- 619 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sudaki Balıklar
Sudaki Balıklar
802.doğum yıl dönümü . Kutlamalar ve çeşitli etkinlikler yapılıyor ülkemizde ve bütün dünyada . Mütefekkir , düşünür ve devrinin tasavvuf önderi olarak O ‘ nu anlamak ve anlatmak için .
“ -Şems-i Tebrizi ‘ nin yanından geliyoruz ! Şimdi de Mevlana ‘yı ziyaret edeceğiz ! “ diyor telefondaki dostun sesi . Ayten ve Melek sağolsunlar bir telefonla beni Ordu ‘ dan Konya ‘ ya ışınlamış oluyorlar bir anda .
Şu ışınlanma olayını ne zaman gerçekleştirecek bilim dünyası bilmiyorum ama galiba gönülden gönüle o görünmez titreşimleri araştırarak işe başlasalar isabet ederler . İşin sırrı Hz. Mevlana ‘nın dediği gibi gönül ‘ de yatıyor beklide . Gönüllerden gönüllere görünmeyen bir köprüden söz ediyor ya ! İşte ipucu . Köprüden geçmek kalıyor geriye .
Beni bulundukları ortama dahil eden dostların sesi ile , düz yolda giderken ayağım bir şeye takılıyor gibi sendeliyorum ruh alemimde . “ Mevlana “ ve “ Şems “ hakkında bildiğim ve duyduğum , iç dünyamda onlara dair ne varsa sarıp sarmalayıp içimde şekillendirdiğim o sevgi yumağı içimde çözülmeye başlıyor ve akabinde gözlerime hücum eden yaşların akmasını engelleyemiyorum . Hala ferman ferman ulaştırıyorlar mesajlarını yine o gönül sultanlığından hakiki manada sevgiyi , aşkı arayışı hiç bitmeyen kırık dökük gönüllerimize .
Israrla sadece insani (hümanist) boyutta ele alınarak incelenen ve kabul gören Hz. Mevlana asırlar öncesinden bütün dünyadan şikayetçi oluyor şu sözleri ile sanki bugünkü gündeme bir cevap verircesine .
“ BEN YAŞADIKÇA KUR’AN’IN BENDESİYİM.BEN HZ.MUHAMMED MUSTAFA’NIN(S.A.V)YOLUNUN TOZUYUM.BİRİ BENDEN BUNDAN BAŞKASINI NAKLEDERSE.ONDAN DA ŞİKAYETÇİYİM.O SÖZDEN DE ŞİKAYETÇİYİM. ”Hz,Mevlana Celaleddin-i Rumi(k.s)
Hani şu üç hisseli , ineğin pisliğinde fareyi kediden saklama hikayesi vardır bilirsiniz . Babamın aile meclislerinde sıklıkla anlattığı bu hikayenin Mesneviden olduğunu ben son zamanlarda öğrendim . Bu da şu demek oluyor ki aslında ismiyle olmasa bile hikayeleri ve sözleriyle O hep bizimleymiş . Balığın içindeki denizden habersiz olması gibi biz de haberimiz olmadan Hz. Mevlana nın hikayelerinden besleniyormuşuz meğer . Şimdi bunların farkına varmak da biraz balığın sudan çıkıp denizin farkına varması gibi bir şey galiba .
Koskoca bir eğitim sisteminden geçtik iyi kötü . Geriye dönüp baktığımda gözümün önüne , televizyondaki sunucunun yakınarak söz ettiği gibi , Mevlana ‘yı “sumo güreşçisi” gibi , 40-50 yaşlarında gösteren sarıklı , kavuklu resminden başka bir şey gelmiyor neredeyse . Haksızlık etmeyeyim bir de “ ya Mevlana “ diye bir müziğin yankıları var kulağımda . Ama gönül dünyama yaşadıklarıyla , hikayeleriyle , şiirleriyle , sözleriyle daha yeni yeni teşrif ediyorlar . Hakiki Aşk ‘ ın sultanlarını baş köşede ve hak ettikleri gibi ağırlamak düşüyor şimdi bana da herkes gibi .
O üç hisseli hikaye ;
“Ormanın birinde sürekli diğer hayvanlara musallat olan bir fare yaşamaktadır. Fareden çok çeken hayvanlar günün birinde toplanır ve ondan kurtulma görevini "ezeli düşmanı" kediye verir. Farenin peşine düşen kedi onu bir ağacın altında olacaklardan habersiz beklerken görür, usta bir avcı gibi sessizce yaklaşır arkasından. Pençesini kaldırır, ama kedinin gölgesini gören fare şimşek hızıyla fırlar. Hızlı bir kovalamaca sonunda düz bir ovaya gelirler. Sağına soluna bakan fare kaçacak yer olmadığını görür.
Tek çare, düz ovanın ortasında yalnız başına otlamakta olan inektir. Nefes nefese ineğin yanına doğru koşar ve başlar yalvarmaya. Fareden az çekmeyen inek önce yardım etmek istemez ama yalvarmalarına fazla dayanamaz ve onu saklamaya razı olur. "Peki, peki. Uzatma da geç şöyle arkama" der inek. Fare arkasına geçince inek pisliğini üzerine bırakır. Fare pisliğin içinde kaybolur, ancak dik kuyruğu dışarıda kalmıştır. Kuyruğu gören kedi hemen ineğin yanına gelir. Kuyruğundan tuttuğu gibi fareyi pislikten çıkarır ve oracıkta yer.
Bu hikayeden çıkarılacak üç hisse :
1. Üzerinize her pislik atan düşmanınız değildir.
2. Sizi pislikten çıkaran herkes dostunuz değildir.
3. Boğazınıza kadar pisliğe gömülmüşseniz, kuyruğunuzu fazla dik tutmayın.”
YORUMLAR
Bu hikayeden çıkarılacak üç hisse :
1. Üzerinize her pislik atan düşmanınız değildir.
2. Sizi pislikten çıkaran herkes dostunuz değildir.
3. Boğazınıza kadar pisliğe gömülmüşseniz, kuyruğunuzu fazla dik tutmayın.”
gülümsüyorum:)
yüreğinizin güzelliklerini bizimle paylaştığınız için teşekkürler.sevgiler saygılar.