Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
MN
MNuriParmaksız

UNUTULMUŞ BİR ŞAİR: ASAF HÂLET ÇELEBİ

Yorum

UNUTULMUŞ BİR ŞAİR: ASAF HÂLET ÇELEBİ

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

4381

Okunma

Okuduğunuz yazı 31.7.2007 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

UNUTULMUŞ BİR ŞAİR: ASAF HÂLET ÇELEBİ


“Bir aynada bambaşka zamanlar gördüm
Geçmiş gelecek bir sürü canlar gördüm
Bazan da zamanlarla geçen ömrümde
Bir asra sığarmış gibi anlar gördüm”
Asaf Hâlet ÇELEBİ

Hiç unutmam bir gün bir öğrencim yanıma gelip:“Hocam, siz derslerinizde farklı tespitlerde bulunuyorsunuz, bu benim dikkatimden kaçmıyor. Geçenlerde, Asaf Hâlet Çelebi diye bir isimden bahsettiniz ve onun anlaşılamadığını söylediniz. Ayrıca, Behçet Necatigil hakkında da, şiiri ve sanatı çözümlenebildikten sonra gelecekte ismi en çok anılacak şairlerden birisi olacak dediniz.. Peki, ama bu isimler neden bugün çok fazla bilinmiyor?” diye sormuştu. Ona pek uzun olmamakla beraber bir izahat verdikten sonra şöyle dedim: “Sanatçı eserini meydana getirirken çok büyük sancılar çeker, düşünür, araştırır ve herkesten farklı olmaya çalışır. Bu noktadan hareketle “saf şiir”e ulaşanlar devrinde çok fazla anlaşılmazlar. Büyük şiirlere imza atan şairlerin şiirleri devrinde çok fazla anlaşılmaz; ancak üzerlerinden belli bir süre geçtikten sonra onların ne demek istediklerini anlayabiliriz. Gerçek şairlerin şiirleri devrinin hem estetik hem de sanat olarak biraz ilerisinde olan mesajlar taşır. Onların geleceğe dair yaptıkları göndermeleri biz ancak daha sonraları anlayabiliriz. İşte bu yüzden, bu iki isim bizde daha keşfedilmemiş bir cevher olarak değerlerinin anlaşılacağı çağı bekliyorlar.”
Günümüz şiiri içerisinde- her fırsatta- imgeyi ön plana çıkartanların, Asaf Hâlet’i bilmemelerine şaşıyorum. Hilmi Yavuz bir yazısında(1) “ ‘Anlam’ ile ‘İmge’ arasındaki bağıntı, Türkiye’de ilk kez, eğer yanılmıyorsam, Asaf Halet Çelebi tarafından dile getirilmiştir” der ve farklı düşündüğü noktaları açıklar. Tabi bunda biraz da edebiyat tarihçisinin suçu var. Şahsiyetler üzerine yazılar hep aynı şahıslar üzerine olursa, hep aynı kişilerden bahsedilirse Çelebi gibi cevherlerin üstündeki o toz tabakası bir türlü kalkmaz ve onların tanınmaları da gecikir.
Asaf Hâlet Çelebi, “ bir İstanbul çocuğunun son yüzyılda geçirdiği değişimi, kendi köklerine ve dünyasına bağlı kalarak şiirlerinde orijinal ifadelere kavuşturan ender şahsiyetlerden biridir.” (2) Şiirlerini ve edebi yazılarını, “Ses, Ağaç, Hamle, Yeditepe, Gün, Büyük Doğu, İstanbul” gibi dergilerde yayınlamış ve sağlığında üç şiir kitabı çıkarmıştır: He (1942), Lâmelif (1945) ve Om Mani Padme Hum (1953). Son şiir kitabında mistik temayüllerin ağır bastığı görülür. Özellikle Om Mani Padme Hum şiirinden dolayı onun Letrist (Harfçi) olup olmadığı tartışma yaratmıştır; ölümünden sonrada bu mesele yazılara konu olmuştur. (3) Bunlar dışında Mevlâna (1939) ve Molla Câmi (1940) adlı incelemeleri dikkate şayandır. (4) Fransızcayı ve Farsçayı iyi bilen, Mevlevi kültürüne aşina olan ve İslam tasavvufuna, Şark, Garp ve Uzakdoğu Mistiğine hâkim kültürüyle Asaf Hâlet, kişilik özellikleriyle tam bir İstanbul “Çelebi”sidir.
Asaf Hâlet’in şiirlerinde, çocukluğunda dinlediği masalların, unutamadığı rüyaların ve bazı hülyaların etkili olduğu görülür. Sanki geçmişi halde yaşayan romantik bir şairdir. (5)
“Her gün
karışık rüyalar görürüm
sincabi uykularda
hayaller belirir
... kaybolur
En son gördüğün yüz
benim olsun
en son benim uykumda uyu
Rüyaların sonu geliyor galiba
uyanılmaz uykulara dalmak istiyorum” (6)

