3
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
224
Okunma
Bir zamanlar sofralarda ses olurdu ekmek kırıntısı. Şimdi aynı sofralarda sessizlik var; hatta sessizliğin bile sesi kısıldı. Bir aradayız belki ama kalabalığın içinde tek başınayız. Aynı evde, farklı dünyalarda yaşayan yabancılara dönüştük.
Bir baba var mesela, sessizliğiyle konuşan… Eskiden sabahları çocuklarını okula götürürken yüzünde bir gülümseme olurdu. Şimdi telefonun ekranına bakarken kendi çocuklarının gözlerini göremiyor. Bir anne var, yorgun; neyin yorgunu olduğunu o bile bilmiyor. Ev dolu ama kimse kimsenin yüzüne bakmıyor. Televizyon, tablet, telefon... Herkes kendi ekranında kaybolmuş, kimse kalbine dönüp bakmıyor artık.
Bir zamanlar “nasılsın” denildiğinde cevap verilirdi; şimdi o soru bile lüks. Çünkü kimsenin kimseyi gerçekten duymaya vakti yok. Herkes meşgul, herkes yorgun, herkes sessiz. Ama bu sessizlik huzur değil, bir tür içten çürüyüş.
Aile denilen o kutsal bağ, şimdi modernliğin soğuk ellerinde çözülüyor. Bir zamanlar sofralar, dualarla başlardı; şimdi bildirim sesleriyle. Bir zamanlar göz göze gelmek vardı; şimdi aynı odada bile birbirini özlemek var.
Çocuklar, anne babalarının yüzündeki sevgiyi değil, ekran ışığını görüyor. Babalar çocuklarına oyuncak alıyor ama kendilerini vermiyor. Anneler, “iyi anne” olmanın yükü altında kendi ruhunu unutuyor. Aileler ya birlikte yalnız ya da yalnızken kalabalık.
Ve bu çağın insanı…
Her şey var, ama hiçbir şey yetmiyor. Evler büyüdü, kalpler küçüldü. Cümleler kısaldı, bakışlar uzaklaştı.
“İyi misin?” diye soran azaldı, “göründüğün kadar mutlu musun?” diyen hiç kalmadı.
Oysa bir zamanlar hayat basitti.
Bir bardak çay, bir dost sesi, bir gülüş yetiyordu ısınmaya.
Şimdi kalpler buz gibi; birbirine değmeden geçen insanlar var. Kimse kimsenin yarasına el uzatmıyor. Çünkü herkes kendi içinin gürültüsünü susturmaya çalışıyor.
Modern çağ bize konfor verdi, ama huzurumuzu aldı.
Bir tuşla her şeye ulaşabiliyoruz; ama birbirimize ulaşamıyoruz.
Sevgi bile “görüldü”ye sıkıştı.
Birinin kalbini duymak yerine, mesajını bekliyoruz.
Oysa insan, insanla iyileşir.
Bir dokunuşla, bir sözle, bir bakışla.
Ama biz unuttuk bunu.
Artık sevgi değil, sessizlik miras kalıyor çocuklara.
Ellerimiz dolu ama kalbimiz boş.
Bir gün biri çıkıp diyecek belki:
“Bu kadar sessiz olmamalıydık.”
Ama o gün geldiğinde çok geç olacak. Çünkü insan, en çok konuşamadıklarının ağırlığında ezilir.
Ve biz…
Yavaş yavaş birbirimizi değil, kendimizi kaybediyoruz.
5.0
100% (4)