Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Halit Durucan
Halit Durucan

H A N K A H

Yorum

H A N K A H

( 1 kişi )

0

Yorum

5

Beğeni

5,0

Puan

73

Okunma

H A N K A H

H A N K A H

Atatürk’ün Hankâh Anlayışı; Cumhuriyet Hankahı

Uzun zaman önce Baran Aydın’ın “HANKÂH” isimli kitabını okumuştum. Okuduğum kitap tam olarak bir devletin kalbine ve aklına dokunacak bilgiler içeriyordu.

Devlet, millet, inanç, töre, bağımsızlık gibi kavramlar Türk milletinin kalbinde, ruhunda ve zihninde bir zümrüt gibi asılı kalmıştır. Devleti devlet yapan, milleti millet yapan bu değerler asırlar boyu nasıl bir zekâ ve devlet anlayışıyla var olagelmiş kısaca özet olarak paylaşmak istiyorum. Çünkü “Hankâh” meselesi, hem Türk-İslam devlet gelene-ğinde hem de modern Türkiye’nin kuruluşunda Atatürk’ün danışma modeline uzanan çok özel bir çizgi taşımaktadır. İlginizi çekebileceğini düşünüyorum

Hankâhlık, devlet dışı bilgeliğin korunduğu bir alan, siyaset üstü aklın merkezi mekânı, tecrübe sahiplerinin yönetiminden bağımsız tutulduğu bir gözlem odası, liderlerin kriz anında başvurduğu akıl meclisidir. Hankâh erbapları genellikle devlette görev almayan ama devlet işleyişini ve toplum psikolojisini çok iyi bilen, bilgeliği ile tanınmış; çoğu zaman eski asker, bilgin, seyyah, müderris ve hikmet sahipleri olarak tanınan kişilerden oluşurdu. Bu insanlar bir tarikata bağlı olmak zorunda değildi; asıl nitelik iktidarın uzağında kalarak iktidara yön verme kabiliyetiydi.

Göktürk, Uygur ve Oğuz geleneğinde devlet, yalnızca kağanın gücüne değil; “aksakallar” diye bilinen yaşlı-bilge kişilerin görüşlerine dayanırdı. Bu meclis, doğrudan yönetimde değildi ama yönetime yön verirlerdi. Bu yapı, Hankâh’ın en eski köklerinden biridir.

Büyük Selçuklular döneminde Nizamülmülk’ün Siyasetname’sinde tarif ettiği riyazet ehli bilge kişiler devlet kararlarında referans alınırdı. Hankâhlar sadece ibadet değil, siyaset psikolojisi, devlet-toplum dengesi, adalet-merhamet ilişkisi gibi konularda da baş-vuru merkezleriydi.

Osmanlı siyaset geleneğinin Hankâhları; Akşemseddin, Şeyh Edebali, İbn Kemal, Molla Gürani, Hacı Bayram-ı Veli gibi isimler fiili görev almadan devlet aklını şekillendiren isimlerdir. Bu sistemde dikkatleri çeken tek şey, Hankâhlar asla iktidarın bir parçası olmamış, daima dengeleyici roller üstlenmiştir.

Modern Türkiye’ye geçiş sürecinde Atatürk’ün danışma modeli ile Hankâh zihniyeti arasında güçlü bir paralellik görülmektedir. Mustafa Kemal, Osmanlı’nın son yüzyılındaki yozlaşmış tarikat yapılarından tamamen kopmuş ancak bilgeliğe başvurma geleneğini modernleştirerek sürdürmüştür. Atatürk’ün çevresinde siyaset yapmayan ama akıl veren bir Cumhuriyet Hankâh’ı oluşmuştur.

Bu Hankâhlar;

Prof. Afet İnan; Tarih bilinci ve kadın reformları,
Mahmut Esat Bozkurt; Hukuk inkılabı,
Şevket Süreyya Aydemir, devletçilik analizleri,
Falih Rıfkı Atay, toplum psikolojisi,
Kazım Karabekir (erken dönemde) Askeri strateji,
Fuat Köprülü, Türk tarih tezi,
Yunus Nadi, siyasal iletişim,
Mehmet Emin Yurdakul, milli ruh ve şiir konusunda danışmanlık yaptılar ancak birçoğu bakan olup mecliste görev almadılar, devlet hiyerarşisine dâhil edilmediler ama Atatürk’ün zihinsel Hankâhını oluşturdular. Atatürk’ün nlayışına göre “devlet aklı, iktidarın değil, bilginin tekelinde olmalıdır” Bu anlayış, Türk tarihinde Hankâh rolünün modern karşılığı olmuştur.

Atatürk’ün neden böyle bir modeli benimsediği sorusuna verilecek en iyi cevap; yozlaşmış tarikatları tasfiye derken tefekkür mekânını modernleştirmekti. Bilgi üretimini tüm kurumlara yaymak, bilginin siyaset üzerindeki ağırlığını korumak, iktidarın mutlaklaşmasını engellemekti. İşte bu nedenlerle Türk Dil Kurumu Türk Tarih Kurumu, Matbuat rejimi, üniversite reformu birer laik Hankâhlardır. Bu kurumlara alınan insanlar devlet memuru, partili ve güç sahibi değillerdi ama devlet aklını inşa eden bağımsız bilgelerdi.

Özet olarak;

Eski Hankâhlık; dini çerçevede bilgelik alanı; Cumhuriyet Hankâh’ı ise bilimsel ve teknik bir bilgelik alanıdır. Ancak her ikisinin de işlevi aynıdır. “Siyasete mesafeli, bilgiye yakın bir akıl merkezi” İşte Mustafa Kemal bunu modernleştirip kurumlaştırarak tarihte benzeri az görülebilen bir dönüşüm gerçekleştirmiştir İsim değişti ama ruh değişmedi…

Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

H a n k a h Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz H a n k a h yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
H A N K A H yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL