Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
ŞuLeCannn
ŞuLeCannn
VİP ÜYE

Sol Yanım

Yorum

Sol Yanım

( 3 kişi )

1

Yorum

12

Beğeni

5,0

Puan

200

Okunma

Sol Yanım

Sol Yanım


Bulutlar en ağır paltolarını giyinmiş dağları aşıyorken ben de değişken mevsimin izlerini silmeye çalışıyorum kendimce. Balkonda saksıdaki rüzgar gülü fasılasız sallanıyor rüzgarla, gidip düzeltiyorum. İstiyorum ki bir ritimde dönsün yaprakları. O ise bir sağa bir sola kavisler çiziyor. Sonra rüzgarla anlaşma yapmaya karar veriyorum. Doğru düzgün eserse ve bulutlar da bir yönden seyrederse eğer oturaklı düşler kurmaya söz veriyorum rüzgara. Rüzgarın yönüne göre yönünü çeviren insanlardan olmadım çünkü ve olmak da istemiyorum. Bir sağa bir sola dönülerek hiçbir felsefenin inşası mümkün değildir. İnsan ilk önce kendisine dürüst olmalı bir de düşününce. Adam bu yaşa gelinceye kadar sayısız yön değiştirmiş bir oraya bir buraya sapmış, çıkmış bana diyor ki sizinkiler üç çocuk sever. Bizimkiler kim diye sormuyorum çünkü, bizimkileri sürekli değişkenlik arz eden insanlara içimdekileri anlatmak istemiyorum. Benim ne düşündüğümü umursamamış bile bizimkiler dediği de kendisi aslında.

İnsanın en büyük haramiliği otomatikleşmiş düşünceleridir. Bu kapalı, bu açık, bu sağcı, bu solcu, bu çaycıya kadar uzayıp gidiyor yaftalamak mevzusu. Ağaçları inceliyorum sık sık evin penceresinden ya da yürüyüşlerde özellikle. Kuşlar ağacın en üst dallarını tercih ediyor genelde. En üst uca konuyorlar bazıları. Özgürlük böyle bir şey olmalı diyorum, tadını çıkara çıkara zirvelerde olmak. Ne güzel bir kuş hissi olmalı. Sonra bakıyorum aşağı dallarda da bir sürü farklı kuşlar var. Niye onlar o dalları seçmişler demek benim için haramilik. Çünkü özgürlük böyle bir şey. Her kuşun istediği dalı seçmesi...

Yol kesen zihniyetler, düşünceleri kesiyor gün geliyor. Racon kesmekle eş değer bir durum bu heytt beecilik hali. Sonra diyoruz ki ayrıştırılmamız üzerinden bir sağa bir sola vuruyorlar. Çünkü malzeme bol, malzeme biziz. Biz kendimizi ve biz birbirimizi sevmedikçe daha sağı sola çok çarpacaklar. Biliyorum dünyaya özgü bir şey bu sizcilik, bizcilik.

Bugün biraz bizden, sizden bahsetmek istedim. Bulutlar en ağır paltolarını giyinmiş dağların üzerinden bizi seyrediyorlardı. Rüzgar gülü bir sağa bir sola dönüyordu ne kadar sabitlersem sabitleyeyim saksıdaki toprağına. Yeri geldiğinde sabitlik güzeldi, dik duruş, kendini ve hakikati savunmak güzeldi. Yeri geldiğinde ise ön yargılarından, sabit fikirlilikten korunmak gerekli ve güzeldi. Yoksa takılıp kalıyordu insan bir düşünceye, bir oluşa ya da bir gruba hem de körü körüne. Herkesin bir diğerini karanlıkta gördüğü kimsenin kimseyi temelde sevmediği şu devirde sol yanım ağrıyordu. Yalan yok iklimler de ağrıyordu, krize girip girip.

Lapa lapa ve ceviz büyüklüğünde karlar yağıyordu şehrime. Temizlenmek mümkün mü diyordum kendime? Kabuklarından sıyrılırken insanlık; ayrıştırmadan, ötekileştirmeden, çarpıştırmadan salim bir akılla sevmek mümkün mü acaba birbirimizi?

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Sol yanım Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sol yanım yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sol Yanım yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi Etkili Yorum
GözyaşıÇiçeği
GözyaşıÇiçeği, @gozyasicicegi
31.10.2025 02:25:14
5 puan verdi
Siz rüzgârla konuşmuşsunuz ya,
ben de biraz yağmurla dertleştim bu sabah.
Balkonun demirinde unutulmuş bir çay bardağı vardı,
içi boştu ama dudak izi hâlâ tütüyordu.

Bulutlar yine paltolarını giymiş,
dağlar biraz daha suskundu bugün.
Ben de saksıdaki fesleğenle anlaşamadım,
o güneş istiyor, ben gölgeye alıştım.

Diyorsunuz ya,
“rüzgarın yönüne göre dönmem ben” diye —
ne güzel!
Ama bazen insanın içi bile
kendi kendine esiyor başka yöne.
Yani ne bileyim üstadım,
belki de sabit kalmak da bir savrulma biçimidir.

Bizimkiler, sizinkiler…
Hepsi aynı masanın iki tarafı,
ama sofradaki ekmek
herkese eşit bölünmüyor nedense.

Ben kuşlara baktım sizin gibi,
en üsttekinin kanadı ürkekti,
alttakinin gözleri dingin.
Demek ki özgürlük,
yükseklik değil bazen;
rüzgârın seni incitmeden okşadığı yer.

Ve ben,
kadınlığın uzun cümlelerinden geliyorum,
hiçbir kelimesi eksilmemiş bir yorgunlukla.
Biliyorum;
dünya hep “biz” ve “siz” diye ikiye bölünecek belki,
ama ben yine de çayımı iki şekerli içip
herkese bir bardak uzatacağım.

Çünkü üstadım,
ben hâlâ inanıyorum —
kar yeterince uzun yağarsa,
belki hepimizin üstü aynı beyazla örtülür.

© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL