Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
lebiderya
lebiderya

BEŞ HAZİRAN YOLCULARI

Yorum

BEŞ HAZİRAN YOLCULARI

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

591

Okunma

BEŞ HAZİRAN YOLCULARI

KAYNAKTAN DERYAYA
LEBİDERYA

BEŞ HAZİRAN YOLCULARI

Zulmün başmihmandarları, 12 Eylül 1980 Öncesinde olayalara "Dur."
Demiyor, daha da artmasını seyrediyordu.
Sokaklar, caddeler, okullar, kampüsler oluk oluk kan akıyordu.
Türk insanının kanı seyrediliyor, bu seyirden de büyük keyif
alınıyordu. Olgunlaşma bekleniyordu. Olgunlaştı.
Beşbin Türk insanının kanı ile olgunlaştı.
Kılıçkıran’la başlayan kervana daha nice nicelerini de alarak devam ediyordu.
Zulüm hizmetçileri 12 Eylül 198o Cuma sabahı turkuaz eylülleri zifir
karanlığa çeviriyordu...
Filistin askısı icat edilerek yeni modeller geliştirlmişti.
Kolalrından kayışları ile bağlanıp, askılarda bekletilenler yine bizim
insanlarımızdı. Gözler bağlanıyor, ayakların altına jiletlerle
dilimler açılıyor, nohut üzerinde yürütülerek tuzlu suya ayaklar
bağlanarak konuyordu...

Mustafam ah Mustafam... (7 Ekim 1980)
Kalemin kırılıyor... Sen; "Ben ölürüm ama benim bu kutsal davam
ölmeyecek." Diyordun. Kalemini kıranlar yıllar sonra; "Denge unusuru
olsun diye astık, suçsuz olduğunu biliyorduk, ama pişman da değiliz."
Diyerek beyanat veriyorlardı.
Açık açık cinayet işlediklerini net bir şekilde kamuoyuna utanmadan,
sıkılmadan ilan ediyorlardı...
Ahmet Kerse (31 Ocak 1983) Gaziantep’in yağız delikanlısı... Aynı
kervana dahil ediliyordu...
Cevdat Karakuş ( 4 Haziran 1981), Doğanşehirli can kardaşım... Anan o
garip anan senden sonra aklını yitirdi Cevdetim... Ben sana bunu reva
reva görenlerin senden sonra kolay kolay ölemediklerini, aldıkları her
nefeste "Ölüm." İstediklerini bildirmek için yazıyorum.
Ali Bülent Orkan, (13 Ağustos 1982) Ankara’nın Türkmen Beği, Cengiz
Baktemur, (2 Mayıs, 1982), İp yanlış takılıyor, dakikalrca can
çekişmesine göz yumuluyor, bu kahredici işkenye içlerinden birisi razı
gelemiyor... İp yeniden takılıyor... Ve son yolculuk... Fikri Arıkan
(27 Mart 1982), Ankara’nın Mert delikanlısı. İsmet Şahin, Paşakapı
Cezaevi’nde idam edildi... Halil Esdendağ, Selçuk Duracık, (5 Haziran
1983) 5 er dakika ara ile ard arda İzmir’den yolcu olanlar.

Selçuk Duracık ve Halil Esendağ’ın idam edildikleri 3 Haziran’da
radyodan duyuruldu. Ancak onlar gerçekte 5 Haziran’da idam edildiler.
Çünkü cezaevinden alınıp iki gün boyunca işkenceye tabi tutuldular!
Akıl almaz işkenceler... İnsanlık dışı, hayvanın bile hayvana reva
göremeyeceği işkenceler...
Selçuğun ve Halilin kefen için parası yoktu. Koğuşlardaki arkadaşları
aralarında para topladılar... Kefene yetmedi. Nevresimlerinden kefen
yaptılar

HALİL ESENDAĞ’IN KARDEŞİNE ATFEN İNTERNETTE BİR CÜMLE OKUYORUZ...
"ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE EVET DİYECEĞİM Kİ; HALİLİME İŞKENCE VE ZULMÜ
REVA GÖRENLER CEZALANDIRILSIN..." HADİSEYİ ARAŞTIRIYOR SORUYORUZ...
HALİL ESENDAĞ’IN KARDEŞİNİN ASLA VE ASLA ÖYLE BİR SÖZÜ OLMADIĞINI
GÖRÜYORUZ... HALİL ESENDAĞ’IN KARDEŞİ DİYOR Kİ;
Mademki 12 Eylül Zalimlerini yargılayacaktınız, neden yıllarca
beklediniz? Madem ki onlara da zindanı adres gösterecektiniz de; niye
bu kadar zaman durdunuz? Onlardan kaçtanesi yaşıyor... Mezarlarından
mı çıkarıp yargılayacaksınız... Halilim Kutsal makamında zalimleri
bekliyor...
O zalimleri Huzur-u Mahşer’de hesaba çekmek için bekliyor...
Ben sizin çıkardığınız, çıkaracağınız anayasa değişikliği ile
ilgilenmiyorum." Diyor...

Anam da BEŞ HAZİRANDA YOLCU OLMUŞTU...
MEKANLARI NUR OLAN BU KARDAŞLARIMIZI NE KADAR TANIYORUZ....

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Beş haziran yolcuları Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Beş haziran yolcuları yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BEŞ HAZİRAN YOLCULARI yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
abdurr
abdurr, @abdurr
6.6.2010 23:01:46
Cengiz Baktemur' a son arzusu soruldu. "Bir bayrak ve Kur'an-ı Kerim istiyorum" dedi. Kuran getirildi. Öptü üç defa başına koydu. Küçük de bir bayrak getirmişlerdi. Bayrağı göğüs hizasına kadar kaldırdı, ileri doğru uzattı ve "Ey benim şerefli bayrağım, Ben seni dalgalandırmak için çok mücadele ettim. ama gücüm yetmedi" dedikten sonra öpüp başına koydu. İdamıda işkenceyle oldu.

Kadir bey ; adli ilahi elbet bir gün tecelli edecektir.

Bu güzel yazınızdan dolayı teşekkürlerimi bildirir saygılarımı sunarım.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL