçıyorlar evlerinden. Ya koskocaman kelli ferli adamlara ne demeli! Nedir onları sokaklara iten? Eşelediğiniz zaman bir çoğunun altından, aşırı borçlanma, ailede geçimsizlik, sıkıntılarla baş edememe gibi dramlar çıkıyor. İşin içinden çıkamayınca, kafaları yerindeyken baş edemeyecekleri sıkıntıları, alkolde, başka uyuşturanlarda arayıp, evlerini terk edip, tabiri caizse enkaza dönmüş vücutlarını, ölüm onları yakalayana kadar, sürüklüyorlar, boş bir çuval gibi.
Kışın donduran soğuklarda, onları toplayıp, birkaç gün sıcak bir ortam verip, sağlık kontrolünden geçirmek yeterli değil bence. Kalıcı çözümler bulmak gerek, ama nasıl?
Bu sadece bizim ülkemize özgü bir durum da değil. Başta Amerika olmak üzere, dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinin başlıca sıkıntısı.
Almanya’da görev icabı bulunduğumuz sürece, yakın yıllarda da oğlumu ve ailesini ziyaret için gittiğim zamanlarda gördüğüm kadarıyla, nispeten çözüme kavuşturulmuş gibi .
Kurulan (heim) adı altındaki koruma evlerinde, kimsesiz kişilerin barınma, yeme içme imkanları sağlanıyor.
Ülkemizde de yavaş yavaş hayata geçen sığınma evlerini gördükçe, neden olmasın diyorum!
Benim ülkemde de istenirse, idareciler ön ayak olursa, sokaklarda, apartman boşluklarında yaşayan, bu gariplere de insanca yaşama imkanı sağlanabilir.
Bunun çok kolay bir proje olmayacağını biliyorum.Hayırsever zenginlerimizin ön ayak olmasıyla, pilot bölge seçilebilecek illerde bir bina ayarlanıp, ufaktan bu işe soyunabilecek, iyi kalbli, insansever , hizmet aşkıyla yanan idareciler olabileceğini düşünmek istiyorum.Vatandaş olarak bizler de ufak yardımlarla da olsa katkıda bulunmaya çalışırız.
Bugün yaz günü olmasına rağmen, yağışlı ve serin havanın aklıma getirdiklerini, siz değerli arkadaşlarımla paylaşmak istedim.