6
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
96
Okunma

Nereye gidiyoruz?
Bu soru artık sadece bireysel bir sorgu değil; toplumsal bir vicdan muhasebesi. Kalabalıkların ortasında yalnızlaşan, birbirine bu kadar yakınken bir o kadar uzak düşen insanların ortak haykırışı. Ekranların aydınlattığı yüzler çoğalırken, iç dünyalarımız kararıyor. Her şeye erişimimiz var ama sanki hiçbir şeye gerçekten dokunamıyoruz.
1970 kuşağının tanıklık ettiği yıllarda hayat daha yavaştı. İmkânlar azdı ama zaman boldu. İnsan acele etmezdi, çünkü yetişilecek çok şey yoktu. Gençlik yıllarımda bir akşamüstünü hatırlıyorum; bir çay ocağında oturmuşuz. Cebimizde para yok denecek kadar azdı, ama konuşacak hayallerimiz çoktu. Bir bardak çayı saatlerce içiyor, geleceği kurtarıyorduk. Ne telefon vardı ne de dikkatimizi bölen ekranlar. Zaman bizimdi, biz zamana mahkûm değildik.
Bugün ise her şeyimiz var gibi görünüyor ama içimiz sürekli eksik. Hiç bitmeyen isteklerimiz var. Daha iyisi, daha yenisi, daha fazlası… Sahip olduklarımız yetmiyor, yetmedikçe yoruluyoruz. İstekler ihtiyaç oluyor, ihtiyaçlar yük… İnsan en çok da doyumsuzluğun altında eziliyor. Yetinmeyi unuttuk, kanaati kaybettik. Oysa insanı ayakta tutan, çoğu zaman sahip oldukları değil; razı olabildikleridir.
Teknoloji hayatımıza büyük kolaylıklar kattı, bunu inkâr etmek haksızlık olur. Mesafeleri kısalttı, sesi çoğalttı, bilgiyi hızlandırdı. Ama kalpler arasındaki mesafeyi kapatamadı. Aynı evin içinde farklı dünyalarda yaşıyoruz artık. Konuşuyoruz ama dinlemiyoruz. Paylaşıyoruz ama dokunmuyoruz. Birbirimize çok yakınız; fakat aramızda aşılmaz bir zamansızlık var. Çağımızın en büyük hastalığı belki de bu: Yetmeyen zaman.
Kültüründen kopan, benliğini kaybeden bir toplumla karşı karşıyayız. Nereden nereye… Birbirine çare olan bir toplumdan, yalnızlığı normalleştiren bireylere geldik. “Biz” küçüldü, “ben” büyüdü. Oysa insan ancak başkasıyla insan olur.
Yine de her şeye rağmen iyilik var. Sessizce yardım edenler, adını duyurmadan yük alanlar, hâlâ güzel insan kalabilenler var. Onlar bu çağın vicdan muhafızları. İnsanlık hâlâ iyiyi arıyor, toplum hâlâ kendini hatırlamaya çalışıyor.
Nereye gidiyoruz?
Belki de asıl soru şu: Kendimize ne zaman döneceğiz?
Değerlerimizi hatırladığımızda, vicdanı merkeze aldığımızda, birbirimize yeniden çare olabildiğimizde… İşte o gün, yolumuzu da yönümüzü de yeniden bulacağız.
ALİ RIZA COŞKUN
Selam olsun abim...
Çok güzeldi..
Bu nostaljik günümüzü ifade eden yazıya bir şiir bir de kısa bir yorum yapayım .
Medeniyet denilen yalancı hırsız,
Komşuya verdiğimiz anahtarlarımızı çaldı !..
Arnavut kaldırımı yollarımız vardı,
Badana boyalı evlerimizin bahçelerinde
Dut , erik, limon ağaçları...
Sokaklarımız bahar çiçekleri gibi kokardı,
Kuş sesleri ne oldu duyan var mı...?
Demir korkuluklu kafeslere ,
Çelik kapılar ardına hapsolduk..!
Bakışları güleç,
Selam yüzlü insanlar yok artık,
Herkes herkese yabancı ...
Orhan Gülaçar
5.0
100% (6)