Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
perihan reyhan ALKAN
perihan reyhan ALKAN

ÇATI KATINDAN BODRUMA!!!

Yorum

ÇATI KATINDAN BODRUMA!!!

8

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

718

Okunma

ÇATI KATINDAN BODRUMA!!!

ÇATI KATINDAN BODRUMA!!!




Yine minik bir öyküyle başlayacağım paylaşımıma. Çatı katında oturmakta olan biri, bir gün sıkılıp, binanın bodrum katına taşınır. Ziyaretine gelen dostları şaşırır: Yahu, çok güzel bir evin vardı, hele ki o manzaranın harikuladeliği, bırakılır mı o ev, ne işin var bu bodrum katında? Üstelik pencereler tavana yakın, hiçbir yer görmüyor, gökyüzünü bile göremiyorsun, önünde koca bir duvar.

Açıklar o kişi bu garip görünüşlü hareketini: Orada evim çok güzel ve rahattı, manzara da öyle, çok mutluydum huzurlu, ama hep bir eksik vardı. Hep kendikendinelikti yaşamakta olduğum. Dostları ziyarete gitme, hatta dışarı çıkma gereği duymuyordum o rahatlık ve manzaranın büyüsünde. Oysa şimdi çok daha mutluyum, çünkü sıkılıyordum bu evde, dostlara gereksinim duyup, ziyaretlerine gittim, davetler düzenledim. Şimdi evim her gün gelen gidenle dolu ve ben çok daha mutluyum. Anladım ki o eksik insan sesi, insanlarla paylaşılabileceklerin yoksunluğuymuş. Ve yine anladım ki, hiçbir şey insanın yoksunluğunu ve verdiği hazzın eksikliğini gideremiyor, tutamıyormuş yerini.

Bu öyküyü anımsayınca, kendi kendikendineliğimi bir kez daha duyumsadım. Bodrum katı da yok bu binada. Öylesi bir ev bulup, taşınsam mı diye düşündüm bir an. Ama yok, değişmez hiçbir şey. Öyle yaşam biçimi, mekân değişimiyle falan olacak şey değil. Günümüzde bir şeyler değişti, ama ne?

Ne oldu o dostluklara, komşuluk, arkadaşlıklara, niye böylesi değişim, neyin kaçışı bu herkesi böylesi boğucu yalnızlığa düşüren? Bu telaş bu hırs ve kopuş bir takım değerlerden? Oysa eskiden komşunuzun pencereleri açılmazsa bir iki gün, kapısının sesini duymazsanız merak eder çalardınız kapısını, ne oldu bir problem mi var diye. Hastaysa hemen çorba yapar, götürüp içirirdiniz, ya da bir çay, bir ıhlamur. Akşamına yemeğinizi bölüşürdünüz, çoluğu çocuğu sıkıntıya düşmesin diye. Bir sıkıntı, bir sorun varsa ve imkân dahilindeyse çözümü, elinizden gelenin fazlasını yapardınız hatta. Düğünü mü var, kızın çeyizi mi tamamlanacak, gelen misafirlere yemek, yatacak yer mi sorun, açıverirdiniz evinizi. Ama şimdi herkes tedirgin herkes kuşkulu. Ne odu bize niye kaybettik bu değerleri?

Bu sorgulayış 18 yıl öncesine götürdü beni. Ankara’daki evime ilk taşındığım aylar, ilk kez ben taşındığım ve sıkıntılarını bildiğim için, her yeni taşınana, bir şekilde, elimden geldiğince uzanmaya çalışıyorum. Yemek saatiyse yemeğe, çay saatiyse, kek, börek eşliğinde çaya davet ediyor, işlerine zaman darlığı nedeniyle, ara verip gelemeyenlerin evlerine götürüyor, kışsa, biraz ısınmış ve dinlenmiş olurlar düşüncesiyle ısrarla davet ediyorum.

Soğuk bir kış günü yine; üst katıma bir aile taşındı, kalabalıktılar, akrabalarıyla hava kararmadan biraz yerleşme telâşındalar. Yemeğe davet ettim, hem de ısınsınlar biraz. Henüz doğal gaz gelmemiş sobayla ısınıyoruz. Biz yedik cevabı üzerine, çaya buyurun o zaman dedim. İşe ara vermeyelim, çok işimiz var, hem kalabalığız, rahatsız etmeyelim yanıtları üzerine, ben de çay ve yanındaki ikramımı bir tepsi içerisinde götürüyorum ve aşağı yukarı oğlumla yaşıt iki küçük oğlunu alıp eve dönüyorum, üşümesinler hem de birlikte oynasınlar. Nasılsa arkadaş olacaklar bundan böyle.

