3
Yorum
14
Beğeni
4,5
Puan
159
Okunma
Zaman hızlandı… Bizse yetişemedik.
Bir yerlerde bir şeyler koptu, gürültü arttı, insan sesi azaldı.
Gülüşlerimizin altı boşaldı, umutlarımızın kenarları yıprandı.
Ne oldu bize?
Neden bu kadar yorgunuz?
Neden hiçbir şey yetmiyor, neden hiçbir şeye yetişemiyoruz?
Bir çağın ortasında değiliz artık; bir tükenişin kıyısında yürüyoruz.
Gözlerimiz dolu ama ağlayacak gücümüz yok.
İçimiz yanıyor ama anlatacak dilimiz yok.
Kalabalıkların içindeyiz ama birbirimize yabancıyız.
Sanki dünyayı değil, kendi içimizi kaybettik.
Eskiden bir bakış insanı ısıtırdı, şimdi binlerce fotoğraf bile bir yürek doldurmuyor.
Eskiden bir çay bile paylaşılınca değerliydi, şimdi masalar dolu ama sohbet yok, ruh yok.
İnsan insanın aynasıydı; şimdi herkes kendi kırıklarını saklayan bir gölgeye dönüştü.
Bize “koş” dediler, koştuk.
“Daha çok kazan, daha çok tüket, daha çok göster” dediler, başımızı öne eğip yaptık.
Ama kimse “Dur, nefes al. Kendine kulak ver. Yüreğini dinle.” demedi.
Belki de en çok bu eksik bıraktı bizi:
Kimse içimizdeki çocuğun sustuğunu fark etmedi.
Ekranlar büyüdükçe kalpler küçüldü.
Sözler çoğaldıkça anlamlar eksildi.
Hız arttıkça huzur azaldı.
Ve biz, fark etmeden, yavaşça tükendik.
Şimdi herkes aynı soruyu fısıldıyor içinden:
“Ben nereye gidiyorum?”
“Bu yorgunluk niye hiç geçmiyor?”
“Daha ne kadar dayanırım?”
Kimse duymuyor belki ama hepimiz aynı çığlığı taşıyoruz:
Yetişemiyorum. Yetişmek istemiyorum. Durmak istiyorum. İçimi duymak istiyorum.
Bu çağın en büyük yarası işte bu:
İçimize doğru yolculuk yapamıyoruz.
Herkese yetişiyoruz ama kendimize asla.
Herkesi düşünüyoruz ama ruhumuzu hiç.
Yine de…
Her tükenişin içinde bir kıvılcım vardır.
Bir insanın “yetiyor artık” deyişi, bazen bir çağın en büyük dirilişine dönüşür.
Belki ihtiyacımız olan tek şey, yeniden kendimize dokunacak kadar yavaşlamak;
bir nefese, bir duaya, bir insani sıcaklığa tutunmak.
Belki de tükenmişliğin ilacı, kaybettiğimiz insani tarafımızı geri çağırmaktır.
Bu çağ bitmedi… ama belki biz yeniden başlayabiliriz.
Bir selamla, bir tebessümle, bir “iyi misin?” sorusuyla.
Basit, küçük ama içten adımlarla.
Çünkü insan tükenir, çağ tükenir…
Ama umut – eğer bir kez bile içimizden “yeniden” diye fısıldarsak –
yeniden doğar.
ALİ RIZA COŞKUN
5.0
88% (7)
1.0
12% (1)