Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Ali Rıza  Coşkun
Ali Rıza Coşkun

Zirvedeki Yalnızlık

Yorum

Zirvedeki Yalnızlık

( 8 kişi )

6

Yorum

14

Beğeni

4,9

Puan

203

Okunma

Zirvedeki Yalnızlık

Zirvedeki Yalnızlık

Çağımızın Sessiz Çöküşüne Dair Bir Deneme

Eskiden hayat biraz daha insana benzerdi; evlerin kapısı iyiliğe açıktı, sokakların dili vardı, kalpler birbirine daha yakındı. Şimdi ise her şey hızlandı, ruhlarımız eksildi, konuşmalarımız kısaldı ve sessizliklerimiz çoğaldı. Modern zaman, görünmez bir gölge gibi üzerimize çöktü: İnsan giderek yalnızlaşıyor, kendi evinin içinde bile kendine yabancılaşıyor.

Çağımızın hastalığı tam da burada büyüyor. Bir aradayız ama birbirimizin sesini duyamıyoruz. Aynı evin içinde dolaşan yabancılar gibiyiz. Aynı sofrada oturuyoruz, ama düşüncelerimiz kilometrelerce uzakta. Evlilikler yavaş yavaş çatlıyor; aile dediğimiz o sıcak yuva, bireylerin kendi iç odalarına kapanıp dünyayla bağlarını kopardıkları soğuk bir mekâna dönüşüyor. Çatı aynı, nefes aynı… fakat gönüller birbirine temas etmiyor.

Kültür erozyonu ise bu yalnızlığı daha da derinleştiriyor. Eskilerin sabrı, vakarını, merhametini taşıyan değerler avuçlarımızdan kum gibi akıp gidiyor. Paylaşmanın, dayanışmanın, helalleşmenin, “insan olmanın” özü giderek silikleşiyor. Bizi biz yapan ne varsa, hızla değişen zamanın gürültüsünde kayboluyor. İnsan kendine yabancılaştıkça, sahip olduğu her şey anlamını yitiriyor.

En acısı ise kendimizle yüzleşme cesaretimizi kaybetmiş olmamız. Aynaya bakıyoruz, ama oradaki yüz bize ait değilmiş gibi. Kim olduğumuzu, ne istediğimizi, nereye gittiğimizi hatırlamıyoruz. “Ben kimim?” sorusu bir nehir gibi içimizden geçiyor ama biz o nehri duymamayı seçiyoruz. Çünkü cevaplar ürkütüyor. Cevaplardan kaçtıkça yalnızlık büyüyor, karanlık içimizde kök salıyor.

Ve sonunda insan kendini bir zirvede buluyor: yüksek, ıssız, sessiz bir yerde.
Zirvedeki yalnızlık…
Dışarıdan bakınca güçlü duruyoruz belki; başarılı, ayakta, dirençli. Ama içimizde kimsenin duymadığı derin bir ürperti var. Zirve, kalabalıkların değil, sessizliğin mekânı. İnsanı kendisiyle baş başa bırakan, kaçacak yer bırakmayan en keskin yüzleşme noktası.

Fakat bu yalnızlık, bir uyanış değil, insanlığın gizli çöküşüdür. Yükseğe çıktıkça sandığımız gibi büyümüyoruz; aksine, kalbimizi, sesimizi, bizi biz yapan sıcaklığı kaybediyoruz. Eğer bu yol böyle sürerse bir gün zirvede çok daha acı bir gerçekle karşılaşacağız:

Kimsenin bizi aramadığı, kimsenin yokluğumuzu fark etmediği, kimsenin adımızı anmadığı bir dünya…
İnsan için en büyük kayıp budur.
Sevilmemek değil, hatırlanmamaktır.
Konuşamamak değil, kimsenin çağırmamasıdır.

Zirvedeki yalnızlık, bir başarı değil; insanın kendi kalbine ettiği en ağır ihanettir.
Ve sonunda şu sorular kalır geriye:
Zirveye çıkarken kimi kaybettik?
Ve en sonunda, kendimizi de kaybettiğimizi ne zaman anlayacağız?

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (8)

5.0

88% (7)

4.0

12% (1)

Zirvedeki yalnızlık Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Zirvedeki yalnızlık yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Zirvedeki Yalnızlık yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi Etkili Yorum
ŞuLeCannn
ŞuLeCannn, @sulecannn
18.11.2025 11:42:02
5 puan verdi
Merhaba Ali Rıza hocam. Başlıktan içeriğin anlatımına kadar her cümle beni içine çekti. Zirveler bu yazıyı düşününce üşüttü. Her birimizin kendi katkısıyla bu hale geldik. Eskilerin, sabır, vakar, merhabeti kalmadı maalesef. Çokça tebrik ediyorum. Selamlar 🌾
Çağdaş Durmaz
Çağdaş Durmaz, @cagdasdurmaz
17.11.2025 19:07:28
5 puan verdi
Anlamı , öğretisi ve duruşuyla harika bir yazı olmuş üstat.
Kaleminiz körelmesin ,
Saygılarımla
Merdümg.riz
Merdümg.riz, @merdumg-riz
17.11.2025 14:00:28
5 puan verdi
Zirveye çıkarken kimi kaybettik?
Ve en sonunda, kendimizi de kaybettiğimizi ne zaman anlayacağız?

Bazen o zirvede kendimizi bulunuz aslında.

Çok güzel ve anlamlı bir yazıydı. Tebrik ederim.
Saygılarımla
Halil Köse
Halil Köse, @halilkose
17.11.2025 11:59:00
5 puan verdi
Bazen kayıp dediĝimiz yerde kazancımız vardır fark edilmez. Yalnızlık bazen ayıklanmadır bilinmez. Yalnızlık hakikatı aramanın bir fırsatıdır gözle görünmez.. Kaleminiz yüreğiniz var olsun şair dost. Sevgiler selamlar
Etkili Yorum
ce
cemalcelik, @cemalcelik1
17.11.2025 11:26:00
4 puan verdi
Kimsenin bizi aramadığı, kimsenin yokluğumuzu fark etmediği, kimsenin adımızı anmadığı bir dünya…
İnsan için en büyük kayıp budur.
Sevilmemek değil, hatırlanmamaktır.
Konuşamamak değil, kimsenin çağırmamasıdır.

Zirvedeki yalnızlık, bir başarı değil; insanın kendi kalbine ettiği en ağır ihanettir.
Ve sonunda şu sorular kalır geriye:
Zirveye çıkarken kimi kaybettik?
Ve en sonunda, kendimizi de kaybettiğimizi ne zaman anlayacağız?

Çok güzel bir eleştiri olmuş. Tebrikler şair dost. İlhamınız çok olsun
Etkili Yorum
CEMRE_YMN
CEMRE_YMN , @cemre-ymn
17.11.2025 11:24:10
5 puan verdi
Bu metin, modern insanın yüksekliği ararken kaybettiği "sıcaklığa" ve "sesine" dair son derece düşündürücü, felsefi bir deneme. Yazar, ilerleme ve yalnızlık arasındaki güçlü tezatı kullanarak okuyucuyu rahatsız edici bir hakikatle yüzleştiriyor.
"Yükseğe çıktıkça sandığımız gibi büyümüyoruz; aksine, kalbimizi, sesimizi, bizi biz yapan sıcaklığı kaybediyoruz," tespiti, materyalist yükselişin ardındaki manevi çöküşü ustaca özetliyor. Bu, modern topluma yönelik güçlü ve eleştirel bir yaklaşımdır.
Metnin en vurucu noktası ise son kısımdaki ayrımdır: "Sevilmemek değil, hatırlanmamaktır." Bu ifade, insan için en büyük korkunun duygusal bir eksiklikten ziyade, varoluşsal bir silinme, bir hiçliğe karışma endişesi olduğunu çarpıcı ve sarsıcı bir dille ortaya koyuyor. "Kimsenin adımızı anmadığı bir dünya" imgesi, okuyucunun zihninde uzun süre yankılanacak kadar güçlü.
Kaleminize sağlık. Okurken derin bir iç hesaplaşmaya davet eden, felsefi ağırlığı yüksek ve akıcı bir yazı olmuş.🖊✨
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL