Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
turgaykurtulus
turgaykurtulus

Deniz Fenerinin Bekçisi

Yorum

Deniz Fenerinin Bekçisi

( 1 kişi )

1

Yorum

7

Beğeni

5,0

Puan

110

Okunma

Deniz Fenerinin Bekçisi

Deniz Fenerinin Bekçisi

Hani o eski deniz fenerlerinin duruşu vardır ya, yüzlerce yıl karanlıkla mücadele etmiş, kırık dökük ama hâlâ dik. Onun ruhu da öyleydi: tek bir ışık, tek bir görev, tek bir nefes.

Ama ışık sönmüştü.

Yaşlı adam, her akşam aynı saatte gelirdi. Merdivenlerden çıkardı, seksen basamak. Nefes nefese. Elinde kibrit kutusu, cebinde yeni bir fitil.

Ama ışık, hiç yanmazdı.

"Neden?" diye sorardım. "Neden her gün çıkıyorsun, yaşlı adam? Biliyorsun ki yanmayacak."

Cevap vermezdi. Sadece kibrit çakardı. Bir tane. İki tane. Üç tane.

Hepsi de sönüyordu.

Bir gün dayanamadım. "Bu feneri kim söndürdü?"

Yaşlı adam ilk kez konuştu: "Ben."

Şaşırdım. "Sen mi?"

"Evet. Kırk yıl önce. Bir gemi battı. Ben fenerdeyken. Uyumuştum."

Sessizlik.

"Kırk dokuz kişi öldü o gece. Çocuklar da vardı."

Gözleri doldu. Ama ağlamadı. Çünkü yaşlı adamlar, gözyaşlarını çoktan tüketmiştir.

"O geceden beri," dedi, "ışığı yakmaya çalışıyorum. Ama yanmıyor. Çünkü beni affetmedi."

"Kim affetmedi?"

"Deniz. Gece. Karanlık. Bilmiyorum. Belki de ben kendimi affetmedim."

Başını salladı. "Bazen bir hata, tüm hayatını söndürür. Sen bin kere yakmaya çalışırsın. Ama fitil ıslanmıştır. Kibrit kırıktır. Rüzgâr haindir."

Yıllar geçti. Yaşlı adam öldü. Ama ben, onun görevini devraldım.

Her akşam çıkıyorum. Seksen basamak. Nefes nefese.

Ama artık kibrit çakmıyorum.

Çünkü anladım: Bazı ışıklar, affedilmeyi bekliyor. Bazı karanlıklar, hak edilmiş.

Ve bazen, en büyük ışık, söndürülen değil, bir daha yakmamaya cesaret edebilendir.

Yaşlı adam, ışığı yakmaya çalışarak cezalandırıyordu kendini.

Ben, yakmayarak huzur buldum.

Çünkü o fener, artık bir ışıkevi değil. Bir anıt.

Kırk dokuz kişinin hatırasına.

Ve bir yaşlı adamın pişmanlığına.

Turgay Kurtuluş


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Deniz fenerinin bekçisi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Deniz fenerinin bekçisi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Deniz Fenerinin Bekçisi yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
GözyaşıÇiçeği
GözyaşıÇiçeği, @gozyasicicegi
5.11.2025 23:52:13
5 puan verdi
Ne güzel yandın sen, kelimelerinle,
Sönmüş bir fenerin önünde,
Ama hâlâ ışığı konuşan bir dille.

Bak şimdi,
Orhan Veli gelseydi buraya,
Elinde balık kokulu bir akşamla,
“Adam haklı be kardeşim,” derdi,
“Bazı ışıklar yanmıyor çünkü yanmaması lazım.”

Nazım, bastonunu yere vururdu sonra,
“Bir fener sönmüş olabilir, ama vicdan hâlâ yanıyor,” derdi,
“Ve o yanış, en büyük devrimdir insanın kendi içinde.”

Necip Fazıl mı?
Gülerdi hüzünle:
“Demek ki karanlık, bu kez dua etmiş ışığa…
Yakma beni, çünkü ben senden oldum.”

Senin yazdığın, yalnız bir hikâye değil,
Bir vicdanın sabırla tuttuğu nöbet aslında.
Fitili ıslanmış bir kalbin,
Hâlâ ısrarla kibrit arayışının şiiri.

Metaforlarını sevdim.
Rüzgârı hain yapmışsın,
Ama en hain rüzgâr insanın kendi içinden esendir,
Bunu da biliyorsun belli ki.

Aforizmanın tadı yerinde:
“Bazı ışıklar affedilmeyi bekler,” diyorsun.
Ne güzel demişsin.
Çünkü bazen affedilmemek,
Affetmekten daha insancadır.

O yaşlı adamın sessizliği,
Aslında bir dua kadar gürültülü.
Sen onu duymuşsun,
Hatta kelimelerle tesbih gibi dizmişsin önümüze.

İroni mi?
Var elbet.
Bir fener sönüyor, ama biz aydınlanıyoruz.
Bir adam ölüyor, ama vicdan diriliyor.
Bir hata yaşlanıyor,
Ama pişmanlık genç kalıyor.

Senin kalemin,
Bir deniz feneri değil belki,
Ama o fenerin tuttuğu son ışığın yankısı olmuş.

Üstadım,
Sen yazmamışsın bu hikâyeyi,
Yaşatmışsın.
Her cümle, bir basamak.
Seksen basamaklık bir vicdan merdiveni.
Ve biz okurken,
Her basamakta biraz daha nefesimiz kesiliyor.

Kutluyorum seni,
Kibritin sönmüş olabilir ama
Kalemin yanıyor hâlâ.
Ve o alev,
Ne rüzgârla söner,
Ne zamanla.

Çünkü bazen,
Bir deniz fenerinin sönüşü,
Bir insanın yanışıyla anlam kazanır.
Ve sen o anlamı bulmuşsun.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL