0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
24
Okunma

İnsan en çok haklıyken zarar verir.
Çünkü haklılık, vicdanın değil, öfkenin dilidir çoğu zaman.
Bir şeyleri savunmaya başladığımız an, başka bir şeyi ezmeye hazır oluruz. Savunma büyüdükçe ses yükselir, ses yükseldikçe anlam küçülür. Sonunda herkes konuşur ama kimse duymak istemez.
Tarihteki bütün büyük yıkımlar, “başka çaremiz yoktu” cümlesiyle başlar. Oysa her zaman başka bir yol vardır; sadece o yol daha zordur. Sabır ister. Vazgeçmeyi ister. Kendinden geri durmayı ister.
İnsan kavga ederken güçlendiğini sanır. Oysa güç, el kaldırmamakta gizlidir. Güç, sustuğunda kaç kişi tarafından kışkırtıldığını fark edebilmekte gizlidir. Güç, öfkeyi yönetmek değil, ona teslim olmamaktır.
En kolay şey düşman üretmektir. Bir dil, bir renk, bir düşünce yeterlidir. İnsan düşman buldu mu rahatlar; çünkü artık suçlu bellidir. Suçlu varken yüzleşmeye gerek kalmaz.
Zor olan şudur:
Karşındakini dinlemek.
Kendini sorgulamak.
Yanılabileceğini kabul etmek.
Barış bir anlaşma değildir; bir karakter meselesidir. Savaş silahla yapılır, barış insanla. Bu yüzden barış pahalı değil, zahmetlidir. Emek ister. Olgunluk ister.
İnsanlık dediğimiz şey, kazandığımız savaşlarla değil; vazgeçtiğimiz kavgalarla ölçülür.
Ve şunu unutmamak gerekir:
İnsan, en çok haklı olduğunu düşündüğü yerde, en kolay yanlışa düşer.
Turgay Kurtuluş
5.0
100% (1)