0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
30
Okunma
Konuya balarken dünyada kadın hakları nasıl elde edildi. Toplumsal gelişme ve değişmelerde önemine vurgu yaparak başlamak istedim.
Dünyada kadınların siyasal sanayi Devrimi ve 1789 Fransız devrimi ile kadınların siyasal katılım hakları için mücadeleleri ilk olarak Fransa ve İngiltere’de ortaya çıkmıştır. 1886’da Danimarka 1915’te kadınlara oy hakkı verdi.
Daha sonraları1952 BM tarafından kabul edilen “Kadınların Siyasal Haklarına İlişkin Sözleşme”, kadınların siyasal hakları açısından önemli bir aşama olarak kabul edildi.
Avrupa ulusları içinde ilk kadın başbakan 1979’da seçilen Margaret Thatcher oldu. 1919 Beyaz Rusya, Ukrayna, Lüksemburg, Hollanda, İsveç , Belçika, Zimbabve, Kenya kadınları seçme ve seçilme hakkı elde etmiştir.
Sözleşmenin ilk üç maddesi ile kadınlara eşit koşullar altında bütün seçimlerde oy kullanma hakkı, tüm kamu organlarına seçilme hakkı, kamu görevlerinde yer alma ve kamu görevlerini yerine getirme hakkı tanınmıştır.
Sözleşmeyi imzalayan devletler bu hakların kabul edilmesinin yanında hakların uygulanması hususunda da yasal yükümlülük altında girmiştir.
Kadın hakları ülkemizin demokratikleşmesi, hak ve özgürlüklerin tanınması, kadınlara verilen önem bakımından önem teşkil ediyor.
Ülkemizde Kurtuluş Savaş sonrası cumhuriyetin ilanı ile gerçekleştirilen reformlarla kadın hakları açısından değerli aşamalar kaydedilmiştir.
1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı.
Batılı ülkelere kıyasla, çok daha önce seçme ve seçilme hakkını elde etmeye başlamıştır. Bu ülkemiz açısından oldukça önemli bir gelişmeydi.
Yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkını kazanan kadınlar, son olarak 5 Aralık 1934 tarihinde yapılan Anayasa ve Seçim Kanunu değişikliğiyle milletvekili seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gerçekleşen oylamada, 317 üyeden oylamaya katılan 258 milletvekilinin tamamının oyuyla Anayasa’da yapılan değişiklikle kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.
Böylelikle, 1935 yılında gerçekleştirilen ilk genel seçimlerde 17 kadın milletvekili Meclis’e girmeye hak kazanmıştır. Bu nedenle her yıl 5 Aralıkta Kadın Hakları Günü’nü kutluyoruz
Kadınların seçme ve değiştirme özgürlüğü 91 yıl önce yaşlı olsa da bunu hiçbir kısıtlama olmadan kullanmaları uzun, sancılı, zorlu, bedellerle dolu bir mücadeleyi gerekli kılmıştır.
Kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi; toplumsal hayatta gerçekleşen Atatürk Devrimleri’nden birisidir.
Türkiye’nin ilk kadın il belediye başkanı ise çok partili siyasal yaşama geçildikten sonra seçildi. 3 Eylül 1950 tarihinde yapılan yerel seçimlerde 27 üyesi bulunan Mersin Belediye Meclisine seçilen Müfide İlhan, ilk kadın il belediye başkanı oldu.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkı Türkiye’de 91 yıl önce verildi ancak kadınların bu hakkı ne ölçüde ve özgürce kullanabildikleri hep tartışma konusu olduKadına yönelen şiddet, kadın cinayetleri, kadının ucuz iş gücü olarak görülmesi, kadın emeğinin ve bedeninin sömürülmesi gibi sorunlar katlanarak arttı.
Kadınların bu hakkı özgürce ve gerçekten kullanabilmeleri bugün yine bir mücadelenin konusu olarak kendini dayatıyor.
Cumhuriyetin tüm kazanımlarını yıllar içerisinde çeşitli yöntemlerle işlevsiz hale getirildi. İçinde yaşadığımız süre, kadına seçme ve seçilme hakkının da içini çoktan boşaltmış durumda.
Gelinen aşamada seçme ve seçilme hakkı içi boşaltılmış işlevsiz duruma getirilmiş.
Seçmenlerin seçtikleri yerel yöneticiler çeşitli kayyum uygulamalıyla seçme seçilme ihlal ediliyor, yöneticiler tutuklanıyor.
Elbette suçları varsa, gerekli somut deliller toplandıktan sonra bağımsız mahkemelerde yargılanmalı. Hak ettikleri cezalar verilmeli.
Asıl sorun suçlu bulunan başkan veya yöneticilerin yerine kayyum atamak değil, belediye meclis üyeleri arasında yapılacak seçimle yeni başkan veya yönetici seçilmeli şeklinde olmalı. O zaman demokratik bir uygulama olur.
Kadın hak ve özgürlükleri söz konusu olunca ‘’ İstanbul Sözleşmesi’’ olarak bilinen sözleşmeden söz etmesek konu eksik kalır.Bu sözleşme 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açıldığı için ‘’İstanbul Sözleşmesi’’ ismiyle anılıyor. Sözleşme kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak amacını taşıyordu.
Türkiye, Sözleşme’yi imzaya açıldığı 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalamış, 14 Mart 2012 tarihinde ise onaylamıştı. Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girdi. Türkiye dahil Avrupa Konseyi üyesi 20 ülke tarafından onaylandı.
Kadınlar için büyük kazanım taşıyan ’’İstanbul Sözleşmesi’’ uzun bir aradan sora Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile feshedildi.
Bugün ise nüfusumuzun yarısını kadınlar oluşturmakta olmasına rağmen kadınlarımızın fiili olarak “eşit yurttaş” olamadıkları açıktır.
Kadının her şeyden önce özgür birey olduğunun kabul edilmemesi kadının insan haklarının ihlalinin önlenmesinin önündeki en önemli engeldir.
Ancak iktidarlar kadınları istediği kalıplara sokamadı. Emekçi kadınlar, gecelerinde aç yatmadıkları, gündüzlerinde sömürülmedikleri bir düzen arayışını, mücadeleyi sürdürüyor.
Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun sonsuz olsun. Hak ve özgürlüklere vesile olsun diliyorum.
Muzaffer KALABA