Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Halit Durucan
Halit Durucan

Kağnı Gölgesinde Kurulan Bir Vatan

Yorum

Kağnı Gölgesinde Kurulan Bir Vatan

( 5 kişi )

4

Yorum

7

Beğeni

5,0

Puan

151

Okunma

Kağnı Gölgesinde Kurulan Bir Vatan

Kağnı Gölgesinde Kurulan Bir Vatan

Kağnı Gölgesinde Kurulan Bir Vatan

Türk Milleti’nin ateş ile imtihan edildiği yıllardı. Yediden yetmişe her Türk, elindeki imkanları silaha dönüştürüp cepheye koşmuştu. Ülke işgal edilmiş, tersaneler dağıtılmış, hastalık yaygın, halk aç ve sefil… İşte bu şartlar altında Mustafa Kemal’in yaktığı bağımsızlık meşalesi ete kemiğe büründü ve yurdun dört bir yanında yanmaya başladı. Genç-yaşlı, erkek-kadın demeden tüm vatanseverler cepheye koştular. Tarihte eşi benzeri görülmemiş bu durum söylendiği gibi “Türk’ün ateşle imtihan” edildiği yıllardı. Türk milleti, ateş, kar ve boran demeden, düşmandan korkmadan ateşten gömleğini giyinerek cepheden cepheye koştu. Bu vatan savunmasında Şerife Bacı’dan bahsetmek istiyorum; çünkü her hatırladığımda boğazıma bir yumruk tıkaç oluyor!...

Şerife bacı, Kastamonu’nun Seydiler köyündendir. O’nun adı, Türk kadınının tarihin en zor anlarında üstlendiği sorumluluğun sembolü olmuştur.

Mondros Mütarekesi sonrası işgal altındaki Anadolu’da düzenli ordunun en büyük sorunu cephane ve lojistik eksikliğiydi. İstanbul’dan gizlice Karadeniz’e çıkarılan silah ve mühimmat, deniz yoluyla İnebolu limanına ulaştırılıyor, oradan kağnılarla cephe hattına, özellikle Ankara üzerinden Sakarya cephesine taşınıyordu. Bu zorlu hattın omurgasını köylü kadınlar, yaşlılar ve çocuklar oluşturuyordu. Kağnı kolları çamurla, yorgunlukla mücadele ederken aynı zamanda açlık, hastalık ve donma tehlikesiyle mücadele ediyorlardı. Bu seferberlik yalnızca bir askeri organizasyon değildi, halkın yürekten gelen direniş bilincinin somut bir ifadesiydi.

Tarih 1921 ve kış çok çetin geçiyordu. Şerife Bacı, kucağındaki iki aylık kızı Elif ile birlikte, kağnısına yüklediği cephaneleri Kastamonu’ya ulaştırmak için yola çıktı. Tehlikeli bir yolculuktu… Cephane sandıkları, kar ve tipi altında ıslanıp donmasın diye üzerine kendi battaniyesini örmüştü. Tarihe tanıklık edenlerin ifadesine göre Şerife Bacı Kastamonu kışlası önüne geldiğinde hava sıcaklığı -20 dereceye düşmüştü. Güneş, ayazıyla doğduğunda, askerler kağnının önünde bir sessizlik fark etti. Şerife Bacı, kızını ve cephaneyi vücuduyla sarmış fakat donarak ölmüş halde bulunmuştu. Kucağındaki Elif bebek ise annesinin sıcaklığıyla hayatta kalmıştı. Okuduğum bir kitapta, Elif bebeğin donarak öldüğü, Şerife Bacı’nın yaşadığı yazıyordu, ancak durum öyle değilmiş; Şerife Bacı ölmüş ancak Elif bebek, annesinin kucağından alındıktan kısa bir süre sonra vefat etmiş.

Bu dramatik olay, Kastamonu halkının hafızasında efsaneye dönüşmüştür. Şerife Bacı, 1921 Şubat ayında toprağa verildiğinde O’nun ardından söylenen tek cümle her şeyi anlatıyordu: “Vatan, bir kadının donmuş bedeninde bile sönmeyen ateştir.”

Bu olayı şu şekilde değerlendirebiliriz: Şerife Bacı’nın vatanı için hem bebeğini hem de kendi hayatını kaybetmesi bireysel bir fedakârlık olarak değil, Anadolu kadınının tarih sahnesine kolektif bir dönüşü olarak görebiliriz. Erkeklerin cephede, kadınların cephe gerisinde yürüttüğü bu amansız mücadele klasik savaş anlayışını bile aşarak toplumun topyekûn direnişi haline gelmiştir.

Tarihimize altın harflerle yazılan Şerife Bacı örneği; toplumsal cinsiyet rolleri açısından dikkat çekicidir. Şerife Bacı ve diğer kadınlar yalnız bir anne ya da bir eş olarak değil, vatan savunucusu birer savaşçı kimlikleriyle öne çıkmıştır. Bu durum Cumhuriyet döneminde kadının kamusal hayattaki yükselişinin toplumsal zeminini oluşturmuştur.

Kastamonu Valiliği bir vefa örneği göstererek Türk Kadınlar Birliği’nin çabalarıyla Şerife Bacı’nın hatırası yaşatılmaktadır. 1980’lerde Kastamonu meydanına dikilen Şerife Bacı Anıtı, kadının bu destandaki yerini simgelemekte, hafızalarımızda yaşamasına vesile olmaktadır. Bu sebeple; 1921 Şubat ayı Şerife Bacı Anma günleri olarak kutlanmaktadır. Yaklaşık üç yıl Kastamonu’da kalmıştım ve O kutlu ve münevver şahsiyetin anıtını her gördüğümde gözlerim dolardı…
Bu olay bize neler anlatıyor?

Şerife Bacı’nın hikâyesi, tarihsel olaylardan çok daha fazlasını anlatır: o, millî kimliğin vicdanî boyutunu temsil ediyor. Bir ulusun kurtuluş mücadelesi, yalnızca strateji ve silahla değil, insanın içindeki “merhametle birleşen cesaretle” kazanılır. Şerife Bacı, bu birleşimin ete kemiğe bürünmüş halidir. Bu sebeple; Şerife Bacı’nın kağnısı bir nakliye aracı değil, vatan yükünü taşıyan bir sembole, kağnı tekerleğinin çıkardığı o gıcırtı ise Anadolu’nun sesine ve duasına dönüşmüştür. Bu tarihi hakikatler bize gösteriyor ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinde bu vicdanın sesi olarak Şerife Bacı’nın adı yankılanıyor…

Ve bizler; bugün sıcak evlerimizde konfor içinde nefes alabiliyor, bağımsızlığımızın nişanesi şanlı bayrağımız altında yaşayabiliyorsak, Şerife Bacı ve O’nun gibi nice adsız kadın kahramanlarımız yanında genç-yaşlı erkek kahramanlarımız sayesinde yaşıyoruz. Hepsine minnet, şükran ve dua borcumuz vardır. Onların manevi huzurunda saygıyla eğiliyoruz. Yüce Allah, mekânlarını cennet eylesin.



Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (5)

5.0

100% (5)

Kağnı gölgesinde kurulan bir vatan Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kağnı gölgesinde kurulan bir vatan yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kağnı Gölgesinde Kurulan Bir Vatan yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi
Ferda,ca
Ferda,ca, @ferda-ca
5.11.2025 21:01:21
5 puan verdi
Bu metin, Türk milletinin kurtuluş mücadelesindeki direniş ruhunu ve özellikle Anadolu kadınının kahramanlık payını derin bir saygıyla anlatıyor. “Kağnı gölgesinde kurulan vatan” ifadesi, hem sembolik hem de duygusal bir başlık; fedakârlığın, inancın ve insanî cesaretin timsali. Şerife Bacı’nın hikâyesi sadece bir kahramanlık öyküsü değil, aynı zamanda vicdanın ve ana yüreğinin vatanla birleştiği noktayı gösteriyor.

Anlatım sade ama güçlü; tarihî gerçekliğiyle duygusal yoğunluk iç içe geçmiş.

Tebrikler

Saygılarımla 🙏🧿
Etkili Yorum
Güneşin Kızı Zehra
Güneşin Kızı Zehra, @gunesinkizi1
6.11.2025 13:16:24
5 puan verdi
Yüreğinize sağlık hocam. Bu metin, Şerife Bacı’nın kahramanlığını ve Türk milletinin bağımsızlık mücadelesindeki fedakârlığını etkileyici bir biçimde anlatıyor. Kağnı metaforu, vatanın yükünü taşıyan insanların cesaret, özveri ve merhametini sembolize ediyor. Metin, sadece tarihî bir olayı aktarmakla kalmıyor, aynı zamanda toplumsal cinsiyet rolleri, kolektif direniş ve vicdani sorumluluk gibi derin mesajlar da içeriyor. Okuyucuda hem gurur hem de minnet duygusu uyandırıyor, Şerife Bacı’yı ve benzer kahramanları unutulmaz bir simge hâline getiriyor. Tebrik ederim.
Saygılarımla.
Suat Zobu
Suat Zobu, @suat-zobu
6.11.2025 11:06:58
5 puan verdi
Amin.
Vay be. Şu özveriye, şu fedakarlığa bakar mısın?
Bazıları çıkıp utanmadan "Kurtuluş Savaşı diye bir şey olmadı. İngiliz senaryosuydu. Yunanlılar zaten gidecekti" diyebiliyorlar.
Polatlı'ya kadar gelmiş, o kadar asker, cephane getirmiş bir Yunan geri gider mi?
Kimin ne olduğunu bizler çok iyi biliyoruz.
Biz bu yurdu kolay kazanmadık.
Paylaşım için teşekkürler.

Selam ve saygılar.
ce
cemalcelik, @cemalcelik1
5.11.2025 14:06:20
5 puan verdi
Mekanı cennet olsun inşallah. Çok önemli ve hem de aydınlatıcı okudum güzel kaleminizden. İlhamın çok olsun şair dost.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL