5
Yorum
10
Beğeni
4,3
Puan
357
Okunma

Sesimizi Duyan Var mı?
Yürek Sızısı: Serzeniş/Sesleniş:
Bu söz, genellikle deprem felaketi yaşandığında kulaklarımızda çınlıyordu. Bu sesi işittiğimizde yüreğimiz kopuyordu, gözyaşları kimi zaman yüreğimize, kimi zaman yanağımızdan salınıyordu. Galiba bu yürek yakan sözcükler bile anlamını yitirdi.
“Zaman en iyi ilaçtır” derler; meğer gerçekmiş! Onca maden kazaları yaşandı, onca işçi göçük altında kaldı ve hayatlarını kaybetti de bir sorumlu bedel ödemedi. Enkaz altından yükselen “sesimi duyan var mı” sözleri işittik, mahvolduk. Yaşlı, genç, hasta ve çocuklar o göçüklerin altında cehennemi yaşadılar. Kurtulanlar, kurtulduklarına asla sevinemediler. Çünkü yakınlarını, evlatlarını kaybettiler bu felaketlerde. Kurtulanlardan sakat kalanlar vardı ve hayatları boyunca sakat yaşamaya mahkûm oldular. Neden? Çarpık yapılaşmanın, rant ve gözü doymazlığın hazin sonucuydu. Ve maalesef yine bedel ödeyen çıkmadı; birkaç göstermelik tutuklama dışında.
Türkiye’nin panoramasında değişen hiçbir şey yok! Olmaz; çünkü köklü bir değişimin yaşanabilmesi için kesinlikle bir zihniyet değişimine acilen ihtiyaç vardır. O köklü değişimin adı; “kuruluş ayarlarına dönmektir.” Aklıyla problem yaşayanlar, partizanca davranıyorlar. “benden olanlar ve benden olmayanlar.” Bu Türkiye’nin acı bir gerçeği oldu artık. Ülkemizin ve milletimizin ali menfaatlerini gerçekten düşünselerdi partizanlık yapmadan Türkiye’nin ehliyetli ve liyakatli insanlarını ülkemizin kalkınması için seferber ederlerdi. Her kurum, ehil ve liyakatli insanların ellerinde bambaşka bir ülkeye dönüşebilir; “Arapsaçına” dönen ülke sorunları da çözülebilir; hem ülkemiz hem milletimiz derin bir nefes alabilirdi.
Baskı ve zulüm politikaları aldı başını gidiyor. Nereye kadar? Aklıyla problem yaşayanlar, siyasi rakiplerine iftiralarla, montaj videolarla ve uydurma delillerle saldırıp, siyaseten çürütmeye çalışacaklarına şu kira denilen illete bir çözüm bulsalar daha iyi olmaz mı? Bu nasıl iş anlamıyorum: Asgari ücret 22 bin lira, kiralar olmuş 15-20 bin lira! Gel de çık işin içinden. Öğrencilerin yurt sorunları, “yeni doğan çeteleri”, işsizliğin artması; ülkemizin Teksas’a dönmesinin sebepleri, devlet kurumlarına sakallı-cübbeli müptezellerin yerleştirilmesinin sonuçları üzerine hiç kafa yoruyorlar mı? Akran zorbalığının, mahalle çetelerinin ortaya çıkış sebeplerini, uluslararası mafyalarının ülkemizde cirit atmalarının sebeplerini Allah aşkına biri izah etsinde anlayalım! Her gün sokak artasında çatır çatır insanlar katlediliyor, hesap soran var mı? Tutuklanan var mı? Bedel ödeyen var mı? Maalesef yok. Sadece piyonlar tutuklanıyor, göz boyanıyor hepsi o!
Türkiye’nin kronikleşen sorunları altında inim inim inleyen yurttaşlar feryat ediyor; “sesimizi duyan var mı?” diye. Soruyorum şimdi, “duyan bir yetkili gördünüz mü?” Duysalardı şayet; işsizlik çözülebilirdi. Türkiye ekonomik krizden çıkabilirdi. Yurt sorunları çözülürdü. Fakirlik insanların kaderi olmazdı. Gençler ve nitelikli insan gücü başka ülkelere gitmek zorunda kalmazdı. Bu büyük bir beyin göçü değil mi? Bu insan gücü kolay mı yetişiyor acaba? Elin Avrupalısı hazır yetişmiş elemana konuveriyor! Ne demek; “giderlerse gitsinler…” akıl alır gibi değil.
Siyasetçilerin suratlarını görmekten iğreniyorum artık. Dillerinden zehir, suratlarından şer akıyor. Kalpleri kibirle dolmuş, gözleri deccal gözüne dönmüş! Bırakınız Avrupalılar gibi yıllar ötesinin planını yapmayı, bu asalaklar yarınını bile planlamaktan aciz insanlar. Bu tespit, icraatlarıyla sabit değil mi?
Gerçekten anlamıyorum! Kumar, dinen günahtır. Ülkemizde o kadar çok kumar türü var ki, inanılmaz! Burada hiç birinin adını saymayacağım, zira her vatandaş biliyor. Ancak; yoksulluk denilen illet, insanları ne acıdır ki kumar oynamaya, uyuşturucu kullanmaya, fuhuş yapmaya, hırsızlık ve torbacılık yapmaya zorluyor! Tüm bu gerçekleri çevremizde ve ülkemizin başka şehirlerinde görüyor, şahit oluyoruz. Bu ve benzeri sebeplerle cezaevleri doldu taşıyor; yeni cezaevleri törenlerle açılıyor(!) Sizce düşündürücü değil mi?
Bir yandan “faiz ve kumar haram” diyeceksin, diğer yandan faize-harama besmeleyle kaşık sallayacaksın(!)Ve milletin gözünün içine baka baka, insanların dini duygularını hem camilerde hem siyasi konuşmalarınızda istismar edeceksin. Sizler zaten Müslümansınız, bundan zerre kadar şüphem yok ama asla Mümin değilsiniz. Bu haliniz çok yakışıyor sizlere, durmak yok, yola devam…
Gençliğin elimizden yitip gittiğinin ne zaman farkına varacaklar, çok merak ediyorum! Beyler! “Üç çocuk yapım, üç yetmez, beş çocuk yapın” demekle olmuyor. Hangi çocuğun geleceğini garanti ettin de ha bire “üç çocuk” masalı anlatıyorsunuz. Doğan çocukların şu anki durumu sizlere bir şeyler anlatmıyor mu? Kadınları kuluçka makinası gibi görmekten vaz geçin; yobaz hayat anlayışınızın cinsel objesi yapmayın!
İşsiz bir baba-ana doğurduğu çocuğa hangi parayla bakacak ve çocuklarını kimlere emanet edecek? Bir planınız var mı? Yok! Uyuşturucu batağına saplanan çocuklardan kaçını kurtardınız? Hiç birini! Türkiye’de kök salan sokak-mafya terörünü neden ortadan kaldıramıyorsunuz? Ülkemizde antideprasan haplarının satış rekorları kırdığından, intiharların arttığından hiç haberiniz var mı? Çarşı-Pazar cehennem olmuş yanıyor, haberiniz var mı? Elbette yok! “Körler, sağırlar, birbirlerini ağırlar” durumu…
Son cümle olarak:
Çığlığımız koro halinde yükseliyor. Bu sorunları çözmek için Allah rızası için tüm siyasiler bir araya gelin. Ehliyet ve liyakat sahibi kadroları atayın. Delme-çakma, vasıfsız, ahlaksız, akıl ve zeka yoksunu siyasetçilerden kurumlarımızı temizleyin. Ve kesinlikle ABD’nin, Batı’nın ve Yahudilerin boynunuza taktığı, “Yahudi Üstün Hizmet Madalyası’nı” suratlarına fırtalatarak edilgen değil, etkin olduğunuzu o canavarlara gösterin. Tabi buna cesaret edecek milli ruhunuz ve damarınız varsa…
Bu ülke; ne “Yağma Hasan’ın böreğidir” ne de yozlaşan siyasetin çiftliğidir.
Sorunlarımız o kadar çok ve ağır ki, yazmakla bitecek gibi değil!
Merakla beliyoruz; “Sesimizi duyan var mı?” çığlığımız duyulacak mı acaba?
5.0
71% (5)
4.0
14% (1)
1.0
14% (1)