SANAL ORTAMDA VİTRİNE OYNAMA VE KÖKTENCİ ÜSLUP

Sanal âlemde dolaşırken, her köşe başında mutluluğun reçetesini yazanlara rastlarsınız. Kimi, neşeyi avuçlarında taşıyormuşçasına cömertçe dağıtır; kimi, huzurun anahtarını bir cümleye sığdırmaya çalışır. Oysa çoğunu reel yaşamda tanırsınız… Ağzını açtığında lağım kokusu saçan, sevgiden ve hoşgörüden nasibini almamış, yüreğinde nefretin ağır taşlarını taşıyan insanlardır bunlar.

Vitrine oynayan bu sahte gösterilerin en çarpıcı örneklerinden biri de şudur:

“Bir kadına uygulanacak en sert şiddet, sıkı sıkıya sarılmak olmalıydı!”

Ne kadar da büyüleyici bir cümle, değil mi? Söylenişi yumuşak, kulağa hoş gelen, içimizi ısıtan bir söz... Ama bu sözü sanalda paylaşan zibidinin, gerçekte bir kadını toplumun ortasında dövdüğünü söylesem; çoğunuz “Yok canım, yapmaz… Olmaz öyle şey.” diyecektir. Ne yazık ki, oldu… Oluyor… Ve ne acıdır ki, olacak da.

Yine de birçok kadın, bu adamların paylaşımlarının altına methiyeler düzüyor; “Bravo”, “İşte bu!”, “Sizin gibiler kalmadı” diye yorumlar bırakıyor; kalpler, çiçekler, ışıltılı giflerle bu sahte incelikleri kutsuyor.

Bir de “Bütün erkekler…” diye başlayan genellemeler var ya… İşte orada işler iyice karışıyor. Bu cümleleri kuranlar, aslında kendi sülalelerindeki erkekleri de bu genellemenin içine kattıklarının farkında bile değiller. Birisi çıkıp “Kastettiğin erkeklere baban, amcan, kardeşin de dahil mi?” diye sorduğunda ise, hemen “Ne alaka, hadsiz!” diyerek savunmaya geçiyorlar.

Evet, bir kadına uygulanacak en sert şiddet gerçekten de sıkı sıkıya sarılmak olmalıydı. Ama sarıldığın kişide de o sıcaklığı, o şefkati bulmalısın ki, bu sarılış anlam kazansın. Tek başına bir kablo lambayı yakmaz; ışığın doğması için ikinci bir kabloya ihtiyaç vardır. Ancak iki uç birleşince lamba parlar, çevresini aydınlatır.

Öyleyse… Her sakallıyı dedeniz sanmayın.

Bir erkek “Bütün kadınlar” diyerek güzelleme yapıyorsa, vitrine oynuyordur. Hakaret ediyorsa, kendi ailesindeki kadınları da bu çemberin içine sokmuştur.

Bir kadın “Bütün erkekler” diyerek güzelleme yapıyorsa, aslında bir arayıştadır; yine vitrine oynuyordur. Hakaret ediyorsa, kendi ailesindeki erkekleri de bu sözlerle hedef almıştır.

Köktenciliğin dili her iki tarafta da aynıdır: Yüzeyde parlayan, ama derinlerde çürümüş bir yanılsama…

Efkan ÖTGÜN