3
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
92
Okunma
“Kop” diyorlar.
Yeşilinden, düzünden, çayırından, tarlasından…
Sanki bir yerden kopmak, bir dalı kırıp başka bir toprağa dikmek kadar kolaymış gibi.
Oysa bilmezler; memleket dediğin sadece bir coğrafya değil, insanın içinin haritasıdır.
Ben Çıldır’dan nasıl kopayım?
Memleket doyduğun yer derler. Doğrudur belki.
Ama insan doğduğu yerden nasıl kopar?
İlk nefesini aldığı havadan, ilk duasını duyduğu sesten, ilk adımını attığı topraktan insan nasıl vazgeçer?
O yaylaları, o serin sabahları, rüzgârın saz tellerine değdiği o sessizliği nasıl unutur?
Unutmak mümkün mü?
Çıldır’ım…
Doğasıyla hayata meydan okuyan,
Kışıyla bambaşka bir sabır, yazıyla bambaşka bir sevinç öğreten.
Ayazında insanın içini titreten ama yüreğini ısıtan bir memleket.
İnsanı sert görünür ama merhameti derindir;
Sözü azdır belki ama özü boldur.
Kültürüyle “ben buradayım” der Çıldır.
Düğünlerinde sağdıç en önde yürür, şah başı çeker;
Saz çalınır, tel dile gelir, söz yüreğe dokunur.
Ozanıyla, âşığıyla, sözüyle yaşar bu toprak.
Her türküsünde bir hikâye, her hikâyesinde bir kader gizlidir.
Dünyanın neresinde olursak olalım,
Çıldır bizim özümüzdür,
Gölü iki gözümüz.
Uzaklık ölçü olmaz, haritalar yetmez anlatmaya.
Biz Çıldır’dan kopamayız.
Ketesiyle, hıngeliyle, çekmesiyle, haşılıyla…
Bir sofra kurulur ki sadece karın doymaz;
Hatıralar dizilir yan yana, geçmişle bugün aynı tabakta buluşur.
Kazıyla, ördeğiyle, çayırında gezinen hayvanıyla doğa bile insana yoldaş olur.
Ayazında kurutulmuş kaz sofraların şahı olur;
Peyniri, çeçili, kaşarıyla emek konuşur, alın teri konuşur.
Çaydan çimenine, suyundan göğüne kadar her şey tanıdıktır.
Bir bakışta insan kendini bulur,
Bir selamda yılların tanışıklığı hissedilir.
Kısacası ben…
Biz…
O elden kopamayız.
Çünkü Çıldır sadece bir memleket değil;
Bir duruş, bir dua, bir aidiyettir.
Gidersin belki, yaşarsın başka şehirlerde…
Ama kalbin hep orada kalır.
Ve insan kalbinden nasıl kopar?
Kopamam ki.
ALİ RIZA COŞKUN
5.0
100% (8)