2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
53
Okunma
KATRANI KAYNATSAN OLUR MU ŞEKER?
Bazıları isim vermeden, üstü kapalı konuşmayı eleştiri sanıyor. Oysa “eril ahlaksızlık” ya da “dişil edep” diye bir kavram olmadığını bilmez yobaz. Çünkü ahlakın cinsiyeti olmaz.
Ahlaklı insan vardır, ahlaksız insan vardır.
Bu kadar sade, bu kadar açıktır.
Toplumsal meselelerde açık uçlu cümlelerle, ima yoluyla birilerini suçlamak, aslında cesaretsizliğin kibarlaştırılmış hâlidir. Böyle eleştiriler, sorunu çözmez. Aksine sis bulutu oluşturur. Eğer ortada bir yanlış varsa, muhatabının gözlerinin içine bakarak söylenmesi gerekir.
Herkesin bildiği ama kimsenin dillendirmediği örnekler var. Kimden bahsettiğin belli, fakat adını koymadığın için mesele hep yarım kalır. Oysa kimi, neyi, hangi ahlaksızlığı eleştirdiğini açıkça söylemek, o kişinin ne kadar adil ve ahlaklı olduğunun da bir göstergesidir.
Hz. Ali’nin güzel bir vecizesi vardır; "Bir başkasına yapılan haksızlığa kayıtsız kalanlar, zamanla kendi haklarını ve akabinde onurlarını da yitirirler."
Halk arasında yaygın bir söz ile bu gibilerini anlatmak daha yerinde olacaktır.
“Katranı kaynatsan da olmaz ki şeker.”
Bazı insanlar kötü yönlerini ne kadar saklarsa saklasın, bir gün mutlaka açık ederler.
Kimi insanların yıllarca kadınlara türlü istismarlarda bulunduğunu biliyorsunuz. Ama kimliklerini açıkça söylemediğimiz için onlar hâlâ halk arasında dolaşıyor, hâlâ benzer ahlaksızlıkları yapabiliyorlar. Çünkü onları deşifre etmiyor, koruyup kolluyoruz. Gözlerinin içine bakarak; “Sen şerefsizsin!” deme cesaretini gösteremiyoruz.
Bir dönem “millî şair” diye yüceltilen bir zat, bütün kadınlara küfrederek, “Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer; perdesiz ev ise ya kiralıktır ya satılık” demişti.
Bu korkunç sözün üzerine kimse ayağa kalkmadı.
Aslında o sözü söyleyen ahlaksızin ağırlığı değil, toplumun suskunluğu utanç vericiydi.
Aradan yıllar geçti; ekranlardan, kürsülerden, meydanlardan aynı zihniyet yeniden hortladı. Birisi öz annesinin diz kapağını görüp orgazm olduğunu söyledi; bir diğeri dokuz yaşındaki bir kız çocuğuyla evlenmeyi “Allah’ın emri” diye savundu. Dört yaşındaki erkek çocuklarına tecavüz edenler, camilerde seks partisi düzenleyen imamlar, yaşlı adamların hayvanlara tecavüz ettiği iğrençlikler ayyuka çıktı…
Ve yetkililerin bu gibi olaylara verdigi cevap;
“Münferit olaylardır. Kınıyoruz” demekten öteye geçemedi.
Bütün bunlar, yılların suskunluğunun, korkunun, saklamanın ve görmezden gelmenin sonucudur. Ki toplumu daha da kötü günler beklemektedir.
Bugün geldiğimiz noktada, kaynattığınız katran yine şeker olmadı. Olamazdı da. Çünkü ahlaksızlar, hırsızlar ve şerefsizler hep kendi cinsine çekti; birbirlerini korudular, kolladılar, büyüttüler.
Bu yüzden önce kendinize, sonra inandığınız Tanrı’ya dürüst olun.
Kötülüğe kayıtsız kalmakla, onurunuzdan olursunuz.
Çünkü sessizlikle ahlak inşa edilmez.
Bir toplumu temizlemek istiyorsanız, kötünün yüzüne karşı şerefsiz, ahlaksız, hırsız, namussuz olduğunu söyleyeceksiniz.
“Sen şerefsizsin.”
“Sen hırsızsın.”
“Sen ahlaksızsın.”
Ancak o zaman ahlaklı bir toplum olursunuz.
Ancak o zaman vicdan sahibi olursunuz.
Ancak o zaman dindar insan olursunuz.
Ancak o zaman onurlu omurgalı birer birey olursunuz.
Efkan ÖTGÜN
5.0
100% (1)