25
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2357
Okunma

kurlarım;
Biliyorum sizleri çok ihmal ettim. Ama beni bağışlayacağınızı umarım. Bir süredir ne yazı ne şiir yazıyordum. Ruhum bir serkeşlik içinde yalpalanıyordu. Sempozyumlara davet ediliyor güzel insanların güzel yüreklerinde yer ederken yeni yeni dostların tebessümleriyle mutlu oluyordum.
Bugün gene mutluyum hele ki sizlerle beraber olmak beni çok ama çok mutlu etti. Artık bir şeyler yazmam dostlarımı daha fazla ihmal etmediğimi göstermek, anlatmak istedim. Uzun zamandır düşünüyor, hayat hikâyemi yazmayı istiyordum. Ama günlük güneşlik bir hayat hikâyemde yoktu hani. Çocukluğum ve gençliğim masal ülkesi gezegenleri gibi geçti. Genç kızlığımın saf ama çılgın sevdasına tutulmuştum Sevdiğim sevildiğime inandığım ilk eşimle de evlenince benden mutlusu varmıydı acaba.
Ana baba evinden çıktıktan sonra hayatla nasıl mücadele ettiğimi, her gün ve saatin bir roman olacak ızdıraplarını yazacaktım. Düşüncelere dalmış, kalbimde bin ızdırap, ellerim titreyerek yazmak veya yazmamak arasında gidip geliyordum. Hayatımı anlatırsam ben de okuyucularım da çok üzülecektik. Sevdiğim erkeğin senelerce nasıl ızdıraplarıyla beni esir ettiğini, doğruların içinde her şeyi yazacaktım. Kalbim kanarken nasıl mutluluk maskesi taktığımı
Anlatacak, hüzün yağmurlarının buz gibi sularında nasıl ıslandığımı anlatacaktım. Baktım kalbim doldu taşıyor. İsyan ediyor. Biliyorum diyeceksiniz ki çok geç neden o zaman isyan etmedin. Neden demek çok kolaydır işte. O zamanın şartlarını bir bilseydiniz belki de sabrımdan dolayı beni taçlandırırdınız kim bilir
Ben size 1960 – 1977 yıllardan bahsediyorum.
Gencecik bir kadındım işte. Gönlümün tüm çılgınlığınla sevdiğim erkekle evlenmiştim. Gözlerim hiçbir şey görmüyor, etrafıma en güzel gülücükleri saçıyor bende daha mutlu kadın yoktur diyordum. Daha ilk yılda aldatıldığımı anladım. Bu tam da ilk kızıma hamile olduğumu anladığım gün aldatılmış olduğumu da öğrendim. Bütün dünyam yıkılmıştı. Tüm ayrılmak isteklerim geri çevrildi. Evlenmek kolaydı ama ayrılmak ne kadarda zordu yarabbi.
İnkâr etmek olmaz. Kızımız beni o kadar mutlu etti ki eşimin ara sıra yaptığı kaçamakları görmüyordum bile. Üç yıl çok mutlu oldum. Kızım dı canıma candı, bana yoldaştı. Gözlerim kör olmuştu. Ta ki hakikat yüzüme çarpana kadar, bir kırbaç şaklamıştı yüreğimde. Sol yanım kanar olmuştu artık. Bir insanın yaşadığı yaşayacağı, yaşaması olanaksız acıları o zaman çektim. Kan kustum kızılcık şerbeti içtim dedim. Izdırapların deryasında boğuldum. Zorlada olsa tekrar su yüzüne çıktım. Ömrümün on yedi senesini heba ederek tüm zorlukların, acı ızdırap fırtınalarının ardından ayrıldım.
Sizlere aradaki üzücü hadiseleri anlatacak değilim. Ama bu yazıları bugün sımsıcacık bir odada yazarken bile sırtım buz kesiyor. Düşünürsem çıldıracağım diyerek hayatımı yazmamaya karar veriyorum.
Aaa bakın benim 47 yıllık bir arkadaşım MSN ye gelmiş bana merhaba diyor. Ben 22 yaşımda iken o 14 yaşında ortaokula giden yaramaz bir çocuktu işte. Öğretmen oldu evlendi çocukları oldu hala arkadaşız. Hem de tüm ailesi ile.
Ooo benim için neler söyledi neler hemen size de iletiyorum işte. Biliyor musunuz oh be dedim moralim düzeldi.
Gülay sen daha gençliğinde, dünyalar güzeli, narin sevecen, insana huzur ve güven veren, bir delikanlının rüyalarını süsleyecek, erişilmesi zor, çok yükseklerdeki bir dalda açan nadide bir çiçek gibiydin.( Vay be)
Hayatın meşakkatlerine göğüs geren, zorluklarına aldanmayan, gülüp geçen, sıkıntısı olsa da dışarıya belli etmeyen, hep gülen, her şeye tozpembe gözlüklerle bakıyor hissini veren seven hep seven, insanları kırmaktan korkan nadide bir çiçektin işte. Allah Allah ben neymişim be abi diyeceğim geldi vallahi.
İşte benim sevgili okurlarım mutlu mutsuz hayatımdan mini minnacık bir dilim sundum size. Bir gün de baba evinde ki mutluluğumuzu anlatırım dinlemek isterseniz tabii. Sevgilerinizi yüreğime kilitledim. Tüm sevgilerimde sizlerle.
Gülay Somer Birkl