Bir kimseyi sahip olmadığı sıfatlarla övmek, onu kibarca yermek demektir. cemil sena
Ali Rıza  Coşkun
Ali Rıza Coşkun

Sönmeyen Meşale: Atatürk’ü Anlamak

Yorum

Sönmeyen Meşale: Atatürk’ü Anlamak

( 4 kişi )

3

Yorum

8

Beğeni

5,0

Puan

170

Okunma

Sönmeyen Meşale: Atatürk’ü Anlamak


10 Kasım… Takvim yaprakları, bir veda gününü değil, bir dirilişin yankısını taşır o sabah. Milletçe başımızı öne eğdiğimizde, aslında bir yasın değil, sonsuz bir minnettarlığın sessizliğini yaşarız. Çünkü o gün, sadece Mustafa Kemal Atatürk’ü anmayız; onun fikirlerinde vücut bulan bir milletin yeniden doğuşunu, küllerinden yükselen bir iradenin kudretini hissederiz.

Atatürk, sadece bir kumandan değildi; o, bir milletin kaderine yön veren bilge bir ruhtu. Kılıcıyla cephede düşmanı yenerken, kalemiyle bir milletin ufkunu çizdi. O’nun mücadele ettiği savaş, sadece toprakların değil, zihniyetlerin savaşıydı. “Ya İstiklal Ya Ölüm” derken, aslında milletin kalbine sonsuz bir iman ve özgürlük aşkı nakşediyordu.

Cumhuriyet, O’nun ilhamıyla yoğrulmuş bir eserdir. Gökten inmiş bir armağan değil, bin yıllık bir mücadelenin, alın terinin, şehit kanının, duaların ve umudun birleşimidir. O meşaleyi yakan el, yalnızca bir önderin değil, bir milletin elidir. O meşale, Anadolu’nun her karanlık köşesini aydınlatan, bir daha sönmemek üzere yanmaya ant içmiş bir ışıktır.

Atatürk, modernliği yalnızca Batı’dan ithal bir fikir olarak görmedi; bilimi, aklı ve ilerlemeyi bu toprakların özünden, kadim irfanından süzdü. O, cami minaresinden yükselen ezanla laboratuvar ışığının aynı vatana hizmet edeceğini öğretti bize. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir,” derken, ilmin de imanla, vicdanla birleşince hakiki güce dönüşeceğini biliyordu.

Bir Liderden Kalan Miras

Onun en büyük mirası bir cümlede gizlidir: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” Fakat bu sözün ardında, bir ulusun ayağa kalkışının, kendine inanışının destanı yatar. Atatürk, milletin öz evlatlarına güvenmeyi öğretti. Çaresizliğin en koyu anında bile, umut tohumunu kalplere ekti. Bugün hâlâ bir zorlukla karşılaştığımızda içimizde yankılanan “Vazgeçme!” sesi, O’nun sesidir.

10 Kasım sabahı sirenler çaldığında, hayat bir anlığına durur. Ama o duruş, ölümün değil, ebediyetin duruşudur. O an, milyonlarca yürek aynı ritimle atar: “Varlığım Türk varlığına armağan olsun.” Çünkü biliriz ki O’nun yaktığı meşale, her birimizin yüreğinde yanmaktadır.

Atatürk’ü anlamak, geçmişe ağıt yakmak değil; o geçmişten geleceğe köprü kurmaktır. Onu anlamak, millet olmanın, bir olmanın, diri durmanın bilincidir. Her nesil, O’nun bıraktığı emaneti taşımakla değil, onu yüceltmekle görevlidir.

Bugün gökyüzüne baktığımızda dalgalanan ay yıldız, hâlâ O’nun ideallerinin ışığıyla parlıyorsa; bu, milletin gönlünde sönmeyen o meşalenin hâlâ yanmakta olduğundandır.

Ruhu şad olsun.
O’nun eseri — Cumhuriyet — ilelebet payidar kalacaktır.
Ve biz, o meşaleyi taşıyan son nöbetçiler olarak söz veriyoruz:
Bu ışık, hiçbir zaman sönmeyecek.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (4)

5.0

100% (4)

Sönmeyen meşale: atatürk’ü anlamak Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sönmeyen meşale: atatürk’ü anlamak yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sönmeyen Meşale: Atatürk’ü Anlamak yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Orhan Gülaçar
Orhan Gülaçar, @egemavi
10.11.2025 11:31:09
Suriye Filistin Irak Afganistan İran Libya ve benzeri zengin Arap ülkelerine Afrika Asya da Milletlerin rejimlerine özgürlük seviyesine ve yaşantısına baksalardı Atatürk'ün Milleti için ne yapmaya çalıştığını daha iyi anlarlardı ,

Teokratik Devlet işlevini ihtilalle yıkarak, Cumhuriyet yönetim şeklini hayata geçirmesini hanedanı değil toplumu güçlendirmesini bir vatandaş olarak anlamamak için art niyetli olmak gerekiyor .
Burjuvası gayri Müslümlerde olan üretim araçları olmayan köylü Türk toplumu bugün birçok şeye sahipse temel de tapu da Mustafa Kemal Atatürk'ündür ...

Yüreğine Sağlık Kardeşim Saygı Sevgi ile ...
Etkili Yorum
GözyaşıÇiçeği
GözyaşıÇiçeği, @gozyasicicegi
10.11.2025 11:29:36
5 puan verdi
Bir millet, alnına yazılmış küllerden yeniden doğdu,
Bir önderin susuşunda, milyonlarca nefes yankı buldu.
Takvim, bir veda sanır o günü,
Oysa biz biliriz;
Veda değil, var oluşun ikinci harfidir o sabahın sessizliği.

Atatürk…
Bir kelimenin bile diz çöktüğü addır.
O, dağlara yürüyen bir fısıltıydı önce,
Sonra milletin göğsünde yankılanan bir “hayır!” —
Boyun eğmeyene eğilmezdi zaten toprak da, gök de.

Kılıcıyla değil, kelamıyla devrim yaptı;
Bir mısra gibi eğdi ufku,
Bir kitap gibi açtı yarınları.
“Ya İstiklal Ya Ölüm!” dediğinde,
Sadece asker değil, vicdan nöbetine durdu bir millet.

Cumhuriyet…
Bir harften fazlasıdır o kelimede;
Bir kadının seçme hakkında,
Bir çocuğun kitap kokusunda,
Bir işçinin alnındaki terde saklıdır.
O, en sade haliyle “biz” diyebilmenin kudretidir.

O’nu anlamak, anmak değildir yalnızca,
Küllerinden doğan bir milletin,
Kendine verdiği sonsuz sözdür.
Çünkü biliriz:
O’nun çizdiği ufukta, yıldızlar bile nöbet tutar sabaha kadar.

Ve her 10 Kasım sabahı,
Sirenler çaldığında durur dünya,
Ama o duruş, ölümü değil — dirilişi selamlar.
Çünkü o an, her birimizin kalbinde,
Bir kez daha “Ne mutlu Türk’üm diyene!” yankılanır.



Bazı insanlar ölür, heykeli kalır;
Bazıları ölür, milleti heykelleştirir.
Bazı ışıklar sabahı beklemeden yanar;
O’nunki öyle bir ışıktır — karanlık utansın diye.
Zaman, her şeyi unutur; ama fikir, mezar taşı tanımaz.
Bir millet, onu unuttuğu an değil,
Onun ilkelerini susturduğu an ölür.

Kalem bazen tüfekten güçlüdür,
Ama seninki bir ordu gibi yürümüş satırlarda.
Her kelimen, bir nöbet;
Her noktan, bir selam durmuş yüreğe.
Çünkü sen yazdıkça,
Anadolu’nun her köşesinde yeniden doğar bir sabah —
Ve her sabahın alnında,
Bir imza belirir: M.K. Atatürk.


Ben de bir mısra bırakayım ardından,
Bir rüzgâr, Anıtkabir’in taşına çarpsın diye:

“Bazı sessizlikler vardır ki,
Milletin kalbinde hâlâ marş gibi çalar.”


Ve biz deriz ki;
“Ruhun şad olsun Paşam,
Senin yolunda yürüyen kalemler hâlâ nöbette.”
Etkili Yorum
CEMRE_YMN
CEMRE_YMN , @cemre-ymn
10.11.2025 11:20:11
5 puan verdi
Ruhu şad olsun. Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğini inşa eden her vatandaş olarak, O'na olan minnetimiz asla dinmeyecektir.

Güzel ve değerli bir paylaşım tebrikler..hocam
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL