KALBİNİN TUZUNA BANDIRAYIM
Muzlu bir pasta tadında başladığımız hayatımızın en güzel dilimlerinin tadını çıkarırken karşılaştığımız limoni tavırlardan usanmış güz soluklu akşamlarımda kaşıdığım gönül temrenlerinden sızan cerihalarım ruhumu kirletir.
Aşina gözlerde aradığımız samimi dostlukların hatırına katlandığımız rutubetli kara gecelerin mandalına astığımız ıslak yanaklarımızı Fırat’ın bağrından kopan Murat misali gözpınarlarımız sularken mutluluk tohumları serptim toprağa ay karanlığında.
Filizlenen her başakta yeis bataklığından ümidin huzur veren kollarına doğru savrulurum.
Ruhumun poyrazlarıyla talan olmuş saçlarımın saçaklarından sarkmış yabani sarmaşıklar bir örümcek ağı gibi sarmalarken bedenimi; dişi yarasalar yuvalarını kurup karanlık alemlerin vesveselerini üflerler mor akşamlarıma.
Kırkikindileri yağmurlu geçen günlerimin sabahlarını sisli yarınlarım doldururken, yıldızsız akşamlarımın yalnız geçen demlerini odun alevinde demlenmiş üç beş bardak demli çay dumanı doldurur.
Hüzünlü bir bestenin dem tutmuş tadında mazinin güzel hatıraları arasında dolaşıp yeniden yaşanılası anların yad edildiği zamanlarda kulaklara çalınan bir busenin ayak seslerinden izini sürerim.
Avuçlarımı kanatan yürek kırıklarımdan bir parça getirdim yüreğine. Kalbinin mendiline sar yüreğimi sımsıkı, gözyaşlarıyla yıkadığın. Kanayan yaralarıma merhem ol yeniden ve sen yüreğinin kokusunu üfle bedenime. Nefesin bedende can olsun, ruh olsun yeniden mis kokulu.
Kalbinin tuzuna bandırayım ekmeğimi. Ruhumun gıdası, yüreğimin sancısı olasın. Şafağımda doğan güneş, önümde mihrabım, burcumda dalgalanan dalga dalga bayrağım, hanemde bereketim, gerdanımda gözyaşım, zifiri karanlıklarda dolunayım ol.
Kumru, Nisan 2009
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.