- 683 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KOR ARABA / ARDAHAN ÖYKÜLERİ (50)
( Birinci Kısım )
Kor araba, namı diğer kağnı. Köyün bayırına çıkıyor.
Koşulmuş öküzler; mennun hallerinden yürüyorlar. Kor arabanın sahibi banda ve furuç telislerini çektiriyorum diye seviniyor. Öküzlerin bir şeyi taşımaktan haberi yok. Kağnının sahibi: Banda ve peynir değiştireceğini ve üzerinden hayli kazanç sağlayacağını düşünüyor.
Teker üzerinde giden, yürüyen kağnı, peyniri bilmez. Bandayı yiyemez. Her şey kendi halinde, kendi derdinde.
Kor araba, İsa’dan evvel dönüyor teker üstünde. Kor araba daha evvelini Üç bin yıl ileri götürmeyide beceremez. Beş milenyum dersek Kağnının ömrüne, Milattan önce beşbin yıl eder. Kaç öküz çekmiştir, Kor arabaları. önceki öküzleri bilemeyeceğimiz gibi koşduğu öküzlerden mennun bandacı da öküzlerinin " ne kadar öküz gelip, geçmiştir’i." bildiklerine emin değil.
Teker kaç yıldır dönüyor? Onu da bilmez kimse?
Teker hızla dönmeye başladı. Tekerin şini tavada yağın ses vermesi gibi çıtladı. Öküz, kamçıyı yedi sırtı hoyladı. Hayvan gevişine devam ederek, Hızını artırdı. Teker dönüyor. Bandacı tekerin sağa döndüğünü gördü. Öküzün sırtına vurduğu kamçıdan gözünü kaçırdı. Konuyu değiştirdi. Zihnine çelme atabiliyordu..
"Teker dünya gibi batı taraftan başlayıp doğuya dönmüyor." diye düşündü. Vida açmıştı. Süt makinasını yaparken vidayı saat yelkovanın yönünde açmıştı. Teker de sağa dönüyor. Saat gibi. Güneş gibi... Dünya vida yönünde dönmüyor ters saat yönünde döner.
" Tüm sözcükler tükendiğinde insan insanı anlayabilir."
Tekerlek hep, boyuna dönüyor. Bayırı- yokuş yukarı döne döne çıkıyorlar. Bandacı, öküzler, telisler, telisdeki furuç ve bandalar.
Bu yokuş, yukarıya vire vire yukarıya uzanıyor. Bitmesini beklemek umulur, umutsuzluğa karşı...
Teker dursa. Yol yeriyip durmuyor. Öküzler durmasa. Gün ileri gidiyor. Akşam geliyor. Dünya fırlanıyor. Ay fırlanıyor. Tekerin bağlandığı öbür teker ile ikisi; mazıyı çevirip, arabayı ileri götürüyorlar.
İsimlendirmek, öldürmektir. Kim demişse güzel söylemiş. Kavramlaştırmak ve adlandırmak. Bir yerde, nefes alıp-veren şeyleri, soluksuzlaştırmaktır. Gördüğünü: gözün içine baktırıp seyrettirmek, ayna da gibi...En iyisi..
Canlılığını yitiren aktarma yerine, gördüğünü, gönlünden geçenler gibi gönlünce anlaması ötekilerin...
Kelime sınır çekiyor. Oysa oluş çok başka bir şey.
Atonel müzikteki isimlendirmenin dışına çıkma; İkinci yeni şairlerinin isimlendirmeden sarf-ı nazar etmeleri; Öykülerimizi süsleyen formları bozma ile bir tutulabilir...
Bandacıya, iki çocuk soru sordu:
- Amca, Kor arabanın tekerinin ağaç iken ismi neydi?
- Arabanın arkasın da eyleşmeyin e bele öne gelin cevap verem. Ağzın yiyem! Banda manda almıyesiz!
- Benim ismim Cemo, bunun ismide Ziko. Kor arabayı belleyeceğiz de ona sebeb soruyoruz.
- Ola, ben bilmesem! Kim bülür ki?
- Ondan soruyoruz...
- Benden iyi kim bilirse şart olsun, it olur çenkürürüm!..
- Yok dayı, haşa ne münasebet...
- Yok, yok, bu kadar iddaalıyım yegen can!..
Monolog değil diyalog sürerken, acaba bayır bitmiş midir? Bayır sona erip düz’e ermiş midir? Bunu düşünebiliriz!..
Sisifos Efsanesinin tersine bizim kor araba yokuşa çıktıkca yeni yokuşlarla karşılanıyordu. Bir çift öküz koşulmuştu, onlar da umur etmiyordular: Yokuşlara....
Ziko:
- ...Daha ormanda iken bu ağaçlara maran diyorlar. Yapıldıktan sonra?..
- Eşekoğlu benlen kafa mı buliyersin? Teker denir. Anlayışın kıt mı senin?
- He dayı... haklısın. Tekerin ağaçken adı ne onu sormuştuk sahi?..
Çocuklar; bandacını verdiği sulu banda’dan yediler. Ayrıca telisden çaldıkları birer bandayı da yediler. Adam bandaların uzun yenilmelerinden şüphe etti. " Günahlarını almayım belki çocukların yeme adeti böyle uzundur." dedi.
Çocuklar maranı öğrendiler. Gözlerini tekerin üzerinde değişip duran iki şerite kaydırdılar. Şeritler bir: "H" harfinin iki direği gibi duruyor.Sonra şeritler aniden, değişiyor.. Bir de: Teker dönünce. "Z" harfinin yatay, üstüste iki çizgisi gibi duruyordu.
Çocuklar da şeritleri; harflere benzetmişdiler. Z, harfi,eğik çizgisi düşmüş haliyle çevriliyor, H harfine, dik çizgilerin ortasındaki kısa yatay çizgisi düşmüş haliyle dönüşüyordu...Çark dönüyordu. Yol bitmiyordu. Yokuş dan sonra gine yokuş son bulmuyordu....