35
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3564
Okunma


AKLIMDA KALANLAR
Günler öncesinden büyük bir heyecanla beklediğim, daha doğrusu eşim ile beklediğimiz o gün nihayet gelip çatmıştı. Bir Ankaralı olarak Ankara’da düzenlenecek ve ilk defa katılacağımız bu etkinlik bizi müthiş onurlandırıyor ve yapılacak güzelliğin içerisinde deryada damla olmak üzere yola çıkıyorduk. Öyle ki yolda araç kullanırken alışkın olduğum Ankara trafiğinin Kızılay’a özgü o keşmekeş yapısı daha bir üzerime gelir olmuştu.
Nihayet dostlarımla bir araya geleceğim mekâna gelmiştim. Arabamı park ederek eşimle el ele, kol kola yürüdüğümde duyduğum haz ve heyecanı sözlere anlatmamın mümkün olamayacağını düşündüğümden daha fazla dallandırıp budaklandırmak istemiyorum.
Organizasyonun yapıldığı mekâna geldiğimde kapıda sevgili Secaattin ÖZTÜRK ( Toynak ) ile karşılaştım. Kendisinin güler yüzü ve ev sahipliğinin tüm sevecenliği ile karşılaşmak beni son derece memnun etti diyebilirim. Hele ki hemen benden önce gelmiş ve birbirleri ile tanışıp kaynaşmış olan arkadaşlarımın yanına götürerek tanıştırma gayretini son derece takdir ettim. Kendisine orada ettiğim ve daha sonra da defalarca edeceğim gibi bir kez daha teşekkür ediyorum.
Organizasyonun dört dörtlük olmasını hiçbir zaman beklemedim ve böyle bir beklenti içerisinde değildim. Bu sebeple de çok fazla içerik ile ilgilenmedim diyebilirim. Bizim için birinci öncelikli konu orada dostlarımız ile tanışıp kaynaşmaktı çünkü. Ama çok uzaklardan gelen bazı arkadaşlarımızın da farklı beklentileri olduğunu, edebiyat adına paylaşımlarda da bulunmak istediklerini ve bu isteklerini pek de yerine getiremedikleri yönünde çok haklı serzenişlerine de şahit olmadım değil doğrusu. Şunu söyleyebilirim ki ben tüm bu olumsuzlukları da olağan görüyorum. Herkesi mutlu etmenin mümkün olamayacağı gibi her talebin de yerine gelmesi pek de kolay olamayacaktı. Tıpkı evdeki hesabın çarşıya uymaması gibi durumlar mutlaka yaşanırdı.
Ama öyle birşey vardı ki bu toplantıda tüm katılımcıların tüylerini diken diken ederek hasletlerimizi yeniden bizlere hatırlatmaya yetti de arttı bile. O küçücük yüreği ile bizlere aslında ne kadar büyük bir yüreği olduğunu gösterdi. Kimden mi bahsediyorum sevgili sarıkaya çiftinin kızları( artık bizim de kızımız) Allah o kızımızı milletimize bağışlasın. O akıcı Türkçesi ve okuduğu Çanakkale şiirine kattığı ruhu ile hepimizin gözlerini yaşartmayı başardı. Öncelikle onu yetiştiren aileyi kutladım sonra da yavrumu yanaklarından incitmeden öptüm. Boğazım düğümlü, gözlerim dolu dolu.
Burada kişilere hiç değinmek istemiyorum. Çünkü ismini zikredemediğim veya tanışma fırsatını yakalayamadığım için zikredemeyeceğim arkadaşlarım anılmamak nedeni ile alınacaklardır ki ben bazen bu tür organizasyonlara katıldığımda öyle oluyorum. Birbirlerini çok iyi tanıyan eski dostlar bir köşeye çekilerek yeni katılanları görmüyor bile olabiliyorlar. Ama ben hiç de öyle biri değilim. Hani övünmek gibi olmasın kendimi göstermenin ve tanıtmanın bir yolunu bulurum evelallah.:)))))) ( Burada Gülünecek ) Yine öyle oldu sanırım. İlk fırsatta eşimi alarak piste fırladım ve bir dans gösterisi, peşinden bir oyun havası ile bizi görmeyenlere de merhaba deyiverdim. Lanet olsun ki böyle bir kötü huyum var. Hani Çingeneleri küçümsemek için söylemiyorum. Kapı gıcırdasa kalkar oynarız. Ne yapıyım arkadaş Ankara’da Roman Mahallesine komşu ”Yenidoğan” çocuğuyum. Bu mahalleyi de bilen dostlarım vardır sanırım.
Çok güzel insanlar tanıdım. İnşallah bir sonraki buluşmamızda çok daha sıcak ortamları yaratacağız hep birlikte, el ele. Daha şimdiden o buluşmanın heyecanının içimde başladığını belirtmek istiyorum. O organizasyonu yapacak olan arkadaşıma da peşin olarak beni listeye yazmasını rica ediyorum. Tabi önce yaratanın hepimize o günleri göstermesi temennisi ile diyorum.
Ne, bir can arkadaşımın kitabını imzalarken kitabı armağan edeceği arkadaşımın ismini yazarken soyadı ile ilgili sakın “Ördek” olarak yazmayın esprisine gülmekten katıldığımızı. O arkadaşımın gözyaşlarını tutamayacak kadar gülmekten fenalaştığını, ne de keyifle içmek üzere hazırladığım rakıma koymak üzere garsondan buz istediğimde yan masadaki bir bayan arkadaşımın tuz var burada buyurun dediğindeki o nefis ortamı unuttum.
Hele ki bir büyük ustamız ( Müsaadenizle onun adını zikredeceğim) Sevgili Hilmi Can Hocam “Namı değer Türkmendağlı”. Hocam, varlığı ve duygusu ile bende büyük yer etti. Kendisi ile yapmış olduğum kısacık sohbet ondaki kocaman yüreği görmeme yetti diyebilirim. Onunla geniş zamanda doyurucu sohbetler etmek çok zevkli olacak sanıyorum ve bir sonraki buluşmamızda bu ortamı yakalamayı umuyorum.
Sevgili canlar, tanıştığım diğer arkadaşlarım sakın kendilerini unuttuğumu düşünmesin. Yazımın ilk bölümünde de belirttiğim gibi isim zikretmeyi pek sevmiyorum. Bir sonraki buluşmaya kadar hepinizi selamlıyor yepyeni dostluklar umudu ile saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Sevgi, mutluluk, sağlık ve bol kazançla kalınız. Bu kazanç sadece maddi değil manevi de olsun. Tıpkı o güzel paylaşımlarınız gibi.
Hepinizi çok seviyorum.
Cemil YILDIZ
26.04.2010