Mehmet Kaplan, Asaf Hâlet’in şiirinin “kuvvetini dil, şekil ve ahenkten çok, psikolojik muhtevası ile hayal ve masal unsurlarından” (7) aldığı kanaatindir. Bu her şiiri için doğru olmasa da kabul edilebilir bir görüştür. Birçok şiirinde de, asonans, aliterasyon, tekrarlar ve kafiyeden özellikle de edebi sanatlardan yararlandığı görülür. Şiirlerinde bir şekil endişesi olmadığını söylemek yanlış olur. Mısraların alt alta dizilişi bile farklıdır onun şiirinde:


Zamanlar içinden göçtüm
Duvarın taşın içinden geçtim
Dağı taşı bıraktım
sana geldim

“Sabahın sevinci içimde
Bayramın sevinci içimde
Katar
Katar içinde
Gözüm açık
gözüm kapalı
gözüm kapalı
Götür beni
Götür” (8)
Edebiyatımız şair yönünden her devirde zengindir; ancak şairlerin poetika yayınladıklarına – eleştirilerden çekindikleri için herhalde- pek şahit olmayız. Asaf Hâlet şiirleri hakkındaki eleştirilere İstanbul dergisinde yazdığı “ Benim Gözümle Şiir Davası” adlı altı yazıyla cevap vermiştir. (9) Şiir görüşleriyle dikkatleri üzerine çeken Asaf Hâlet’in, Necip Fazıl’la da ortak bir yönü vardır. İkisi de poetikasını hadis-i şeriften hareketle açıklamaya çalışmıştır. Asaf Hâlet’in , Necip Fazıl’la ilişkisi Ağaç (1936) dergisinde yayınladığı yazılarla başlar ve o yıllarda herkes Necip Fazıl’dan uzak dururken, o bu dostluğu ölünceye kadarda devam ettirir. Necip Fazıl da Çelebi’nin şiirlerini ölümünden sonra yayınlar ve yıllar sonra arkasından Bâbıâli’de şöyle yazar: “ İstanbul efendisi”, “güzel ve çirkini tayinde usta”. (10)
29 Aralık 1907’de doğan Asaf Hâlet’i, 15 Ekim 1958’de,51 yaşındayken, kaybederiz. “Şuuraltının ve Metafiziğin Şairi”nin mezarı, Beylerbeyi, Küplüce Mezarlığı’ndadır.

NÛRUSİYAH

bir vardım
bir yoktum
ben doğdum
selimi sâlisin köşkünde

sebepsiz hüzün hocamdı
loş odalar mektebinde
harem ağaları lalaydı
kara sevdâma
uyudum
büyüdüm
ve nûrusiyâha ağladım

nûrusiyâha ağladığım zaman
annem sûzudilâra idi
ve babam bir tambur
annem süstü
babam küstü
ama ben niçin hâlâ nûrusiyâha ağlarım
nûrusiyâaah
nûrusiyâaahhh


