12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1329
Okunma

Çocukluk yıllarımın geçtiği köhne kahve köşesinde yıllar öncesinden duyduğum bir sözü halâ unutamadım : ’ Yahudi,kendi çocuğunu başkasının yanına çıraklığa verir ve kendi yanına da başkasının çocuğunu alırmış.’
Yahudilerin ticarette ne kadar başarılı olduklarını hepiniz duymuşsunuzdur. Yahudi, Ermeni, Alman,Rus ya da başkası ; faydalı olan özelliklerini almamızda bir sakınca var mı, olmalı mı sizce ? Bizden olmayan herkesin her özelliği haram, bizden olanlarınki helâl midir ?
Atalarımız dünyaya Osmanlı ahlâkını, terbiyesini, adaletini ve mertliğini reklâm etmişler. Bire karşı beş misli kalabalık ve güçlü düşman ile çarpıştığı cephede, yaralı düşmanını kurtarmak için kurşunların üzerine atılan bizim atalarımızdı. Elde ettikleri topraklarda insanların ırzına, namusuna, malına, diline ve dinine dokunmayan onlardı yine.
Günümüzde galiba bir çoğu kalmadı bu özelliklerin. Osmanlı ahlâkını ve adaletini galiba çalmış birileri. Dış dünyada artık dürüst, çalışkan ve adil olarak tanınmadığımızın farkında mısınız ? Başkaları bize özenmiş ve bizden değil olayını pas geçip almışlar güzel olan özelliklerimizi. Biz de onlara özenip, tam da yanlış olanları almışık.Giyimlerine,içkilerine,
kumarlarına ve hatta zinalarına özenmişik biraz da.
Gündemde otuz cana mal olan bir maden kazası var. Otuz can toprağın altında şu anda. Çocukları, aileleri, sevenleri ağıtlar yakıyor başlarında. En yetkili ağızın açıklaması ; ’ Maden kazaları bu bölgenin kaderidir. Bölge halkı zaten bu kadere ve kazalara alışık !’
Evet, her şey kader. Biz hiç tedbir falan almaya zahmet etmeyelim. Nasıl olsa yazılan kaderi değiştiremeyiz. Bu mu gerçekten bizim dinimiz ? İslâmiyetin kader anlayışı bu mu ? Bu kadar basit olduğuna inansaydım eğer ; yemin ederim ki dinimi reddederdim ben !
Fakat çok iyi biliyorum ki öyle değil . İslâm herkesin kendine göre yorumlayabileceği, beyinlerin devre dışı kalmasını, her şeyin kadere bırakılmasını emredecek kadar basit bir din değildir !
Gelelim yeniden Yahudi meselesine : Niçin kendi oğlunu yanına çırak almıyor Yahudi ? Çünkü ,kendi işi olduğu için, zamanında işe gelmeyecek, sıkıldığında çekip gidecek, gayretli çalışıp kendini yormayacak, maaş alamama korkusu yok, işten atılma korkusu yok. Bu şekilde işi iyi öğrenmesi, iyi bir meslek sahibi ya da ticaret adamı olması mümkün değil. Oysa başkasının yanında disiplinli olmak, çalışmak ve işten atılmaktan korkması gerekecek. Bu durumda çok çalışacak, disiplinli olacak ve iyi bir meslek sahibi olacak.
Ne ilgisi var demeyin . Çünkü çok ilgisi var. Tarafsız eleştirmenlerin ve gözlemcilerin yorumlarını okudunuz mu ? Dünyada maden kazaları minimuma çoktan inmiş. Yıllar öncesinden bizde de öyle. Ancak son zamanlarda sıkça olmaya başlamış bu kazalar.
Sebebi ise günümüzün hastalığı :Yandaşları koruma, kollama belâsı ! İktidar yandaşları hem kolay iş alıyor, hem de korunup kollandıkları için, güvenlik önlemlerini hiç önemsemiyorlar. İşte bu yüzden o protestolar. Korumacılık, kollamacılık birilerinin küplerini doldurup, bazılarını sefalete sürüklerken, diğer taraftan da canlara mal oluyor böyle.
Yakın zamanda iptal edilen et ithâl ihalesini takip ettiniz mi ? Nasıl da apaçık bir tezgâh vardı ? Uyanmayanın kalmadığını fark edip iptal ettiler.
Dürüst olanlar, ne kadar sevmeseler bile şu akıllı Yahudi’yi bir örnek alsınlar. İnadına kendilerinden olmayanlara versinler şu işleri de, adamlar korkusundan da olsa disiplinli olsunlar, güvenliğe önem versinler, kaliteye önem versinler, insanlık adına, ülke adına başarılı işler yapsınlar.
’Vay be ! Tezal’a bak ! Amma da Yahudi sempatizanıymış ! Ben zaten şüpheleniyordum ondan !’ demekte serbestsiniz. Hatta daha ileriye gidip ’One minute!’ çekin bana da.
Fakat unutmayın : Bu ülke bir gün yeniden doğacaksa ; benim gibi deli cesareti olanlar ve doğruları konuşmak uğruna kaybedecek hiç bir şeyi olmayanlar sayesinde doğacaktır !
Fikret TEZAL