Sinemada Bir Çocuk
1975’li yıllar. Doğu Anadoluda bir şehir. Öykümüzün kahramanı Hakan adında bir çocuk. Hakan, Ortaokulda okuyordu. İçine kapanık, utangaçtı. Samimi olduğu arkadaşı azdı. Gününü ders çalışmayla, öykü kitapları okumayla geçirirdi. Ha , bir de güzel resim yapardı Hakan. Kara kalemle daha çok portre çizerdi.
Hakan o yılların ortamı gereği kızlarla mesafeliydi. Diğer erkekler de genel de aynıydı. Kızlarla ara sıra silgi, kalem alışverişi nedeniyle bir iki kelime ederdi. Sınıfında yakışıklılığıyla, edepli haliyle, çalışkanlığıyla kızların ilgisini çekiyordu. Kendisi de farkındaydı bu ilginin. Belli etmese de gizli bir gurur da duyuyordu kendisine yönelik ilgiden.
Hakan’ın cinsellik hakkında hemen hemen hiç bilgisi yoktu o yıllarda. Annesine kardeşinin nasıl meydana geldiğini sormuştu bir gün. Annesi:”- Benim diz kapağımdan çıktı” diye cevaplamıştı kendisini.
Hakanın yanında Cenap ve Hayrettin oturuyordu sınıfta.(O zamanlar sıralar üç kişilikti). Cenap şen, şakrak, değim yerindeyse bıçkın bir çocuktu. Önlerindeki sırada üç kız oturuyordu. Sıranın en solunda, Cenap’ın tam önünde Serap adlı bir kız oturuyordu. Serap diğer kızlara göre uzun boyu, yuvarlak, dolgun vücut hatlarıyla dikkati çeken bir kızdı. Derslerine pek çalışmaz, teneffüslerde ciklet çiğnerdi. Neşeli, rahat tavırlı bir kızdı, Bazen Cenap mahsusçuktan silgisini yere düşürür, daha sonra almak için sıranın altına girer Serap’ın eteğinin altından bacaklarına bakardı. Bundan müthiş bir zevk alırdı. Elleriyle Hakan’a kızın vücut hattını havada çizer,kulağına “Lokum gibi maşallah”diye fısıldardı.Hakan bu haraketlerinden dolayı Cenap’a kızardı fakat değişen bir şey olmazdı.
Hakan’ın içe kapanıklığı, utangaçlığı lisede de devam etti. Birkaç arkadaşı kızlarla flört ediyordu Hakan’ın. Çoğu arkadaşı da tek taraflı olarak kız seviyordu. Yani karşılığı olmayan, platonik aşk dediklerinden.
Hakan cinselliği bu yaşlarda öğrenmeye başladı. Öğretenler de okullardaki arkadaşlarıydı tabii. Çoğusu o yıllarda moda olan seks filmlerine gidiyor, daha sonra sınıfta bu filmleri arkadaşlarına ballandıra ballandıra anlatıyorlardı. Hakan’ın bu filmlere hiç gitmediğini öğrenen muzip arkadaşları:” Sen kız mısın oğlum, bu ne hal, yırt kendini biraz!” şeklinde takılıyorlardı.
Arkadaşlarının bu takılmaları Hakan’ı üzüyordu. Ergenlik çağındaydı artık. Erkeklik hormonları çalışıyordu ister istemez. Utangaçtı yine ama artık kızlara göz ucuyla da olsa bakıyordu.
Arkadaşlarının bu sinema muhabbetleri Hakanda yavaş yavaş bir ilgi kaynağı olmaya başladı. Seks filmine gitmek, çıplak, sevişen kadın görmek için içinde karşı koyumayacağı bir arzu oluşmuştu.
Bir gün okuldan çıktıktan sonra her zamanki gibi doğrudan eve değil caddeye doğru yöneldi. Seks filmleri oynatan “Kelebek Sineması”nın önünde durdu. O gün oynayan filmin afişi sinema tabelasının altına asılmıştı. Filmin adı: “Ağa Düşen Kadın”dı. Başrol oyuncu kadını arkadaşlarının sohbetlerinden tanıyordu: “Zerrin Egeliler”.
Ürkek ürkek içeri girdi. İçerisi kendi yaşıtı gençlerle doluydu. Ortaokul öğrencisi, hatta ilkokul öğrencisi çocuklar bile vardı. Salona çıkan merdivenler üzerinde durup biletleri kontrol eden orta yaşlı adam: “- Zerrin oynuyor, Zerrin oynuyor!” diye bağırıyordu. Hakan bilet gişesinden bilet alıp devamlı bağıran adama doğru yürüdü. Adam Hakanın elinden bileti alıp yırttı sonra da çöp kutusuna attı.
Hakan merdivenlerden salon girişinin önündeki büyük hole geçti. Kesif bir sigara dumanı her yeri kaplamıştı. Yerlere kimisi hala yanan sigara izmaritleri atılmıştı. Duvarlar seks filmleri afişleriyle doluydu. Kadınların göğüs uçları ve cinsel organları yıldızla kapatılmıştı. Erkekler kilotlu olduğundan yıldıza gerek görülmemişti. Boyalı ellerinde sigaralarıyla iki ayakkabı boyacısı çocuk (dokuz, on yaşlarında), küçük, kirli sandıklarının üzerine oturmuş film hakkında konuşuyorlardı.
Birinci çocuk:- Adam Zerrin’i ilk önce samanlıkta ….
İkinci çocuk: - Tam gösterir mi la?
Birinci çocuk:- Karının her yeri görinir . Herifin de ..tini gösterir.Karının bacısi da onları gözetlir, elini de ….a götirir.(Karşılıklı kahkahalar)
Başlama gongu çaldıktan sonra sigaralarını ayaklarıyla söndüren çoğu genç seyirci topluluğu beyaz perdenin bulunduğu salona girdi. Hakan salonun arkalarında bir yeri tercih etti, gitti oturdu. Hakan’ın bulunduğu sıranın en başına otuz- otuz beş yaşlarında, saçı başı dağınık, kirli sakallı bir adam oturdu. Adam sinemanın ortasında bulunan holün diğer tarafındaki sıranın ortalarında oturan on sekiz, on dokuz yaşlarındaki bir genci göz hapsine almış, devamlı ona bakıyordu. Gencin varlıklı bir ailenin çocuğu olduğu belliydi. Ayaklarında o zamanın moda ayakkabısı “converse” yazlıklar vardı. Üzerine kot takım giymişti. Temiz, beyaz yüzlü, oldukça yakışıklıydı. Genç, adamın bakışlarından rahatsız olmuştu.
Biraz sonra adam, gence yaklaştı:”- Yanınız boş mu? Oturabilir miyim?” dedi.
Genç:”- Hayır, oturamazsın, başka yere otursana çoğu yer boş” diyerek adamı tersledi.
Adam gencin üç dört koltuk yanında bir yere ilişti. Bütün yüzler kendisine çevrildiğinden utandı, önüne doğru bakmaya başladı.
Biraz sonra film başladı. Tüm gözler beyaz perdedeki anadan üryan çıplak, dolgun kalçalı, dolgun dudaklı başroldeki kadındaydı. Bir ara film kesildi. Birden salonda bir ıslık tufanı koptu. Kulakları sağır eden bir uğultu her yanı kapladı. Üç dört dakika süren bu uğultu filmin tekrar gösterilmesiyle nihayet buldu.
Yarım saat sonra filme ara verildiğini hatırlatan gong çaldı, ışıklar yandı. Hakanla aynı sıra üzerindeki adam bakışlarını yine gence çevirmişti. Genç, adama bacaklarıyla sürtünmek istemediğinden dolayı salona çıkmamış yerinde oturuyordu.
Nihayet film bitti, ışıklar tekrar yandı. Yandaki genç, ışıklar yanar yanmaz oturduğu koltuğun üzerinden atlayarak arka tarafa geçti ve sinemayı koşar adım terk etti. Adam gencin arkasından bakakaldı.
Hakan, alışık olmadığı o ortamda bulunmaktan rahatsızlık duymuştu. Pis koku, sigara dumanı, küfürlü konuşmalar, kulakları sağır eden ıslık tufanı…Hiçbir güzel tarafı yoktu bu yerin. Dışarı çıktığında hava çoktan kararmıştı. “- Ohhh! Dünya varmış.” dedi içinden.
Bu izbe yerde olmaktan pişmanlık duymuştu. O günden sonra Hakan, bir daha seks filmine gitmemek için kendi kendine yemin etti. Kitaplarının, resimlerinin arkadaşlığı her şeye değerdi onun için.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.