ŞİİR GÖRÜŞLERİNDEN SEÇMELER
“Âlim nasıl bu görünen, maddeden ibaret olduğunu sandığı kâinatın sırlarını izâha çalışıyorsa, sanatkârda kendi zaviyesinden ideal bir kâinatın izâhını yapmak sevdasındadır.”
“Şiir kelimelerin bir araya gelmesinden hâsıl olan büyük bir kelimeden başka bir şey değildir.”
“Anlam izafi bir mefhumdur. Bir gazete havadisini, bir riyaziye meselesini, bir insanın hislerini anlamak büsbütün başka şeylerdir.”
“Hayatı tanımaya başladığımız ilk intibalar bizde daima müessir olmuşlardır. Biz onlardaki hikâyeyi unutsak bile o hikâyelerin benliğimizdeki bıraktıkları bu ilk intibaların tesirleri zail olmazlar.”
“Şiirde vuzuh, şairin kudretine olduğu kadar okuyucusunun da ruh imkânlarına, anlayışına, irfanına ve hüsn-i niyetine bağlı bir keyfiyettir.”
“Her şiirin şekli, sedaların arabeski o şiirin vermek istediği umumi havayı en mükemmel şekilde temin edecek olandır. Şu halde buna göre ne kadar şiir varsa o kadar da şiir olması icap eder.”
“Şiirde şekil denince sadece ses ahengini değil, fakat şiir kompozisyonunu da kasdediyorum.”
“Hece ve aruz kalıplarına bağlanmadan, hece sayıları ve hecelerin kısalığı ve uzunluğundan mümkün olduğu kadar istifade edilebilir ve içi musiki dolu kelimeler seçilebilir.”
“Şiir bütün varlığını musikiye borçlu olmakla beraber komşu sanatlar arasında bünyesine en uygun olanın yine musiki olduğuna, musikinin ifade bakımından çok yardımı oluğuna inanmaktayım.”
“Vezinsiz ve kafiyesiz kelimelerle mükemmel bir musiki yapılabilir. Bu mesele ancak bir doz meselesidir, çok ziyade kullanılır ve yerinde yapılmazsa ziyanlı olur.”
“Şiir bize tıpkı hayatta olduğu gibi müşahhas malzeme ile mücerret bir âlem yaratır.” (11)



KAYNAKÇA
1-Hilmi Yavuz, “Şiirde İmge ve Anlam Aynı Şey mi?” Zaman Gazetesi, 08.10.2003
2-Mustafa Miyasoğlu, Asaf Hâlet Çelebi, Kültür Bakanlığı Yayınlar, İstanbul 1994, s. 11.
3- Abidin Emre, “Letrizm (Harfçilik)”, Türk Dili Dergisi,Ocak 1981,Sayı:349
4-Asaf Halet’in Diğer Eserleri: Mevlâna’nın Rubaileri (1939), Konuşulan Fransızca (ders kitabı) (1940), Eşrefoğlu Divanı (İnceleme ve Metin) (1943), Seçme Rubailer (İnceleme ve Derleme) ( 1944), Buddha (Pali Metinlerine Göre-İnceleme ve Seçme Metinler) (1946), Les Roubaiat de Mevlâna Djelal-eddin Roumi ( Fransızca- Paris’te basılmıştır) (1950), Divan Şiirinde İstanbul (İnceleme ve seçme şiirler ) (1953), Naima ( Hayatı, Sanatı, Eseri) (1953), Ömer Hayyam ( Hayatı, Sanatı, Eseri) (1954), Mevlâna ve Mevlevilik ( 1957). Mustafa Miyasoğlu, Asaf Hâlet Çelebi, Kültür Bakanlığı Yayınlar, İstanbul 1994, s. 36.
5-Mehmet Nuri Yardım, Unutulmayan Edebiyatçılarımız, Nesil Yayınları, İstanbul 2004, s.169.
6-Rüyalar, Yeditepe Dergisi, 12 Ocak 1959
7-Mehmet Kaplan, Şiir Tahlilleri II ( Cumhuriyet Devri Türk Şiiri), Dergâh Yayınları, İstanbul 2004, ( 13. Baskı), s.173.
8- Sen, Büyük Doğu Dergisi, 21 Mayıs 1954
9- İstanbul Dergisi, Temmuz –Aralık 1954
10- Mustafa Miyasoğlu, Asaf Hâlet Çelebi, Kültür Bakanlığı Yayınlar, İstanbul 1994, s. 14.
11- Mustafa Miyasoğlu, Asaf Hâlet Çelebi, Kültür Bakanlığı Yayınlar, İstanbul 1994, s. 121-156.

Mehmet Nuri PARMAKSIZ

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Unutulmuş bir şair: asaf hâlet çelebi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Unutulmuş bir şair: asaf hâlet çelebi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
UNUTULMUŞ BİR ŞAİR: ASAF HÂLET ÇELEBİ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Filiz Şahin.
Filiz Şahin., @filizsahin-
8.3.2013 08:55:58
forumlarda bulamayıp forum açtım ama incelerken de sizin yazınıza denk geldim
emeğinize sağlık
VE YAZINIZI İMZANIZ MUKABİLİNDE FORUMU MA TAŞIMAK İSTİYORUM, İZİN VERİR MİSİNİZ?

Filiz Şahin. tarafından 3/8/2013 3:02:45 PM zamanında düzenlenmiştir.
Arzu Altınçiçek
Arzu Altınçiçek, @arzualtincicek
1.8.2007 14:51:08
Bilmemek ayıp değil derler...

Dört-beş sene önce Sn.Yaşar Bedri ustadımla yaptığım röportajda bana sordu : - hangi şairleri okuyorsun ?
-ben şairleri bilmem, elime bir şiir gelirse okurum öyle isimler üzerinde kitaplara yönelmedim dedim. Olur mu öyle demişti.

sana reçete yazayım dedi, şaşırdım. Elimdeki kitap ayraçını çekti, ilk gördüğü boşluğa önce Asaf Çelebi'yi yazdı, Hazerfen Çelebi'Yi biliyorum ama Asaf'ı bilmiyorum demiştim. Gül sen gül dedi...11 isim yazdığı ayraçı katladı defterimin arasına koydu, bunlar okunacak dedi...

ilk başta çok zor geldi tabi söz konusu isimlerin kitaplarına ulaşmak. Nette tabii ki var şiirleri ama kitap ! olmalıydı.

Bir şekilde buldum, okudum, okudum... önceleri çok basit ya da anlamsız geliyordu malum yeni Türkçe'ye daha yatkınız, hani hemen okuduğumuz anlaşılmalı ama Yaşar abi dedi Osmanlıca sözlük al, şiir yazacağım diyorsan muhakka bulundur bu sözlüğü dedi. Kitap ve sözlükle şiir okunur mu :) hem de nasıl.

Şimdi yazımdan biraz uzaklaştım açıkçası araştırmalara başladım. Zira şiiri yazmak başka şiiri bilmek başka. Daha 2 aylık araştırma yapan biri olarak maalesef şiir hakkında daha ş harfinin altındaki noktada olduğumu anladım.

Net ortamı şiirileri üretime bağlattırıyor sanki, hep yazılsın, niteliği-niceliği sıralamada yer almıyor. Bendeki gibi çoğunluğumuzdaki tembel hastalığı az okuyup, çok yazan olmak.

Antalya'da ki toplantıda gürültü içinde bir çok dediğinizi kaçırmıştım...Radyo programlarınızda olduğu gibi sayfanızda da yeni bir şeyler öğrenebildiğim için çok teşekkürler.

Böylesi paylaşımlarınızla bizlere ışık tutmanız dileğimdir.

sevdiğim bir Asaf Halet Çelebi şiiriyle noktalayayım.

"ADIMI UNUTTUM"

adımı unuttum
adı olmıyan yerlerde
ne in
ne cin
ne benî âdem

zamanlar içinde
kuşlar uçuyor
kervanlar geçiyor
bir iğne deliğinden

çarşılar kuruluyor
sarayları oyuncak
insanları karınca şehirler
zamanları gördün mü
bir iğne deliğinden

adımı unuttum
adı olmayan yerlerde
geçip gidenlere bakarak



Saygılar



Altincicek tarafından 8/1/2007 11:18:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
zeki ersoy
zeki ersoy, @zekiersoy
31.7.2007 13:35:41
güzel çalışma olmuş teşekkür ederim.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL