1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
216
Okunma
PKK’NIN SINIR ÖTESİNE ÇEKİLMESİ
Bahçeli’nin, “bebek katili Apo gelsin, Gazi Meclis’te konuşsun; terörün bittiğini söylesin, umut hakkından yararlansın” şeklindeki açıklamasıyla başlayan süreç, “Terörsüz Türkiye” sloganı altında kamuoyuna bir umut dalgası olarak sunulmuştur. Ancak bu sürecin arka planında, siyasi aktörlerin ve medya organlarının yürüttüğü yoğun algı yönetimi dikkat çekmektedir. Heyetler kurulmuş, sloganlar atılmış, fakat Gazi Meclis’te uzun yıllardır duyulmayan ve Cumhuriyet’in kurucu değerleriyle bağdaşmayan söylemler gündeme taşınmıştır. Hatta Mustafa Kemal Atatürk’e “alçak” deme cüreti gösteren kimi çevrelerin bu dönemde meşruiyet zemini bulduğu görülmüştür.
Zamanla, terör örgütü göstermelik bir “silah bırakma” töreni düzenleyerek kamuoyuna şov niteliğinde bir mesaj vermiş; yalnızca kullanılamaz durumda bulunan yaklaşık 30 silahın yakılmasıyla bu süreç simgesel biçimde duyurulmuştur. Bugün ise, “PKK Türkiye topraklarından çekiliyor” söylemi, gerçek bir güvenlik başarısından çok, toplumsal algı inşası aracı haline gelmiştir.
Soru şu;
1. PKK’lı lağım farelerinin Türk topraklarına sızmasına ve bu coğrafyada uzun yıllar barınmasına göz yuman hükümetlerin hiç mi sorumluluğu yoktur?
2. “Açılım süreci” adı altında, devlet erkânının terör unsurları karşısında edilgen bir konuma düşürülmesi, örneğin bir valinin PKK’lı unsurlar karşısında esas duruşta bekletilmesi, hangi siyasi rasyonaliteyle açıklanabilir?
3. Türkiye topraklarından çekildiği iddia edilen PKK’lıların yeniden geri dönmeyeceğinin garantisi mevcut mudur?
4. PKK ve tüm uzantılarının, ister yurt içinde ister yurt dışında olsun, tamamen tasfiye edileceği vaadi kim ya da kimlerle sağlanmıştır?
5. PKK’lıların sözde “silah bırakma” eylemi, örgütsel kapasitenin yeniden yapılandırılması anlamına mı gelmektedir?
6. Dışişleri Bakanı’nın, terörist bir yapılanmayla ilişkilendirilen aktörlerle görüşüp “Suriye’de yaşayan 1,7 milyon Kürt’ün haklarının güvence altına alınması gerekir” açıklamasını yaparken, Suriye’deki yaklaşık 5,5 milyon Türkmen için hangi hak arayışında bulunduğu sorusu da önemlidir.
Bu soruların sayısı artırılabilir; ancak temel hatlarıyla mesele şu şekilde özetlenebilir:
Türkiye’de “terörsüz bir gelecek” umudu, henüz kurumsal bir güvenceye sahip değildir. Çünkü devlet, sürecin hiçbir aşamasında resmî bir kurumla anlaşma yapmamıştır.
Üçüncü ülkelerin garantörlüğünün gündeme gelmesi ise, fiilen PKK’ya uluslararası düzeyde yasal bir statü kazandırma riski taşımaktadır.
Sonuç olarak; PKK’lı unsurlar ne tam anlamıyla silah bırakmış ne de teslim olmuştur. Aksine, örgüt mensupları silahlarıyla birlikte sınır ötesine çekilerek yeniden yapılanma ve güç toplama sürecine girmiştir.
26 Ekim 2025
Efkan ÖTGÜN
5.0
100% (1)