Günlerden bir gün, kardeşlerden biriyle oğlum kavga ediyor ve oğluma taş atıyor, ardından da oğlum, ama oğlumunki isabet ediyor. Geliyor oğlum eve telâşla, ilk kez birine taş atıyor ve bu boyutta bir kavga ediyor. Heyecanla kavgayı anlatıyor; taş attı bana, bende attım, ama önce o attı diyor, bir şey olmuş mudur diye soruyor korkuyla. Gel gidip bakalım, hem özür dile diyorum. Kapıya yöneldiğimizde, bağırışlar arasında kapının zili çalıyor. Komşum, elinde alnı kan içinde oğlu, alı al, moru mor, çocuk bembeyaz, mahallevari bir üslupla, hakaretler eşliğinde, adeta dövmeye geliyor oğlumu, hani elinden gelse, nerdeyse beni de dövecek. Önce sakin olması ve doğru konuşması konusunda uyarıp zaten korkudan kireç gibi olmuş, titreyen çocukları daha da fazla korkutmamamız, öncelikle çocuğun sağlığını düşünmemiz gerektiğini, sonrasında konuyu tartışabileceğimizi söylüyor, içeri davet ediyorum, hastaneye götürme teklifimi kabul etmeyince. Yarayı temizleyip pansuman yapıyorum. Kahve ikramımı da kabul etmiyor. Oğlum korkudan kendisini odaya kilitlemiş. Tüm ısrarıma rağmen çıkmıyor odadan özür dilemeye.

Akşam, oğlumla pasta alıp sağlığını sormaya ve özür dilemeye gidiyoruz. Şaşırıyorlar! Oğlum sarılıp öpüyor özür dilerken, hanımefendi hâlâ söyleniyor, oğlunun o küçücük yaşıyla mahcup: Ama anne önce ben taş attım deyişiyle susuyor. Ben sabrımı zorlar, o hâlâ kenarından köşesinden yeniden konuya girmeye çalışırken; çocuklar çoktan unutmuş olanları, neşeyle pastalarını yiyerek oyun oynuyorlar.

Sonraki günlerde özür diliyor, utandığını belirtiyor…

Ve ilerleyen günlerde güzel bir dostluk oluştu aramızda. En zor, en yalnız günlerimde yanımda ve kardeşten öte oldular eşiyle birlikte benim için, çocuklarımız da kardeşten öte bir dostluk boyutundalar bugün. Ve hemen hemen her görüşmemizde, taşınma esnasındaki o çayın tadını ve kıymetini unutamam der ve ilâve eder: Hayatımın dersini verdin, hem de çok utandırdın. Herkese anlatıyorum seni. İyi ki bana uymadın, yoksa bugünkü bu güzel dostluğa sahip olamayacaktık.

Bilmem anlatabildim mi efendim ne demek istediğimi?!!




Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Çatı katından bodruma!!! Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Çatı katından bodruma!!! yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÇATI KATINDAN BODRUMA!!! yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
perihan reyhan ALKAN
perihan reyhan ALKAN, @perihanreyhanalkan
8.4.2009 12:44:04
o evlatların varlığı,bizleri onurlu ve umutlu kılıyor her takdir ediliş ve örnek gösterilişinde,lakin bir yanı da üzücü.yalnız kalıyorlar,üzülüyorlar,örselenip inciniyorlar bizler gibi,diğerlerinin çoğunlukta oluşuyla.dilerim onlar da çoğalır sn nertenn.allah uzun ömür versin hepsine,acılarını göstermesin,başarılı ve daha yetkin olsunlar her gün geçtikçe.saygımla efendim.
nertenn
nertenn, @nertenn
8.4.2009 11:39:17
:))
bende ,emin olun bende
ve umudum artıyor bizlerin yetiştirdiği evlatlar var çünkü.
perihan reyhan ALKAN
perihan reyhan ALKAN, @perihanreyhanalkan
8.4.2009 11:21:06
paylaşım ve görüşlerinize çok teşekkür ederim sn nertenn.her bir ben gibiye rastladıkça nasıl seviniyorum bilemezsiniz.dilerim çoğalırız.saygımla efendim.
nertenn
nertenn, @nertenn
8.4.2009 09:54:55
hem de nasıl perihan hanım.hemde nasıl güzel anlattınız demek istediğinizi.
insan özünde iyilik taşıyan bir varlık,tüm olumsuzluklara rağmen.
neler olduda bu hale geldik diyorsunuz.aynı soruyu bende derim kendime,ama hep siz gibi davranırım ,ve dost dedğim çokça arkadaşım var çevremde,onlar sayesin de dayandım dayanacağım tüm olanlara .
ve hep şunu derim tüm çevreme
verin vermekten çekinmeyin, verdiğiniz kişiden karşılık almasanızda o size yine geri dönüyor hem de fazlasıyla,sevgi olsun ,güç olsun,madi yada manevi olsun.
doğanın kuralı bu ,tanrının kuralı bu,paylaşmak tüm dünyayı bariş ve sevgi içinde
perihan reyhan ALKAN
perihan reyhan ALKAN, @perihanreyhanalkan
8.4.2009 00:01:05
teşekkür ederim sn engindeniz,saygımla efendim
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
7.4.2009 23:38:49
8 puan verdi
sizi kutlarım sabrınız taktire değerdi...sevgilerimle
perihan reyhan ALKAN
perihan reyhan ALKAN, @perihanreyhanalkan
7.4.2009 23:20:06
teşekkür ederim efendim görüşünüze.saygımla.
Süleyman ÖZBAŞ
Süleyman ÖZBAŞ, @suleymanozbas
7.4.2009 23:02:16
10 puan verdi
Gayet güzel anlatmışsınız. Kaleminize sağlık...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL